10-🐢

1.6K 77 13
                                    

11.08.24
Miribaaa

iyi okumalar....

.
.
.
Bu sefer içeriye giren ayakçılarından biri çenemi tutup kaldırdı, yanaklarıma baskı uygulayıp ağzıma bir parça ekmek sıkıştırdı. Yemem için daha fazla baskı uygularken zorlukla çenemi hareket ettirdim. Yutkunmakta dahi zorlanırken bir bardak suyu yine zorla içirdi ve çenemi sıkmaya devam etti. O kadar kötü sıktı ki izi çıktığına neredeyse emindim. Elini sertçe çekip sırıtarak kalkıp gitti, neredeyse boğuluyordum.

Midem bulanıyordu.
Pes etmek yok diyerek ellerimi hareket ettirip kelepçeden çıkarmaya çalıştım. Bileklerimde kelepçeyi zorladığım için oluşan yaraları umursamamaya çalışarak devam ettim, yavaş yavaş çıkacağını hissediyordum.

Ani bir hareketle tüm gücümü toplayıp kollarımı kendimde doğru çektim. Bir tanesi çıkmıştı ama bu nasıl bir ağrıdır, bileklerim koptu sanmıştım.

Öyle bir ağrıydı ki kıpırdayamaz hâle gelmiştim.

Allah Allah?
Siren sesi mi geliyordu kulağıma yoksa kulağım mı çınlıyordu?

Kaşlarımı çatmış bütün kalan gücümle hareket etmeye çalışıyordum. Diğer kolumuda çıkarabilirsem belki kaçabilirdim.

Kaçmayacaksam zaten eninde sonunda ölecektim.

"İPEK!"
 
Kimin sesiydi? Kim sesleniyordu bana? İleri bir adım atarken tökezledim ve başım dönmeye başladı. Kafamı zor bela kaldırdığım esnada Anıl Bey'i gördüm.

Babamı.

Göz göze geldiğimiz sırada istemsiz gözlerim dolarken o bana doğru koştu, gözlerim karardı. Dengede durmakta zorlanırken ayaklarımın yerden kesildiğini hissettim, daha fazla açık tutamadım ve gözlerim tamamen kapandı.

...

Anıl'ın ağzından (İpeğin babası)
Bir kaç saat önce

Her yerde karış karış kızımı arıyorduk. Daha yeni kavuştuğum kızımı yine almışlardı benden. Elimi kafama vurup duruyordum.

Ama bu ayrılığın bu sefer bu kadar uzun olmasına izin vermeyecektim.

"Basri. Bir gelişme var mı?"

"Yok Anıl Bey çok iyi gizlenmişler. Bulamıyoruz."

"Diğerleride mi bulamıyor?"

"Evet. Herhangi bir bilgi bulabilirsek yardımlaşarak bir yere varabiliriz diye düşünmüştük."

"O kadar adam bir boka yaramadınız yani! Sözde yazılım uzmanı, bilgisayar dahileri diye övüyordunuz kendinizi!"

"Haklısınız, özür dileriz."

"Sizinle sonra ilgilenicem."

Daha önemli işlerim vardı sonuçta. Ama öfkemi alamamıştım, yumruğumu sıkmaya başladım yeniden.

"Baba."

Efe gelmişti. Bir şey mi öğrendi acaba?

"Efendim oğlum, bir haber mi var?"

"Yok baba ama kulak misafiri oldum, yardım edebilecek bir arkadaşım var. Daha doğrusu arkadaşımın arkadaşı, tanıdık. Bizim çalışanlardan daha iyi olduğuna eminim."

"Ara konuş yapabileceği ne varsa yapsın ne gerekiyorsa hallederiz. Kızım sağ salim bulunsun başka bir şey istemiyorum."

"Tamam baba."

GERÇEK AİLEM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin