Tekrardan merhabalar efenim kitabımızın 4. bölümüyle sizin karşınızdayız bu bölüm aksiyon dolu olacak kemerlerinizi bağladıysanız uçuşa geçiyoruz iyi okumalar...
Yazarın Anlatımıyla
Zeynep oradan ayrıldıktan sonra Halil İbrahim planının ilk kısmını düşünmeye başladı, plan hazırdı ama depoya nereden gireceğini kestiremiyordu. Deponun 2 girişi vardı bir ön kapı birde yanda mal giriş çıkışlarının yapıldığı bir kapı vardı mal giriş çıkışlarından girerse daha kolay olurdu bir tırcı kılığına girerek kolayca girebilirdi ama bu Halil'e uymuyordu o zoru seviyordu o yüzden ön kapıdan girmeye karar vermişti bu gece 1 depoyu basıp mallara el koydurtacaktı bu iş gece bitecekti.
***
Halil planının üstünden 3 kere geçtikten sonra Oğuz'a haber verdi Oğuz onun bu görevde takım arkadaşıydı ama o jandarma komutanıydı Halil ise sivil görünümlü bir askerdi.
Halil İbrahim Karasu Anlatımı
Ben deponun yoluna doğru arabamı sürüyordum oraya varmak üzereydim arabayı biraz uzağa park edecektim ki ifşa olmayayım arabayı çektim ve yoluma yayan devam ettim gittikçe yaklaşıyordum kafamda şapkam vardı eldivene gere yoktu zaten parmak izim yoktu.(parmak izinin neden olmadığını biliyorsunuzdur diye umuyorum bilmiyorsanız 6. bölümü izleyin)Deponun önündeydim silahımı kontrol ettim ve yavaş adımlarla biraz daha yaklaştım içeride tahmini olarak 20-25 adam falan vardı, galiba gece olduğu için adam sayısını azaltmışlardı. Depo girişinde kapının yanındaydım, 2 adam dolaşıyordu bir tanesini tuzağa düşürmek için yerden bir taş alıp konumumun tersi yöne fırlattım adam arkasını dönünce arkasından sessizce koşup elimi ağzına kapattım diğeriyle de boynunu sıktım adam nefessiz kalınca bayıldı. Bende bunu fırsat bilip ilerlemeye devam ettim girişteki diğer adam biraz uzaktaydı, bu yüzden onu susturuculu silahımla indirsem kimse fark etmezdi. Ben de düşündüğüm şeyi yaptım ve susturuculu silahımla adamı tam kafasından vurdum adam yere yığıldığında kimsenin ruhu bile duymadı, ben biraz daha ilerlediğimde içerdeydim burada 5 adam vardı, adamlar yerinde duruyordu bu yüzden diğerlerine göre işlerini bitirmek daha zor olacaktı önce adamların dikkatini başka bir yere çekip sonra arkada kalan adamı indirecektim. Düşündüğüm gibi öbür taraftaki adamlardan birini vurup herkesin dikkatini o yöne çektim, diğer adamlar oraya doğru koştururken ben en arkada kalanı köşeye doğru çekip boğdum, adam bayılınca artık açığa çıkma zamanın geldiğini düşündüm ve bir yere toplanan adamların hepsini teker teker vurmaya başladım onlar benim yerimi fark edince bir yeri siper olarak kullanmam gerektiğini hatırladım. Adamlar bana sıkarken kurşunlardan biri omzuma geldi, galiba kemiğimi parçalamıştı bunu hiç hesaba katmamıştım ama dayanmak zorundaydım adamlar gittikçe üzerime geliyordu ben birkaç tanesini vurabilmiştim ama omzumdan dolayı sıktığım kurşunların yarısı isabet etmemişti cephanem azalıyordu ve kan kaybım artıyordu. Artık geri dönüşün olmadığını anlayıp son şarjörümü taktım her adama 1 kurşun düşüyordu, adamları sırayla vurmalıydım her çıktığımda bir adam indirmeliydim bana doğru gelen 10 adam vardı diğerleri hangi cehennemdeydi bilmiyordum ama şuan halletmem gereken 10 adam vardı. 1. çıkışımda 2 adamı vurdum ve kendi kendime "kaldı 8" dedim 2. çıkışımda artık acıdan mı oldu bilmiyorum ama vuruşlarım tam isabet gidiyordu 3 adam vurmuştum. Geriye sadece 5 adam kalmıştı 3. çıkışımda 2'sini indirmiştim ve son çıkışımda kalan 3'ü de hayata gözlerini yummuştu. Şarjörüm bittiği için adamlardan birinin silahını aldım ve yoluma devam ettim canım acıyordu hızlı halletmeliydim yoksa kan kaybından ölmem olasıydı. Son kez ilerlemiştim ve artık kalan sadece 6 adam vardı. (matematiğimi sorgulamayın :D) Hemen bir yere saklandım ve adamların kendilerinin gelmesini bekledim biri onlara göre uzaktaydı buda onu en son öldüreceğim demek oluyordu, 2 adam geldi ve önümde dolanmaya başladılar bende hemen 2'sini enselerinden tutup birbirine çarptım adamlar bayıldı sorun çıkartmasınlar diye kafalarına 1'er kurşun sıktım ve son 4 adama doğru ilerledim önümde 3 tanesi duruyordu ve neye uğradıklarını şaşırmış durumdalardı birden "sen kimsin" diye bağırdılar ve bende büyük bir zevkle "ecelinizim" dedim. adamların biri bana silahını doğrulttu ama bileğini büküp karnına bir tekme attım yere yığıldı onun da kafasına bir kurşun sıktım ve diğerlerine döndüm "evet sizde aynısından ister misiniz?" dedim adamlardan iri yarı olanı hemen karşıma çıktı "yapabiliyorsan yap" dedi ve bende konuşmayı kesip adama bir kafa attım sonrada dalga geçer gibi topuğuna sıktım sonrada beynini dağıttım diğeri korkmuştu ama yapacak bir şey yoktu ölmeyi onlar seçmişti onunda kafasını deştikten sonra sonuncusuna doğru ilerledim ona şöyle dedim "silahlarımızı bırakalım ve sadece bıçak düellosu yapalım" dedim adam silahını attı ve bıçağını çekti bende çektim ve bana koşmaya başladı geldiği sırada kenara çekildim ve yere yapıştı bende boynunu kestim ama adam son anda ve son nefesinde bıçağını karnıma geçirdi benim reflekslerimden dolayı bıçak sadece sıyırdı ama bu derin bir sıyrıktı tam karın bölgeme denk getirmişti biraz acıdı ama daha önce misliyle kötü şey yaşadığım için atlatması çok sürmedi elimi yaraya bastım ve diğeriyle de telsizimi çıkardım "deli yörük depo senindir gelip alabilirsin" dedikten sonra kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İyiki: Başlangıç | HalZey |
RomanceBu kitap her şeyin baştan başladığı ama gereksiz bazı karakterlerin olmadığı bir kitap. İyiki: Başlangıç Karadeniz'de normal bir gündü ama bir değişiklik vardı iki kişi şehre katılmıştı Halil İbrahim ve Zeynep onlar 20 yıl önce 2 arkadaştı ama birbi...