Eniştem acili ararken ben ve annemde Gülsüm'ü kaldırıp koridora çıkardık. Gözlerinin altı mosmor olmuştu. Annemle kısa bi süre birbirimize baktıktan sonra ben banyoya koşup etrafı inceledim. Yerde duran ilaç kutuları.. Intihar... Allah'ım sen koru. Ilac kutularını alıp içeriye koştum. Bunu gören teyzemin çığlıkları tüm komşuları kapıya toplayacak cinstendi. Yaklaşık 2-3 dakika sonra ambulans gelmişti. Teyzem ve eniştem ambulansa binip hastaneye doğru yola çıktılar. Annem ve babam ise taksi çağırıp hastaneye gittiler. Ben evde, Sümeyye'nin yanında kaldım. Üzerimdeki şoku hala atlatamamıştım ki aklıma Mustafa'yı arayıp haber vermek geldi. Sonuçta onun hâlâ haberi yoktu. Telefon ilk çalışta açıldı ve ağlayarak konuşmaya başladım:
"Mustafa, Gülsüm'ü hastaneye.."
"Canım Mustafa burda değil, kimsin? Ben iletirim mesajını ona."
"B..be.ben.."
"Alo? Meryem? 'Ben sana bin defa demedim mi telefonumu benden izinsiz kurcalama diye?' Aloo? Meryeemm"
Telefonu cevap vermeden kapattım ve olduğum yere yığıldım. Ben bunu hakedecek ne yapmıştım? Ben niye bunları yaşıyordum? Niye sevdiğim,ömrümü adadığım adam bunları yaşatıyordu bana? Aslında bunların tek bir cevabı vardı: İMTIHAN..