neden

595 49 8
                                    

Havalimanında sevgilimin gelip beni almasını bekliyorken bir yandan da yemek yiyordum. Ne kadar ısrar edersem edeyim tek başıma gitmeme izin vermemiş, işleri biter bitmez atlayıp Türkiyeye gelmişti. Şimdi buluşup birlikte Almanya'ya dönecektik.

Kafamı kaldırıp etrafa bakınınca hiç çıkarmadığı siyah şapkasını iyice eğmiş bana doğru gelen sevgilimi gördüm uzaktan. Onu ilk gördüğüm an kadar muhtaç, onu ilk öptüğüm an kadar heyecanlı hissediyordum hala.

Oturduğum yerden kalkıp kenara çıkmıştım. Kollarımı havaya kaldırıp bana bakmasını beklemeye başladım. Kafasını kaldırdığında beni gördü ve aramızdaki mesafeyi hızla kapatıp beni kucakladı. Yerden kestiği ayaklarımı alışkanlıkla beline dolamamak için büyük bir savaş veriyordum.

'Güzelim.' diye fısıldadı kulağıma. Boynuna doladığım kollarıma kafamı gömmüştüm. Belimdeki elleri içine çekmeye çalışır gibi kendine çekiyordu beni. 'Sevgilim.' dedim titreyen sesimle. 

Eğilip beni yere bıraktığında belimdeki ellerini henüz çekmemişti. Ellerimi sakallarına çıkarıp okşarken yüzünü izledim. Yanaklarından tutup kendime çektim ve narin bir öpücük bıraktım dudaklarına.

'Defne.' dedi bana uyarırcasına. Etrafımızda insanların olduğunu hatırlayıp geri çekildim. 'Aç mısın?' diye sorduğumda gözleri oturduğum masaya kaydı.

'Yemek mi yiyordun? Oha.' Şaşırmış gibi yaparak güldü. 

'Demek iyi bakıyorsun.' dedikten sonra kulağıma eğilip tamamladı cümlesini.

'Bebeğimize.' fısıltısıyla omurgamdan aşağı bir titreme indi. Bizim bebeğimiz. 

Ben alık alık yüzüne bakıyorken sandalyemi çekip oturmam için işaret etti. Sandalyedeki yerimi aldığımda karşıma geçip oturdu.

'Vaktimiz var. Yemeğini bitir öyle gidelim.' dedi. 

Karşısında oturmuş sessizce yemeğimi yiyordum, o da beni izliyordu. Bir bebeğimiz olacaktı fakat biz hala oturup bunun hakkında konuşamamıştık. Bu konuyu açmak ikimiz için de henüz çok zordu.

Yakın zamanda ağzımı açıp bir laf etmeyecek gibi durduğumdan olsa gerek ortaya bir soru atmıştı. 'Defne, annemle tanışmak ister misin?' 

Söylediklerini duyar duymaz öksürmeye başlamıştım şaşkınlıkla. Masadaki suyu alıp bana uzatırken endişeyle öne eğildi. 'İyi misin?'

Bir yudum aldığım suyu masaya geri bırakırken bir elimi kaldırdım havaya. 'Yok iyiyim.' biraz duraksadıktan sonra gözlerine baktım.

'Ciddi misin Barış? Çok isterim.' elimi karnıma koyup devam ettim.

'Nasıl olur ama?'

'Ben de bilmiyorum Defne. Kafam allak bullak. Neyse yalnız kalınca konuşuruz bunları. Şimdi yemeğini ye.' kafasını kurcalayan onu sıkıntıya sokan şeyin ne olduğunu biliyordum. Hamileliğimi ailesine nasıl açıklayacağını düşünüyordu. Yapılması gereken şeyin ne olduğunu ben de bilmiyordum. 

****

Otele beni bırakıp antrenmana geri dönen sevgilim saat sekize gelirken gelebilmişti sonunda. Bugün normalden daha geç geldiği için çok özlemiştim onu. Tıklattığı kapıyı açmaya gittim koşarak. Kapıyı açıp sevgilimi görünce boynuna sarıldım hemen. 'Hoşgeldin birtanem.' dedim sonunu uzatarak.

'Hoşbuldum. Çok mu sevindin beni gördüğünde?' diye sordu yüzündeki serseri gülüşüyle. Omzuna hafifçe vurduğumda çok acımış gibi yaparak içeri girdi. 'Ah! Kırdın!' omzunu tutarak konuştuğunda kıkırdadım bu hallerine.

VAGANOVA  🦢 barış alperHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin