Merhabalar efenim beni başka bir HalZey kitabı ile görünce şaşırmışsınızdır diğer kitaba devam edeceğim sadece yeniden başlasalar nasıl olur diye merak ettim ve bunu size sunmaya karar verdim iyi okumalar...
Leto evinde bugün sevinç ve özlem duygusu baskındı çünkü biricik kızları Zeynep Amerika'dan dönüyordu, onu çok özlemişlerdi özellikle abisi Fikret ve Kardeşi Tuncay. Evde tüm hazırlıklar hız kesmeden sürüyordu herkesi bir heyecan sarmıştı onu çok özlemişlerdi Sakine ve Nedime Zeynep için en sevdiği yemekleri yaparken Fikret ve Tuncay onun geleceği saati bekliyorlardı ama nasıl olduysa her gün çok hızlı geçen dakikalar bu gün çok yavaş geçiyordu hatta sanki geçmiyordu Tuncay Fikret'e her dakika "abi ablamın gelmesine ne kadar kaldı." diye soruyordu Fikret'te her defasında "az kaldı Tuncay'ım ama sanki saatler dakikalar geçmiyor." Tuncay'da bunları hissediyordu sanki zaman durmuştu ve kafa sallayıp cevap verdi "evet abi geçmiyor oysaki diğer günler çok hızlı geçiyordu." Fikret kafasını onaylar gibi aşağı yukarı sallayıp "çok heyecanlıyız onun içindir". "Olabilir abi".
***
Zeynep uçağından inmiş ve valizlerini alıyordur etraftaki insanlar onu tanımış ve "Zeynep Leto Karadeniz'e gelmiş". "Zeynep Leto dönmüş". Diyordu Zeynep bunlara kulak asmıyordu ailesinin soylu olması onu bazen çok rahatsız ediyordu ama ailesini karanlık taraflarıda olsa seviyordu özellikle abisi Fikret ve küçük kardeşi Tuncay'ı çok seviyordu onları uzun zamandır görmemişti o gideli 5 yıl olmuştu, oraya üniversite okumak için gitmişti ve eğitimini başarıyla tamamlamıştı. Şimdi ise dönmüştü ve Tuncay'ı merak ediyordu o gittiğinde Tuncay 14 yaşındaydı çocuktu şimdi ise 19 yaşındaydı ve onun değiştiğini biliyordu bunları düşünürken valizlerini alıp çıkışa doğru yürümeye başlamıştı x-ray cihazından geçmişti ve önünde havalimanının kocaman kapısı vardı, çıkışta tahmin etiği gibi Şota onu karşılamaya gelmişti. Zeynep dışarı çıktığında gidip Şota'ya sarılmıştı "ne haber Şota çocuklar nasıl". "Hepsi iyiler Zeynep Hanım sizi bekliyorlar evde herkes erkenden kalktı". "Tamam o zaman bekletmeyelim onları". Zeynep'le Şota arabaya doğru ilerlediler Şota tam sürücü koltuğuna geçecekken Zeynep onu durdurdu, "ben süreyim Şota özledim arabamı". "Olmaz Zeynep Hanım abiniz ne der sonra". "Bir şey demez, merak etme ben arabamı özlediğimi söylerim". "Ama Zeynep Hanım". "Aması falan yok Şota". Şota cevabını aldığında Zeynep'e sürücü koltuğunun kapısını açtı ve Zeynep koltuğa oturunca kapattı kendiside yandaki yolcu koltuğuna geçti.
***
Zeynep'le Şota 30 dakikalık bir araba yolculuğundan sonra Leto evinin önündelerdi ve tahmin ettikleri gibi tüm ev halkı kapının önünde onları bekliyorlardı. Tuncay "ablaaa" diye bağırarak Zeynep'in kapısını açtı Zeynep çıktığında direk ona sarıldı ve "çok mu özledin sen beni". "Evet abla çok özledim, hepimiz çok özledik". "Büyümüşsün, çalışıyor musun derslerine?". "Evet abla çalışıyorum eve geçince gösteririm sana notlarımı". Tuncay Zeynep'in düşündüğünden çok daha fazla büyümüştü koca adam olmuştu, ama hala Zeynep'in küçük kardeşiydi onun gözünde. Tuncay'dan ayrıldıktan sonra Fikret'e gitti "biz hiç özlenmedik mi Zeynep Hanım?". "Tabii ki özlendiniz abi" diyip sarıldı Zeynep abisine sonrada yönünü annesine çevirdi ve ona sarıldı "anneciğim nasılsın?". "Seni gördük daha iyi olduk kızım" Zeynep annesini gördüğünde her şeyin aynı olduğunu hiç değişmediğini anladı sonra süt annesini gördü Sakine'de konuştu "bende bana ne zaman sıra gelecek diye düşünüyordum". "Aşk olsun hala sıra hep senin". Zeynep Sakine'ye sarıldığında hep bir sıcaklık hissederdi Sakine onun süt annesiydi ama öz annesiyle ayrı tutmazdı belki de o yüzdendi sonra sıra kız kardeşi Elif'teydi, Elif onun öz kardeşi değildi ama onu hep öz olarak görürdü ona sarıldığında Elif konuştu "gözümüz yollarda kaldı Zeynep Hanım". "Gerçekten mi? anlatacaklarımı anlatmayadabilirim". "Sakın bak her şeyi anlatacaksın". "Tamam tamam anlatacağım önce karşılama faslı bitsin". Son kelimeleri fısıldayarak söylemişti Zeynep. En sonunda sıra Ayşe'deydi, Ayşe Fikret abisinin eşiydi onu severdi ama onun onu sevdiğinden şüpheliydi. "Ooo Zeynep Hanım sıra bize geldi sonunda". "Evet Ayşe çocuklar nasıl". "Onlar okulda gelince hemen yanına gelirler çok özlediler seni". "Bende özledim onları, sen nasılsın". "İyiyim Zeynep seni sormalı". "Bende iyiyim e hadi içeri geçelim". Bütün ev halkı içeri geçti, Zeynep'i bir kişi kapıda karşılamamıştı babası ilk geldiğinde gözleri babasını aradı ama onun bu zahmete girmeyeceğini biliyordu ama yinede Zeynep babasını çok seviyordu diğerleri içeri geçti ama Zeynep babasını görmek için çalışma odasına gitti ve tahmin ettiği gibi babası oradaydı kapıyı açtığında "babaa ben geldim" diye içeri daldı Rızvan'da "kızım hoş geldin" dedi ve sarıldı kızına uzunca öyle kaldılar Zeynep babasını çok severdi babasıda Zeynep'i biricik kızı olarak tanımlardı Zeynep isterse Rızvan Karadeniz'i yakardı öyle seviyordu kızını çok ayrı kalmıştı ve de çok özlemişti kızını "hoş geldin sefa getirdin kızım özledik seni". "Hoş buldum baba bende sizi çok özledim". "Eee ne yaptın oralarda". "Bir proje üstünde çalışıyorum çizimlerini gösteririm sana". "Aferin benim kızıma oralarda bile çalışmış". "Teşekkür ederim baba". "Hadi içeri geçelim annen çöker başımıza yoksa". "Evet baba kahvaltı yapalım özledim kahvaltıları". "Allah Allah orda ne yiyordun". "Tost, meyve suyu baba onların kahvaltı kültürleri bizimki gibi değil ya". "Doğru unutmuşum hadi geçelim o zaman". Ofisten çıkıp merdivenlere doğru yürüyorlardı baba-kız içeri geçtiklerinde balkonda boydan boya büyük bir masa vardı masadada hep Zeynep'in sevdiği kahvaltılıklar vardı Sakine seslendi "annenle birlikte senin sevdiğin yemekleri yaptık kızım". "Elinize sağlık çok güzel duruyorlar". "Hadi geç bakalım hasret kalmışsındır oralarda". "Evet hala ya tost, meyve suyu ile kahvaltı yapmaktan harap oldum". "Bir tostlamı yapıyordun kahvaltını geç bakim her şey bitecek bak itiraz kabul etmiyorum, süzülmüşsün kızım". "Tamam hala valla çok açım". Birlikte kahvaltı sofrasına oturdular ve yemeklerini yemeye başladılar bir yandan sohbet ediyorlardı öbür yandan da yiyorlardı.
Ancak Karadeniz'e o gün aynı saatlerde biri daha gelmişti Halil İbrahim onun geleceğini kimse bilmiyordu 20 yıl önce gitmişti bu topraklardan, memleketine hasret kalmıştı ama şimdi dönmüştü dönmesinin sebebi intikamıydı kan davasıydı Rızvan Leto yıllar önce babasını öldürmüştü. Halil'in planı onları bir kerede öldürmek değildi, onları her gün öldürmekti. Halil kasabanın merkezindeki kahveye doğru ilerliyordu kahvehane arkadaşının babasınındı büyük ihtimal arkadaşlarının hepsi oradaydı onları çok özlemişti, bir kişiyi öyle böyle özlememişti ama bunun hangi duygu olduğunu oda bilmiyordu düşmanının kızı Zeynep'i. Arabasını park ettiğinde onlara sürpriz yapmayı planlıyordu kahveye doğru ilerledi gideli 20 yıl olmuştu büyük ihtimal onu tanımazlardı içeri doğru yürüdü ve karşısında Turan, Osman ve Temel bulunuyordu bir masaya oturmuş konuşuyorlardı Halil yanlarına geçip "ne haber uşaklar" dediğinde 3'ü de ona şaşkın gözlerle baktı Temel konuştu "çok affedersin kardeşim ama çıkaramadım". "Çocukluk arkadaşını nasıl tanımazsın Temel efendi". "Temel efendi mi? yoksa, kardeşim Halil İbrahim". "Halil İbrahim ya kim olacak". "Sen nasıl döndün sadece amcanın yanına taşındığını biliyorduk". Turan lafa girdi "boşver nasıl döndüğünü Temel hasret kaldığımız kardeşimiz dönmüş". Osman'da Temel'e isyan etti "ne lafa tutuyorsunuz uşaği yol yorgunudir da". "Haklısın Osman kardeş şuradan bir sandalye çeker misin?" dedi Temel Halil oturduğunda her şeyi anlattı görevi ve intikamı dışında.
Evet efenim bu bölümlük benden bu kadar düşüncelerinizi yorumlar kısmında belirtin lütfen şimdilik görüşürüz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İyiki: Başlangıç | HalZey |
RomanceBu kitap her şeyin baştan başladığı ama gereksiz bazı karakterlerin olmadığı bir kitap. İyiki: Başlangıç Karadeniz'de normal bir gündü ama bir değişiklik vardı iki kişi şehre katılmıştı Halil İbrahim ve Zeynep onlar 20 yıl önce 2 arkadaştı ama birbi...