yanlış

299 50 4
                                    


'Kolay gelsin.'

Kuryeden yemeğimi alıp kapıyı kapattım. Mutfak adasının üstüne bıraktım ve yüksek sandalyelerden sağ taraftakine geçip oturdum.

Dün ona evimden gitmesini söyledikten sonra pişman olmuş ve sabaha kadar ağlamıştım. Bunun sebebi yalnızca pişman oluşum değildi tabii. Korkmuştum.

Diyeceklerini duymaya hazır değildim. Beni bu kadar hayal kırıklığına uğratmışken yüzüne bakmaya cesaret edememiştim. Onu bu şekilde görmeye dayanamazdım. Eğer onu bir daha görmeyeceksem bile aklımda sadece aşık olduğum haliyle kalmasını istiyordum.

Kendime düşünmek için biraz zaman tanımak istemiştim ancak delirmek üzereydim. Yine sabah kalkıp, benim için hazırladığı sebze suyunu içmiştim. Üstümde bana aldığı pijamalar varken, yemek yemediğim zaman kızdığı için sipariş ettiğim yemeğin başında oturuyordum.

Evimin her yerinde ondan bir iz olduğu yetmiyormuş gibi aklımdan bir saniye bile çıkmıyordu. Onunla oturup konuşabileceğimi düşünmüştüm ancak yanılmıştım. 

Duyduklarım gerçeklerse, ben onlarla yüzleşecek kadar cesur bir insan değildim.

Her zaman sevgilimin oturduğu soldaki sandalyeye bakarak daldığım düşüncelerden sıyrıldım. Kartondan kaseyi poşetin içinden çıkarıyorken telefonumun sesini duydum. Hızla elimdekileri bırakıp yerimden fırladım ve yatak odamdan gelen sese doğru ilerledim.

Büyük bir ümitle elime aldığım telefonda onun adını görmeyince bıkkın bir nefes verdim ve kendimi yatağa bırakıp telefonu cevapladım.

'Efendim Ege.'

'Bugün neden gelmedin?'

Kaşlarımı çatıp neyden bahsettiğini anlamaya çalıştım.

'Nereye niye gelmedim?'

'Unuttun mu? Zlata seni sorup durdu. İyisin dimi?'

Boştaki elimle yüzümü sıvazladım ve ardından saçlarıma daldırdım. Tamamen aklımdan çıkmıştı bugün geri dönüş toplantımızın olduğu.

'İyiyim. İyiyim ben, aklımdan çıkmış sadece. Bilmem gereken bir şey var mı?'

'Var tabii ki. Ama böyle telefonda olmaz. Akşam alırım seni, bizimkilerle içeceğiz. Orada konuşuruz. Olur mu?'

İçki. Şu an gerçekten en ihtiyacım olan şey olabilirdi. Bir süre düşünmeyi bırakmak bana iyi gelebilirdi.

'Tamam. 10'da hazır olurum.'

Telefonu kapatıp yanıma bıraktım. Sırt üstü yattığım yatakta sola döndüm ve bacaklarımı kendime çektim. Elimi uzatıp dokunmuyor, ıslak gözlerimle hep onun yattığı tarafı izliyordum..

****

'Oha! Defne ne güzel olmuşsun.'

Apartmanın dışında arabasına yaslanmış beni bekleyen Ege'ye doğru yürüyordum. Abartıyordu. Dikkat çekmemek için elimden geleni yapmış simsiyah giyinmiştim. Güzel giyinecek havamda değildim.

'Abart.'

Kapı koluna eğildiğimde uzanıp benden önce davrandı ve kapımı benim için açıp içeriyi gösterdi.

'Abartmıyorum. Çok güzelsin.'

Aramıza giren kapıya kollarını yasladığında içeri girmeden önce yüzüne çıkardım bakışlarımı. Gayet ciddi görünüyordu.

En son görüştüğümüzde yaşadığım talihsiz olayı düşünürsek beni mutlu etmeye çalışıyor olmalıydı. 

'Teşekkür ederim canım. Gidelim hadi.'

VAGANOVA  🦢 barış alperHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin