Bu bölüm Rabia'ya ithafen
-Mustafa ne yapıyorsun?
İrkilerek elini saçını karıştırıyormuş gibi yaptı.
-Bişey yapmıyorum yüzünde sinek vardı onu kovuyordum.
Hee tabi tabi bende yedim zaten. Insan sineği okşayarak mı kovar? Yine de sesimi çıkarmadım.
-Geldik Meryem.
-Mustafa burası ev değil.
-Hadi canım. Ben de ev sanıyordum.
-Dalga geçme nereye getirdin beni?
-Hadi Meryem in aşağıya.
Arabadan önce kafamı sonra ayaklarımı çıkardım. Azıcık ilerlediğimizde Mustafa'nın beni sevdiğini ilk kez söylediği yere gelmiştik. Bunu neden yaptığını anlamaya çalışırken:
-Meryem burayı hatırladın mı?
Dur şunla az alay ediyim.
-Yoo hatırlamadım. Neresi ki burası?
Mustafa'nın bozulduğu çok belliydi. Dayanamayıp kıkırdadıktan sonra nihayet konuştum:
-Unuturmuyum hiç.
Zafer kazanmış bir edayla:
-Zaten unutmanı beklemezdim.
-Geçmişe dair hiçbirşeyi unutmadım.
-Ben hariç.
-Seni unutmadım Mustafa. Hemde hiç bir zaman..
-O zaman neden?
-Çok mu merak ediyorsun?
-Evet Meryem çok.
-Sor. Istediğin yerden sorabilirsin seni dinliyorum.
-Kulağın neden öyle?
Olanları anlatınca yanağına doğru bir yaşın düştüğünü gördüm. Eliyle hemen silmeye çalıştı.
-Ben sana zarardan başka bişey vermiyorum.
-Mustafaa. Deme öyle. Geçti bitti. Hem benim canım yanmıyor artık. Sende üzme kendini.
Içimden her ne kadar kalkıp sarılmak gelsede harama bulaşmak istemiyorum. Varsa kaderimde onun kanatları altında olmak, helal bir şekilde olsun istiyorum.
-Meryem ben sana bişey söylemek istiyorum.
-Seni dinliyorum.
-Ben seni..
Telefonum çalınca Mustafa büyük bir 'off' çekti. Üzgünüm ama bakmalıyım. Tanımadığım bir numaraydı.
-Alo?
-Meryem ben Burcu. Nasılsın?
-Iyiyim allaha şükür Burcu sen nasılsın?
-Iyiyim. Ben diyecektim ki 4 gün sonra doğum günü partim var, acaba gelirmisin?
-Ben bilmiyorum. Yani işim olmassa eğer gelmek isterim. Ama nerede ve kimler olacak?
-Bizim evde ve sadece kızlar.
-Tamam canım ben duruma göre seni ararım olur mu? Iyi akşamlar..
-Kimmiş?
-Sınıftan arkadaşım.
-1 günde arkadaşlık mı olurmuş? Ayrıca nereye gidiceksin?
-Mustafa ben artık çocuk değilim karışma bana. Ayrıca kız kıza olucakmış.
-Ben bırakırım seni.
-Of Mustafa!!
-Çok konuşma bin arabaya.
Eve geldiğimizde Gülsüm'ün ağladığını gördüm. Yavaşça sırtını sıvazladıktan sonra ne olduğunu ögrenmeye çalıştım.
-Gülsüm'üm ne oldu? Neyin var? Kim seni ağlattı bu kadar?
-"M..me..meryem ben.." tekrar hıçkırmaya devam etti.
Belli ki Mustafa'nın yanında konuşmak istemiyordu. Koluna girip odama çıkardım. Yatağa oturduktan sonra:
-Anlat bakalım derdine derman olayım.
-Ben çok seviyordum onu... Nişanlanıyormuş Meryem...
-Furkan mı?
-Evet..
-Ağlama güzelim. Belki yanlış anlamışsındır. Hem bence onunda sana karşı hisleri var.
-Sürekli yanıma geldiğinde onu kovuyordum. Ilgi gösterdiği zaman utanıp kaçıyordum. Bende seviyordum onu. Ama artık yok. Ellerimden kayıp gidiyor. Gerçi ellerimde oldumu hiç orası ayrı.
Sarıldım. Sadece sarılmakla yetindim. Yapabileceğim bir şey yoktu. Gerçi sadece benim değil Gülsüm'ün de yapacak birşeyi yoktu. Allahım çaresizlik ne kadar kötü bir şeydi.
Gülsüm'ü uyuttuktan sonra balkona çıktım. Ya banada aynısı olursa? Ya Mustafa'mı kaybedersem bende Gülsüm gibi. Ya bende onun gibi çaresiz olursam? Hala çok geç kalmamıştım. Yapmalıydım. Bir an önce aşağı inip ona duygularımın hala eskisi gibi olduğunu söylemeliydim. Hızlı adımlarla aşağı indim. Salonun kapısının önüne geldiğimde Mustafa'nın bir kızla konuştuğunu anladım.
-Tamam Derya gelirim yarın beraber gideriz. Seni yalnız bırakmam merak etme.
Şok geçirdim resmen. Ne yapacağımı bilemeden olduğun yere çivi gibi çakılmıştım. Ayaklarım hareket etmiyordu. Mustafa telefon görüşmesini bitirip arkasını dönünce artık hareket etmem gerektiğini düşündüm. Koşarak yukarı çıktım.
Arkamdan Mustafa'nın seslenmesini duydum
-Meryem??
Odama girip hıçkırıklarımı serbest bıraktım. Bende Gülsüm gibi kaybetmiştim. Bende Mustafa'mı kaybetmiştim. Az önce Gülsüm'e acıyordum. Şimdi benimde başıma geldi. Bana kim acıyacak??
...
...
...Mutfağa inip makarna hazırlamaya başladım. Makarna suyu kaynarken sos hazırlamaya başladım. Kafam çok bulanıktı ve bu halde bi tek makarna yapabilirdim.
-Makarna mı? Ögrenci evi mi burası Meryem?
Kafamı çevirmeden sesin Mustafa'dab geldiğini anlayıp gözlerimi devirdim.-Beğenmiyorsan git Derya'cığın yapsın sana yemek. Yada Derya'cığına söyle gelsin burda sana baksın. Hizmetçin değilim ben senin.
Ne demiştim bennn??!!!! Resmen çocuk kıskandığımı anladı. Rezil olmuştum ikinci defa....