Penceremin kulpunu kaldırıp yağmurla karışmış toprak kokusunu uzun uzun içime çektim. Sanırım en sevdiğim kokuydu bu. Gündüz olmasına rağmen hava kararmıştı ve ben böyle havalarda daralıyor, mutlu olamıyordum. Küçükken böyle havalarda Mustafa beni güldürmeye çalışırdı ve yenik düşüp katıla katıla gülerdim yaptığı şaklabanlıklara. Ama şimdi? Şimdi kim güldürücek benim yüzümü? Kim benim mutlu olmam için çabalayacak?
Beraber kurduğumuz onca hayal şimdi ne oldu? Beraber kurduğumuz hayalleri neden benim üstüme yıktın Mustafa? Benimle değil de,
başkasıyla hayaller kurarak uyuyorsun sen. Affedemem seni. Kimseye anlatamadım seni. İçime attım. kimseye anlatmadım. biliyordum; anlatsam da anlamayacaklardı ve yine boşuna yorulmuş olacaktım. İçime sığındım. Hep..Kapımın çalınmasıyla penceremi kapatıp kapıya yöneldim. Kapıyı açınca annemin o sıcacık tebessümüyle karşılaştım. Aynı şekilde olmasada bende gülümsemeye gayret ettim;
"Kuzum sana yemek getirdim hadi ye şunları açlıktan ne hale girdin. Kaç gündür ne odandan çıkıyosun ne yemek yiyorsun. Anlıyorum Gülsüm'ün o hali, teyzenlerden ani bi şekilde ayrılışın.. Hepsi çok zor şeyler ama burada bizim yanımızda okuluna devam etmelisin. Sana bişey olursa ne baban ne ben vicdan azabından yaşayamayız. Anla bizi.."
Mustafa beni üzmüş olabilir. Gülsüm'ün o acınacak hali beni yıpratmış olabilir. Çocukluk aşkımı bırakıp evime dönmüş olabilirim ama kimseyi böyle üzmeye hakkım yok. Bu çok bencilceydi ve anneme bi adım atıp elindeki tepsiyi alarak bi kenara koydum. Sonrada sıkı sıkıya boynuna sarılıp yanaklarını sulu sulu öptüm. Bunu çocukluğumdan beri ne zaman annem bana sinirlense yapardım. Şimdi içimden gelmişti ve annemi güldürmüştüm. Acılarımı odamın bir kenarına saklayarak 'mutluluk' maskemi taktım. Babam beni görünce şaşırsada hemen kendine çeki düzen verip;
"Benim güzeller güzeli Meryem'im. Baban seni çok özledi."
Annemin kolundan çıkıp babama doğru ilerledim. Dudaklarıma tebessüm kondurarak ;
"Bende" diyebildim.
Sofraya geçip annemin hazırladığı nefis yemekleri yemeye çalıştım. Boğazımdan geçmiyordu. Son bi kaç gündür yemek yiyemiyordum ve midem küçülmüştü. Babam oldukça düşünceliydi. Annem ise arada kafasını kaldırıp yemem için bekliyordu ve ben yutkunmak için kendimi zorluyordum. Annem anlayışlı bi kadın olduğundan fazla zorlamamak için tabağımı önümden alarak;
"Hadi güzelim odana git istersen, hem akşam ezanı da okundu. Abdestin al. Babanın imamlığında namazımızı kılalım."
Annemin yanağına bir öpücük kondurarak odama çıktım. Çok garip. Kısa bir süre teyzemlerde kalmama rağmen sanki yıllardır kalmışım gibiydi. Kendi odamı yadırgıyordum. Kendimi kendi evimde misafir hissediyordum.
Musluğun kolunu çevirerek suyun sıcak tarafından akmasını bekledim. Sıcak su akınca abdestimi alıp kurulandım. Seccademi alıp aşağıya indiğimde babamı koltukta düşünceli bi şekilde oturuyor buldum. Birşey olmuştu ama anlayamıyordum. Allah hayr etsin.."Baba hadi namazımızı kılalım." dedim istekli bi şekilde.
Babam beni duymamış olacakki yerinden dahi kıpırdamadı.
Bi daha söyledim ama duymamıştı.
Yanında gidip elimi elinin üstüne koyunca irkilerek bana baktı. Tebessümle elini elimin üstüne koydu."Namaz.." dedim tatlılıkla.
"Evet kızım namaz." Dedi aynı şekilde.
Annemde gelince namazımızı eda ettik. Namaz sonunda duamızı edince babam yüksek bir sesle ve bastırarak;
"Allah hayırlı yollar nasip etsin inşAllah" dedi. Annemle 'amin' dedik. Babamla namazdan sonra seccadeleri toplarken bileğimden tutarak beni kibar bi şekilde koltuğa oturttu. Meraklı gözlerle babamın yapacağı şeyi bekledim. Bişey söylemek istiyor gibiydi ama neydi bu kadar kıvrandıracak kadar önemli olan?
"Meryem.."
"Efendim babacım?"
"Ethem amcanın oğlu Ali ile izdivacını istiyorum..."