patron

786 54 13
                                    


Hızla çıkıp dışarıda bekleyen taksiye binmiştim. Şoför adımın Defne olup olmadığını sorduğunda taksiyi çağıranın Barış olduğunu anlamam da uzun sürmemişti. Otele giderken mağazalarla dolu caddede gözüme bir vitrin takıldı. Taksiyi durdurup hemen geri döneceğimi söyledim ve mağazaya girdim. 

Binbir çeşit iç çamaşırı satan lüks bir mağazaydı burası. Siyah sevdiğini bilsem de günün anlam ve önemine ithafen kırmızı bir takım seçmiştim. Hızla kasaya gidip aldığım takımı uzattım. 

Duyduğum fiyatla gerçekten dudağımda uçuk çıkmış mıdır merak ediyordum. Büyük ihtimalle bu gece yırtılacağından ilk ve son giyişim olacak olan minicik bir şeydi bu. Şaşkın ağzımı kapatıp titreyen ellerimle kartımı uzattım. Ardından taksiye döndüm.

Otele vardığımızda odanın kartının bende olmayışını hatırlamamla başımdan kaynar suların dökülmesi bir oldu. Resepsiyona gidip derdimi anlattığımda bana kartı veremeyeceklerini söylediler. Mızmızlanarak lavaboya gitmiş orada üstümü değiştirmiştim. Sonra bekleme salonuna dönüp sevgilimi beklemeye başladım. 

Kapıdan ağır adımlarla giren takımı gördüğümde Barış onlarla vedalaşmış yanıma doğru geliyordu. Heyecanla ayaklarımı sırayla kaldırıp indiriyorken kollarımı da havaya kaldırmıştım. Elindeki çantayı oturduğum geniş koltuğa fırlatıp beni havaya kaldırdığında ben de boynuna sarılmıştım. 

'Güzelim.' kokumu içine çekerken hala beni yere indirmemişti. 'Seni çok özledim.' dedi. 

Birbirimizi özlemiştik. Ruhumuzu özlemiştik. Eskisi gibi birbirimizle sadece mutlu olmayı özlemiştik. Bugün ona kendimi affettirmeye kararlıydım. Ya da en azından aklını başından alıp yaşadıklarımızı unutturmaya..

'Sevgilim.' diye fısıldadığım kulağının arkasına minik bir öpücük kondurdum. 

Bir koluyla beni hala kucağında tutuyorken diğeriyle aldığı çantayı omzuna attı ve ilerlemeye başladı.

'Barış insanlar bakıyor.' derken aslında gülüyor ve indirmesini istemiyordum hiç. 'Bakabilirler.' dedi kısaca. 'Hatta el sallayalım.' deyip omzundaki elimi tutmuş havaya kaldırmıştı. 

'Ay saçmalama dur.' El salladığımızı gören salondaki birkaç görevli ve otel misafirleri dönüp gerçekten bize bakıyorlardı. Orta yaşlı bir adamın alkış yaptığını duyup ona döndüm. 'Götür onu!' diye bağırdı İngilizce. 

Utanıp kafamı Barış'ın boynuna gömdüğümde asansöre binmiştik. Beni indirip asansörün duvarına ne ara yasladı bilmiyorum ama alacaklıymış gibi dudaklarıma yapışmayı da ihmal etmemişti.  

Bir eliyle belimden tutup kendine bastırıyor diğer eliyle ensemden kendine çekiyordu. Ellerimi saçlarına çıkarıp tutamlarını avuçladım. Ağzımdan kaçırdığım küçük inlemeler bir aslan gibi hırlamasına sebebiyet veriyordu. Nefes almak için ayrıldığımızda sırıtan suratıyla dudaklarıma bakıyordu. 

Elini çeneme yerleştirip baş parmağıyla dudağımın kenarını sildi. Eline baktığımda parmağındaki birkaç damla kanı gördüm. Dudağımı patlatmıştı!

'Vahşi bir hayvansın.' deyip gülmüştüm seslice. Kısık bakan gözleri tepemdeyken içimin gittiğini hissediyordum. 

'Sen de benim avımsın.' deyip boynuma gömdüğü yüzüyle, burnundan kükrer gibi bir ses çıkarıyorken kıkırdayarak kıpırdanıyordum.

Açılan kapıyla kata geldiğimizi farketmiştik. Elinden tutup bu sefer önden giden bendim. Koridorun sol tarafına doğru çekiştirmeye başladığımda beni sağ tarafa çekmişti. 

'Bu kadar mı sabırsızsın yavrum? Oda bu tarafta.' demiş kahkaha atmıştı. Boşta kalan elimi omzuna vurmuştum. 

Kapıyı kartı okutarak açtığında önden girmeme izin vermişti. Yatağın kenarına, yere çantamı bırakıp ona dönmüştüm. O da çantasını kapattığı kapının yanına savurduğunda bana doğru bir adım attı. 'Dur!' dedim kaldırdığım elimle. Şaşırıp karşımda durdu. 

'Otur şöyle.' derken heyecandan titreyen ellerimi farketmemesini umarak omuzlarından tutmuş, yatağın ucuna oturtmuştum. Karşısına geçip derin bir nefes verdiğimde ne yapacağımı anlamış olacak ki yüzüne yayılan gülümsemeyle keyifle yayıldı oturduğu yerde. 

Elimi saçımdaki tokaya atıp çıkarmış kafamı sallamıştım saçlarımın dağılması için. Yavaş ve uzun nefesler almaya çalışıyordum. Gözlerine diktiğim bakışlarımı çekip arkamı döndüm ona. Ellerimi tişörtümün eteklerine atıp vücudumu sağa sola kıvırarak yavaşça çıkardım. Bir saniyeliğine gözüken kırmızı sütyenimle sesli bir nefes aldığını duydum. Ardından saçlarım sırtımı kapattı. Altımdaki kot eteğin beline geçirdim baş parmaklarımı. Öne doğru eğilerek yavaşça indirdim onu da. Bir elimde eteği hala tutuyorken önüme döndüm. Kapkara olmuş gözlerine bakışlarımı diktim. Bir dizimi diğerinin önüne getirip eteği tutan elimi yana doğru havaya kaldırdım ve onu yere bıraktım. 

Ağır adımlarla sevgilime yaklaştım. Dizimi bir yanına koyduğumda sırıtmıştı hafifçe. 'İçine ne kaçtı senin?' diye sorarken diğer dizimi de öteki yanına koyduğumda kucağındaki yerimi almıştım. Elleriyle belimi tuttuğunda ben de ensesine koymuştum ellerimi. Bir eli kalçama inerken diğeri sırtımda yukarı doğru ilerliyordu. Kafasını boynuma doğru eğecekken tuttum kafasını. Yüz hizama çıkardığım yüzüne bakıp bir iç çektim. Dudaklarına uzanıp çok yavaş hareket ederek öpmeye başladım onu. 

Yavaş hareketlerimin onun sınırlarını zorladığını, aslında ne kadar sert biri olduğunu en iyi ben biliyordum. Elini sertçe enseme çıkarırken geri çektim dudaklarımı. Bu hareketimi beklemeyen sevgilim de geri çektiğim yüzümü takip ederek ileri geldi. Ellerimi kollarına koyup indirdim üstümden ellerini. Ne yapacağımı merakla izliyordu. Kontrolün bende olmasına ne o alışıktı ne de ben.

Omzundan destek alarak önce birini sonra diğerini indirdim bacaklarımın. Karşısında ayakta durduğumda yüzüme baktı aşağıdan. Ellerinden birini kalçama çıkardı. Gözlerine diktiğim bakışlarımı hiç ayırmadan bir dizimi yere koydum, sonra diğerini de. Bacakları arasında dizlerimin üstünde duruyordum. Kucağımda topladığım ellerimle gözlerinin içine bakıyordum. 

'Defne sen..' demişti dişlerini sıkarken diyecek söz bulamıyor gibiydi. Kucağımdaki ellerimi dizlerine çıkarıp yavaşça ilerletmeye başladım. Ellerimi kasıklarına kadar getirdiğimde hala gözlerinin içine bakıyordum. Eşofmanın beline parmaklarımı geçirdim. Ellerini yanaklarıma koyup sert bir öpücüğün içine çekti beni. 

Yüzünü tutup geri iterken konuştum. 'Bu gece patron benim sevgilim. Sen sadece arkana yaslan ve izle.'


BUNALRI YAZMAK NE KADAR ZOR Bİ İSMİS KARDES YÜÜZÜM PATLİCAK SİMDİ UTANIORM






VAGANOVA  🦢 barış alperHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin