Söyleyememek / 5. Bölüm

134 9 1
                                    

Merhabalar efenim bugün kitabımızın 5. bölümüyle karşınızdayım yorumlarınızı belirtmeyi unutmayın iyi okumalar dilerim...

Yazar Anlatımı

Karadeniz'de her zamanki gibi güzel bir gün geçiyordu bu günlerde birbirlerinden habersiz birbirini seven iki aşığımız Halil ve Zeynep çok buluşamıyordu, çünkü görüştüklerini Zeynep'in ailesi duymuştu.

Zeynep Leto Anlatımı

Babam Halil İbrahim'le görüştüğümü duyduğunda aşırı sinirlenmişti, çünkü Halil İbrahim onların deposunu basmış ve mallarına el koydurtmuştu buda o yaraları açıklıyordu ama orada neredeyse 30 adam vardı hepsini nasıl alt etmişti, işte bende bunu merak ediyordum. Evden çıkıp ona bunları sormak istiyordum ama evden çıkma yasağım vardı çıkamazdı babam çok net konuşmuştu, o yüzden beklemeliydim. Dikiş attığım günden beri aklım Halil İbrahim'deydi yaralı olsa bile çok yakışıklı gözüküyordu acaba o da beni güzel buluyor muydu? yada benim onu sevdiğim gibi o da beni seviyor muydu? bu soruların cevabını kendim veremezdim ona sormam gerekiyordu ama ona sorarsam nedenini soracaktı ben sana sırılsıklam aşığım diyemezdim ya, o yüzden beklemeliydim.

Halil İbrahim Karasu Anlatımı

Zeynep dikiş attığından beri ağrım olmuyordu elleri sihirliydi artık buna inanmıştım. Ama bir kaç gündür Zeynep'ten haber yoktu geldiğimizden beri birlikte vakit geçirirdik bazen kahvaltı yapardık, bazen gezerdik (bu birlikte vakit geçirme kısımlarını yazmaya üşendim siz hayal etmeye çalışsanız sevinirim) onunla vakit geçirirken her şeyi unutuyordum... intikamımı bile. Onu özlemiştim bu seferde ben ona gitsem çok bir şey olmazdı herhalde ama görünmemeliydim düşmanımın kızıydı sonuçta ama aşk işte insana hiç yapmayacağı şeyler yaptırıyor. (bu aşk haloyu şair yaptıysa biraz korkmalıyız galiba [SPOİLER ALERT!!!]) Neyse hazırlanmam gerekiyor. Çadırdan çıkıp eve geçtiğimden beri rahattım diğer evdeydim babamın evinde burası güzeldi ve sıcak bir ortamı vardı hemen içeri gidip üstüme polo yaka bir tişört giydim simsiyah giyindiğim için kemerimde siyahtı kemeri taktım ve silahımı yanıma aldım evden çıkarken her şeyi alım mı diye kontrol ettim ve kapıyı kapattım arabama doğru gidiyordum heyecanlıydım yıllar sonra ilk defa Leto evine gidecektim.

***

Uzun bir yolculuğun ardından Leto evine varmıştım, dışarısı adam kaynıyordu ama yapacak bir şey yoktu o balkona tırmanacaktım, içeri girerken adaların olduğum tarafa bakmadığından emin oldum ilerlerken bir balkon gördüm ama ne balkon evin en üstündeydi ama yapacak bir şeyi yoktu tırmanacaktı sevdiği kadının yüzünü görecekti, her ne kadar söyleyemese de adamların başka yöne gittiğini gördüğünde hemen tırmanmaya başladı. Yolun yarısına geldiğinde yarası ilk defa sızlamıştı ama direnmeliydi canı acıya acıya çıkmıştı balkondaydı şansına kapı da açıktı, içeri girip saklandı odada kimse gözükmüyordu birden birkaç ayak sesi geldi galiba Zeynep geliyordu, Zeynep perdelerin uçtuğunu gördüğünde kapıyı kapatmak istedi ve oraya yöneldi tam kapıyı kapatırken ben onun arkasından gidip kendime çevirdim ağzını kapatmayı da ihmal etmedim, o korkudan gözlerini kapatmıştı yavaşça açtığında elimi ağzından çektim ve "süprizz" dedim o da "Halil İbrahim sen nerden geldin". "Balkondan". "Nasıl yani tırmandım deme bana sakın, dikişlerin". İşaret parmağımı ağzıma götürüp üstüne koydum ve "-şşh" dedim "sorun yok bir şey olmadı". "Emin misin?". "Evet çok eminim hep sen mi geleceksin yanıma". "Yani hep ben geldiğim için bu sefer de sen geldin". "Çok doğru". "Tamam buyur otur o zaman". "Bir su alabilir miyim rica etsem". "Tabii ki" dedi ve su getirmeye gitti odası büyüktü ve arkada sanırsam bir banyosu vardı şaşırmamıştım Zeynep prensesler gibi büyümüştü ama adına yakışır bir şekilde tam bir prenses olmuştu çok güzel bir prenses. Ben bu düşünceler içerisindeyken Zeynep bana suyu getirdi ve uzattı "al bakalım eşkiya". "Teşekkürler de eşkiya ne alaka". "Sakın bana yalan söylemeye çalışma bizimkilerin deposunu basmışsın". "Ben yapmadım ki". "Yalan söyleme dedim". "Ama valla ben yapmadım". "Sus tamam senin yaptığını herkes biliyor". "Herkes derken". "Yakalandın eşkiya". "Ama kelime oyunu yaptın Zeynep ya". Zeynep hep böyle yapardı ağzımdan laf almak istediğinde kelime oyunları yapardı bende her zaman yerdim neden olduğunu bilmiyorum ama onun yanındayken beynim tam kapasiteyle çalışmıyor sadece kalbim çalışıyor. (halocum sen biraz beyin mi yesen neden olacak aşık olduğundan tabii)  Suyu bitirdiğimde yandaki komodinin üstüne koydum ve söze başladım "bir kaç gündür hiç uğramadın merak ettim seni". "Seninle buluştuğumu öğrenmişler evden çıkma yasağı koydular bana". "Benim yüzümden, özür dilerim". "Hayır önemli değil, özür dileme". dedi ve elimi tuttu onun aniden elimi tutmasından kalbim yerinden çıkacak şekilde atmaya başladı inşallah duymamıştır. Biz biraz konuştuktan sonra ben kalkmak için izin istedim ama yaram izin vermedi öyle bir sızladı ki yerime geri oturdum Zeynep bunu fark edince hemen yanıma geldi ve "Halil İbrahim ne oldu". "Bir şey yok ya yaram sızladı". "Tamam dur bakalım". Zeynep uzanmamı söyledi ve tişörtümü yarayı görebileceği şekilde kaldırdı. "kızarmış Halil İbrahim çok mu zorladın". "Zorlamamıştım o kadar ama". "Aması yok zorlanmış bu bayağı yoksa böyle kızarmaz bekle merhem alıp geliyorum" dedi ve ayağa kalkıp odanın diğer kısmına doğru ilerledi çok pis sızlıyordu o kadar da zorlamamıştım ama beni zorluyordu, Zeynep'in geri döndüğünü gördüğümde elinde bir krem tüpü vardı bir parmağına sıktı ve yaralı olan yere uygulamaya başladı krem soğuk olduğu için ilk değişinde irkildim ama sonra alıştım kremi sürmeyi bitirdiğinde yarayı kapattı ve tişörtümü indirdi. Ben ayaklandım ve gitmeye karar verdiğimi belirttim "ben gideyim artık her şey için teşekkürler". "Asıl ben teşekkür ederim" dedi neden öyle dediğini anlamadığım için sordum ve bana şöyle dedi "zor zamanımda yanımda olduğun için" o cümlesi içimdeki ateşi bir daha körüklemişti kalbim yine hızlı atıyordu bende "rica ederim ne zaman istersen" dedim ve balkona doğru ilerledim ki benim kolumdan tuttu bende ona döndüm yavaşça yanağıma uzandığını gördüm bende ona yaklaştım yanağıma küçük bir öpücük kondurduğunu hissettim kalbim neredeyse yerinden çıkacaktı artık gitmem gerektiğini anladım ve balkonun tırmandığım yerinden geri indim ve arabama doğru sessizce kimseye fark ettirmeden ilerledim arabama binerken yanağımı tutuyordum sıcaktı orası, çok sıcak. Arabama bindiğimde bu sefer emin oldum Zeynep'i buradan almalıydım yoksa acımasız Rızvan Leto sevdiğim kadına bir şey yapabilirdi.

Zeynep Leto Anlatımı

Halil İbrahim giderken nasıl yaptığımı anlamadığım bir şekilde kolundan tuttum o da refleks olarak bana döndü hareketlerimi kontrol edemiyordum, vücudum bana karşı çıkıyordu gittikçe ona yaklaştım boyumun yetmediğini bildiği için o da bana uzandı bende onun yanağına küçük bir buse kondurdum, yaptığıma hala inanamıyordum. Kalbim hala çok hızlı atıyordu bende anlayamıyordum neden olduğunu. (Allah'ım lütfen şu ikisine birer beyin bahşet nasıl anlayamıyon) Odama geri döndüğümde uzandığı yere değdi gözüm önce yüzü geldi gözlerimin önüne sonra kaslı vücudu güzel gözleri bende bu düşüncelerden neden kurtulamadığımı anlamıyordum kalbim durmuyordu. Ben bunları düşünürken Elif geldi ve yemeğin hazır olduğunu söyledi bende aşağıya indim, herkes masada toplanmış Rızvan Leto'yu bekliyordu bende hemen yerime geçtim ve her gün yaşanan o an yine kendini tekrar etti babam sofraya geldi hepimiz ayağa kalktık falan filan. Oturduğumuzda babam konuşmaya başladı konu her zamanki gibi bendim.

Rızvan: Zeynep sen o Halil İbrahim'le neden buluşuyorsun.

Zeynep: Kendisi benim çocukluk arkadaşımdır baba o yüzden.

Rızvan: Bundan sonra konuşmayacaksın, buluşmayacaksın yada görüşmeyeceksin.

Zeynep: Ama baba.

Rızvan: Zeynep ne dediysem onu yap o çocukla iletişimini kes yoksa onu öldürürüm.

Zeynep: Hayır baba yapma öyle bir şey tamam keseceğim iletişimimi.

Rızvan: Seni kaç defa kibar ve nazik bir biçimde uyardım sen dinlemedin beni buna mecbur bıraktın Zeynep.

Zeynep: Özür dilerim baba ama lütfen ona bir şey yapma.

Rızvan: Sen onunla görüşmedikçe bir şey yapmayacağım ama görüştüğün gün o ölür sende bu evden dışarı adımını atamazsın.

Zeynep: Tamam baba.

Yazar Anlatımı

Zeynep normalde babasına sert bir cevap verirdi ama söz konusu Halil İbrahim'in canıydı ona bir şey olmaması için gerekirse canını dahi verirdi.

***

Halil İbrahim Karasu Anlatımı

Eve kendimi zor atmıştım yol boyu onu düşünmüştüm ve olabilecekleri onun için onu oradan almalıydım ama nasıl bunu bilmiyordum Zeynep'in güvenliği benim için çok önemliydi, onun saçının bir teline gelen zarar bütün Karadeniz'e eşdeğerdi onun için değil Karadeniz'i dünyayı bile yakardım, o yüzden ona gelecek zararlardan korumalıydım ama benim yanımda da pek güvende sayılmazdı ama olsun, en azından gözümün önünde olur. Onsuz dünya çok sıkıcıydı ama o olunca dünyama renk geliyordu çeşit çeşit türlü türlü... Onda baharın kokusu vardı yeni açan çiçekler, meyveler ve çok güzeldi mavilerinde okyanusları görüyordum altın sarısı saçlarında da asaleti onu her yönüyle çok da sevgi dolu kalbini...

Evet efenim bu bölümün burada sonuna gelmiş bulunmaktayız düşüncelerinizi yorumlarda belirtebilirsiniz şimdilik görüşürüz...

İyiki: Başlangıç | HalZey |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin