Medyada ki kız Meryem
Kafamı jet hızıyla çevirip odama doğru koştum. En son duyduğum Mustafa'nın kahkasıydı. Allahım utancımdan yerin dibine giricem. Mustafa kapıyı açınca yarı çıplak olduğunu gördüm. Kapı öyle açılırmı yaaa. Bende çığlık atıp hemen odama kaçtım. Rezil olmuştum. Resmen rezil oldum. Aradan 3 dakika geçince Gülsüm yanıma geldi ve yemek için beni çağırdı. Her ne kadar tok olduğumu söylesemde açtım. Aşağı indiğimizde Mustafa kafasını kaldırmadan yemeğini yemeye devam ediyordu. Çok şükür. Eğer baksaydı elim ayağıma dolaşır, merdivenden düşebilirdim. Sandalyemi kendime çekip oturdum. Yemek sessiz geçmişti. Herkes yemeğini bitirdikten sonra sözü eniştem aldı.
-Evet çocuklar, size Zeynep hanımla (eniştem teyzeme hep hanım diye hitap ederdi.) aldığımız bi kararı söylemek için 5 dakikanızı almak istiyorum. Biz dernekle beraber 2 aylığına Afrika'ya gidiyoruz. Gönüllü 10 doktor götürülücek. Yanımızda bir yakınımızıda alabileceğimizden Zeynep Hanım da benimle gelecek. Bu 2 ay içinde birbirinize koruyun, üzmeyin, kırmayın. Özellikle Sümeyye ve Gülsüm. Sümeyye, ablanı sakın üzme sözünü dinle. Gülsüm sende kardeşine bağırma ona sevgi göster."Tamam annecim" dedi Gülsüm yanağındaki yaşları silerken.
"Ağlama yavrum ağlama 2 ay sonra dönücez Allahın izniyle."
"
Sizin gözünüz arkada kalmasın teyzecim ben hepsine bakarım" dedim buruk bir neşeyle."Hah sana kim baksın peki?" Mustafa beni sinir etmekte 1 numaraydı.."
"Merak etme ben kendimede bakarım" dedim omuz silkerek.
"Eminim" diye mırıldandı
Tam ağzımı açıp bişey diyecektim ki teyzem araya girdi."Ohoo biz burda Gülsüm ve Sümeyye'yi uyarıyoruz burda iki tane daha bomba varmış." dedi şakayla karışık bi şekilde.
"
Yok anne şakalaşıyoruz biz çok severiz birbirimizi kuzenim Meryemle." Dövücem bu Mustafa'yı yaa. Ben kimseyle şakalaşmıyorum. Ve kimseyi de sevmiyorum! Bir cevap vermem gerektiğini farkettim."Evet teyzecim olur mu öyle şey."
"Iyi iyi öyle olsun."
....
.......
Teyzemler gideli 2 gün oldu. Başta Sümeyye çok ağlıyordu. Onun için 2 gündür yanımda yatıyo. Mustafa her ne kadar benimle yat dediysede sonunda Sümeyye benimle yatmak istediğini, Mustafa'nın çok fazla horladığını söyledi. Mustafa sürekli benimle rekabet içinde. Ne alıp veremediği var anlamıyorum. Sümeyye'yi uyuttuktan sonra yanına kıvrılıp bende uyudum.
..
...
...Uyandığımda saat 4.50 idi. Hemen kalkıp abdestimi aldım. Namazımı kıldım. Gülsüm'ün çoktan kıldığını farkedince Mustafa'yı da uyandırmam gerektiğini farkettim. Sonuçta mükellefim. Ama içimden hiç gelmiyodu. Gülsüm'ün yatağının yanına gidip abisini uyandırmasını söyledim. Uyanmadı bile. Sümeyye'yi de uyandırmaya çalıştım ama o da uyanmadı. Mecburen ben uyandıracaktım. Kapısını çaldım ayak seslerini duyunca odama gittim. Tam yatağıma uzanacakken kapım çaldı. Başörtümü takıp kapıyı yarım açtım. Mustafa'ydı.
"Niye çalıp kaçıyosun kapımı?"
"Hayır yanlış anla..."
"Yoksa hala benimi seviyosun Meryem?" dedi alayla."Ne münasebet Mustafa! Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin?
Ben seni namaza uyandırmak için gelmiştim. Ayak seslerini duyunca uyandığını anlayıp odama girdim. Bunun neresi seni sevmek?""Be..b..ben.... Özür di.." son kelimesini söylemesine izin vermeden kapıyı suratın kapattım. Nasıl böyle bişey söyleyebilir? Tamam belki hala kendime bile itiraf edemediğim duygularım olabilir ama beni utandırmaya ve alay etmeye hakkı yoktu. Yatağıma uzanıp telefonumu elime aldım. Daha dersin başlamasına başlamasına 2.30 saat vardı. Bugün okulun ilk günüydü ve çok heyecanlıydım. Ilk senem olduğu için korkuyodum biraz. Telefonda en sevdiğim oyunla oyalanırken göz kapaklarımla olan kavgamda yenik düştüm.
...
...
...
Allah kahretsin yaa uyuyakalmışım! Geç kaldım. 1 saat kaldı ve yaklaşık 40 dakikalık yol gitmem gerekiyo. Yetişemicem off. Ilk günden geç kalmak gerçekten mükemmel!! Siyah düz elbisemi giyinip kot ceketimi geçirdikten sonra mavi şalımı takıp evden çıkmak için kapıya yöneldim. Kendi kendime soylenirken Mustafa'nın sesini duydum."Geç mi kaldın Meryem?"
"Evet" dedim kırgın olduğumu belli edercesine.
"Dur dur acele etme benim yolumun üstünde ben bırakırım seni"
"Allah razı olsun. Teşekkür ederim. Kendim giderim." Bunu vicdanını rahatlatmak için yaptığını biliyorum. Ayakkabılarımı elime alıp kapıya çıktım.
"Meryem az daha oyalanırsan geç kalıcaz hadi bin itiraz etme. Akşam gelince tekrar devam edersin triplerine."
Umursamadan ayakkabımı giyindim. Çantamı da yerden alıp sokağın başında ki durağa ilerledim. Dün Gülsüm bana nasıl gideceğimi en kolay şekilde anlatmıştı. Durağa geldim ama yağmur çiselemeye başlamıştı. Kahretsin şemsiye de almamıştım. Çantamı kafama siper ederek şalımı korumaya çalışıyordum. Ben yağmurla mücadele ederken Mustafa'nın arabası durağın önünde durdu. Sağ koltuğun camını açıp;
"Meryem gel bak inat etme. Otobüsler yarım saatte bir geçiyor. Sırılsıklam olursun. Son kez söylüyorum. Gelecek misin?
Önce havaya baktım. Sonra kafamı duraktan çıkarıp ileriye baktım. Ama görünürde hiç otobüs yoktu. Mecburen kabul ettim. Arka koltuğa oturup kemerimi bağladım. Telefonumu çantamdan çıkarıp dersin başlamasına kaç dakika kaldığına baktım. İnşAllah yetişiriz. Sessiz geçen yolculuğu okulun yakınlarındayken duyduğumuz korna sesi bozdu. Mustafa'nın yaptığı ani frenle öne savruldum. Mustafa sinirle el frenini çekip arabadan indi. Bende arkasından... Öndeki adama doğru hızla ilerlerken kolundan yakalayıp;
"Nolur Mustafa yapmaa"
"Arabaya bin Meryem" her kelimeyi ayrı ayrı vurguladı ve bu beni korkutmaya yetti. Ama onu asla bırakamam, kavga etmesine izin veremem.
"Mustafa gitme dedim gitme hem ben okula geç kaldım." Biz konuşurken gelen ani bi yumrukla donakaldım...