Arkadaşlar bundan sonra ne kadar vote o kadar çabuk bölüm. Bazılarınız okuyup vote vermiyor. Ve ben beğeniliyor mu yoksa beğenilmiyor mu anlayamıyorum. Medya da ki CEYDA VE ALİ :)
Kıskanmıştım. Evet hemde çok kıskanmıştım. Seviyordum çünkü. Benim olanı kimseyle paylaşmak istemiyordum. Saçmalama Meryem. O senin değil. Hiç bir zaman da olmayacak.
Elime ki peynir peketini hızlıca açıp ufak ufak dilimlemeye başladım.
"Ne Derya'sı Meryem? Sen beni mi dinliyordun?"
"H..ha..hayır." dedim kekeleyerek.
"Hı iyi o zaman. Ayrıca Derya buraya gelemez ben gidicem ona. Bu akşam yemekte yokum haberin olsun."
Hayal kırıklığı. Kocaman bir hayal kırıklığı. Şuan üstümden tır geçmiş gibi hissediyorum. Demek bu akşam o kızla beraber yemek yiyeceklerdi. Hatırlıyorum da küçükken dışarı çıktığımızda karnım çok acıkmıştı ve ondan bana yiyecek bi şeyler almasını söylemiştim. Bana bi döner bile almamıştı!! Evde yemek var orda yersin demişti. Elimdeki peynirleri son olarak makarnanın üstüne ekledim. Mustafa'da bu sırada fındık yiyordu. Dayanamadım ve laf soktum.
"Karnını doyurma mazallah Derya'cığınla yemek yiyemezsin.
Bunu dedikten sonra kapıya yöneldim. Tam kapıdan çıkacağım sırada Mustafa'nın dediğiyle olduğum yere çakıldım.
"Meryem sen beni kıskanıyor musun?"
"Hahh! Ne münasebet? Sen benim neyim oluyorsun ki seni kıskanayım."
"Doğruu..." dedi mırıldanarak.
Gerizekalı. Ne kıskanıcam seni be. Kimsin sen? İç sesim 'Bal gibi de kıskanıyorsun Meryem yalan söyleme' desede hala kıskandığıma inanmak istemiyordum.
Sümeyye ile Gülsüm'ün odasının önüne geldiğimde dış kapının kapatıldığını duydum. Gitmişti. Derya'sına gitmişti. Ne hali varsa görsün. Kapıyı çaldıktan sonra:"Gülsüm girebilir miyim?"
"Gel Meryem"
Kapıyı açıp girdiğimde Gülsüm çalışma masasında test kitabına bakıyordu. Ama şuan hiç birşey anlamadığına adım gibi eminim.
-Hadi gel sofra hazır canım.
-Canım istemiyor Meryem. Sen Sümeyye ile yersin. Ders çalışıyorum ben.
-Hadi Gülsüm ikimizde hiçbişey anlamadığını biliyoruz. Kendini boşuna yorma. Hadi tut bakalım elimide sofraya gidelim.
Uzattığım elimi tuttuktan sonra aşağı indik. Sümeyye televizyon izlerken uyuya kalmış. Kuzum benim ne kadar da güzel uyuyor. Uyandırmaya kıyamadım. Uyanınca yer yemeğini. Gülsüm'le mutfağa geçtik. Ikimizde oturduktan sonra Gülsüm:
"Meryem sen hala abimi seviyorsun değil mi?" dedi. Küçükken Mustafa ile benim aşkımı bir tek Gülsüm biliyordu. Ondan gizeleyemezdim. Gizlesem bile o anlardı. Gülsüm'e güveniyordum.
Kafamı çok az salladım.
"Unutmadın mı hiç? Onca yıl hep abimi mi sevdin?"
"Evet. Hiç unutmadım." dedim çok sessiz bir şekilde. Bunu söylerken tabağıma bakıyordum.
"Abimi sevmeyi bırakma Meryem. O da seni seviyor hala.
Ne demekti bu? Gülsüm birşeyler biliyormuş gibi konuşmuştu.
"Bildiğin birşey mi var?"
Cevap vermedi. Bende dah fazla üstelemedim. Yemeğin geri kalanında ikimizde konuşmadık. Yemek bittikten sonra akşam namazlarımızı kılıp odalarımıza geçtik. Yatsı okunana kadar biraz gözümü kapattım ve kendimi uykuya teslim ettim.
...
...
4 GÜN SONRA