9-🐢

1.7K 79 34
                                    

10.08.24

Çalışmaya başladığım için bölümleri yazarken biraz sorun yaşıyorum zaten en geç 2 gün icerisinde bölüm yayımlıyoruz her halükarda bu yüzden içim rahat şuan bölüm sayısı arttıkça bir tık daha yavaş ilerlemeyi düşünüyorum şuanlık elimden geldiğince hızlı bölüm atmaya çalışıyorum 🥰

Ekstra olarak çıkan teknik bir sorundna dolayı 7 ve 8. Bölümleri silip tekrar yayımlamak zorunda kaldım haberleri olmayanlar tekrar okuyabilirler.
İyi okumalar...

.
.
.

İpek
Kapının açıldığına dair çıkan sesle dikeldim, kafamı o yöne çevirdim.

"Vay vay vay kimler gelmiş kimler. Uyanmış prenses ama konuşamıyor neden acaba?"
Diyerek iğrenç bir kahkaha attı.

Adım seslerinin yaklaştığını ve bana doğru geldiğini anladım.

İlk olarak gözümü çözdü, ben onu baştan aşağı süzerken de ağzımı çözdü.

İğrenir gibi yüzüne baktım.

"Zaten babana benziyorsun yeterince, onun gibi kaşlarını çatmana gerek yok güzel kız."
Dedi.

"Sen diyince bir kendimden iğrendim, senin ağzından çıkmasın o kelimeler lütfen. Kimsiniz? Benden ne istiyorsunuz?"

Kalın sesiyle bir kahkaha attı yine.

Hay gerizekalı ip var ben varım neye gülüyorsun pezevenk.

"Babanın eski bir dostuyum. İhaleyi kaybettik diye ilk önce çocuğunu hastanede elinden aldım. Yani seni. Sonra ufaktan psikolojik şiddette uygulayalım dedik... onuda atlattın baya sağlam kızmışsın.
Kaos olsun dedim gerçek ailenle kavuşturdum. Çünkü şu an onların psikolojisi pek yerinde değil en çok onlar psikolojini bozar da aile tamamen dağılır, Anıl depresyondan çıkamaz ve intihar eder."

"Bey amca siz ya çok roman okumuşsunuz ya çok dizi izlemişsiniz, bu kadar geniş bir hayal gücünüzün olacağı hiç aklıma gelmezdi gerçekten bravo."

"Aynen bizde çözümü seni kaçırıp acı çektirmekte bulduk öldüremeyiz ama acı çekmenden zarar gelmez."

Derin bir nefes alıp yutkundum.

"Bu salaklar bizi bulmadan başlayalım.  Senin o aptal baban yüzünden ihaleyi ve her şeyimi kaybettim! O ihale bizim son şansımızdı ve baban o şansı elimizden çaldı."

"Beyinsiz bok hücreli(yaratıcılık desen var) amca geberde mezar sana girsin inşallah."

Amin.

"Kes sesini küçük sürtük. Çocuklar gelin buraya abartmayarak yavaş yavaş söylediğim gibi."

"Peki abi."

Ben kendimi geri geri sürüklemeye çalışırken hem ellerimin hem ayaklarımın bağlı olmasıyla fayda sağlamamıştı. Adamlardan biri ellerimi çözüp ilk olarak arkamda kalan ve daha önce fark etmediğim duvara sağ elimi zincirle sabitlediler, sol elimide diğer tarafa sabitlediler. Ne kadar zorlasamda tek kolumu iki elle tutuyorlardı. Bir kaç kişi olduklarından karşı çıkmam da bir işe yaramadı.

Kafamı duvara yaslayıp dua ederken korkudan ve gerginlikten elim ve dizlerim titriyordu. Acı çekince gebersem bile kolay kolay bağırabilen biri değildim, aşırı korktuğumdaysa bayılıyordum. Bayılmayı ve ayrılmamayı diledim ancak dilek kapılarının kapalı olduğunu anlamış olduk.

Kolumdan hissettiğim boydan boya bir kesikle dayanamayıp çığlık attım.

Katlanılmaz bir ağrıyla dolan gözlerimi yaş akmaması için zorladım. Birbirleriyle bir şeyler fısıldaştıktan sonra bana dönüp saçlarımı tuttular. Aralarından biri kalkıp odadan çıktı, diğeride yavaş yavaş saçımı çekip bıraktı. Saçıma gereğinden fazla dikkat ettiğim için bu benim sinirlerimi ekstra olarak bozduğundan adamın elini ısırdım. Sonrasında odaya giren o çalışanlardan biri elinde makasla geldiğinde gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Bu sefer hareketlendim, acıyan kolumla saçımın gidecek olmasının korkusu bambaşka iken sinirlerim bozulmuştu. Adamlardan biri kafamı sabit tutup sıkarken diğeri makası alıp saçlarımı omuz hizzamda kesti. Sinirlerim iyice bozulduğundan ağlamaya ve birnevi panik atak geçirmeye başladım. Adamlar beni o halde bırakıp gidince uzunca bir süre daha ağlayarak uyuyakalmışım.

...

Gözlerimi tekrar araladığımda başıma ağrılar girmişti ve bıkmış gözlerle etrafa bakınıyordum, o sırada içeri dünkülerden biri girdi. İyice yaklaşıp saçlarımdan çekip kafamı kaldırdı, zorla içirdiği birkaç yudum su ve ağzıma sıkıştırdıkları ekmeği çiğneyip yuttum. Daha fazlasını vermeye zorlarsa üzerine kusardım.

İğreniyorum onlardan.

Gülümsedi, iyi niyetli bir tebessüm değildi. Dünkü gibi diğer kolumu boydan boya kesti üstüne tuz ve kolanya tarzı bir şey döktü. Dişlerimi sıkıp kendime hakim olmaya çalıştım. Acı çeken insanlardan zevk alıyorlardı ve bu çok şizofreni bir davranış. Sadist insanlar bu şekilde olabilir sadece.

Çektiğim acı ona yeterli gelmemiş olacak ki bu sefer içtiği sigarasını üzerimde söndürmek için yaklaştı, tam o sırada içeriye dünkü şerefsiz adam girdi ve sigaraya kötü baktığı için bu çalışanlarda sigarayı bıraktılar.

"Şimdilik dövmeniz yeterli."

Amına koyayım iyileştiğimde karşıma çıkmazsın inşallah.

Karnıma yediğim tekmeyle nefes alamadım, öksürüp yutkunmaya çalıştım. Bu sefer yüzüme yediğim yumruklardan kendime gelemedim, sol taraftan tokat ve karnıma ardı ardına atılan tekmeler...

Nefes alamaz hâle gelmiştim, gözümü açamaz olmuştum, halim kalmamıştı. Omuzumda hissettiğim yanma hissiyle kalan gücümle bir çığlık attım, demiri ısıtıp omzuma yapıştırmış olamazlardı değil mi?

Yanık hissiyatıyla yerimden kıpırdanmaya çalışırken ağrılarımın artmalarıyla haraketlenmeyi bıraktım, derin derin nefesler alıp vermeye çalıştım. Ölmekten korkuyordum, daha yapacak çok şeyim vardı.

Adamlar bu sefer ellerinde kovayla gelmişti. Gözlerimi tam olarak açamasamda elimden geldiğince bakmaya çalışıyordum, tekrar gözümü kapattım. Bu sefer kafamdan aşağıya doğru boşalan, sıcak suyun yaralara değmesiyle artan ağrıyla inledim. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum, ya ağlıyor ya sessizce acı çekiyordum. Bu hiç hoşuma gitmemişti, daha ne kadar burada kalacağım bilmiyorum ama 2 gün oldu. Beni bulun artık kaçabileceğime inanmıyorum çünkü...

İçeriye tekrar birinin geldiğini duydum, başımı kaldıramasamda attığı o iğrenç kahkahasından tanışmıştım adamı. Karşıma geçip fotoğraflar çekmiş, sonrasında gitmişti. Hesap sormayı geç sesimi çıkaracak gücüm ve halim olmadığından sessizce umudumu kaybetmemek için kendi içimde savaşlar verdim. Derhal kendime gelmeliydim, zorlarsam bu kelepçe tarzı silindir zincirlerden ellerim elbet çıkardı. (Küçük elli olmanın faydaları)
.
.
.

.
.
.

Bugünlük buraya kadardı okuduğunuz için teşekkürleeer.

GERÇEK AİLEM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin