"Uyumayı özledim, kafamı yastığa koyar koymaz uyumayı.
Hiçbir şey düşünmemeyi özledim.
Ben çocuk olmayı özledim. Benim canımı yakmadığın zamanları özledim ben.
Bir gün 'bu çocuk seni çok üzmüştü sıra sende' deyip seni karşıma getirseler ben o günde kıyamam sana. Ama.. ama sen bana kıydın.
Uzaktan seviyodum seni. Kokunu alamadan, boynuna sarılamadan, yüzüne dokunamadan. Sadece seviyodum.. Bitti Mustafa.. Meryem bitti, Meryem nefes alamıyor Mustafa. Meryem'in dayanacak gücü kalmadı. Fırtınada tutunamayan bi dal gibi koptum ben Mustafa..."Titreyen sesiyle bana içindeki herşeyi dökmüştü Meryem. 10 senedir ilk defa gözlerim dolu dolu Meryem doğru bir adım atmıştım ki, o da beni gibi dolu gözlerle elini kaldırıp engel koydu araya. Lâkin asıl engeli ben koymuştum. Meryem'in eli somut bir engelken, ben araya yüzlerce hatta binlerce soyut engel koymuştum. Ve şimdi olanların tek suçlusu benim. Susmaktan başka, dinlemekten başka bişey yapamıyorken Meryem'in son cümlesi gözümde biriken yaşlara düşmeleri için emir vermişti.
"Seni herkes; sevebilir, aşık olabilir veya senin için saatlerce ağlayabilir. Ama seni kimse benim beklediğim kadar beklemez. Bunu unutma. Yolun açık olsun..."