9-) GÜVEN VE İNANÇ

109 17 0
                                    

🎶Resul Dindar - En Sonum🎶

9. BÖLÜM: Güven ve İnanç

İnsanı en çok güvendikleri yaralar. En çok sevdikleri kanatır ve en çok değer verdikleri canını yakar. Çünkü en büyük zaaf güvenden, sevgiden ve değerden geçer.

İlahi Bakış Açısıyla

Kalpler miydi insanları yanlış yönlendiren yoksa duyguları mıydı onları çıkmaza sürükleyen? Hangisiydi? Doğru yolu bulmak ne kadar zor olabilirdi ki? Gülşah kalbimin sesini dinlemek istiyordu. Onun kendisini doğru yola götüreceğine inanıyordu ancak zihnindeki fısıltılar o kadar çoktu ki kalbinin sesini bile duyamıyordu.

Ormanda kaybolmuştu ama elinde ne bir pusula vardı ne de kendisini kurtarabilecek bir şey. Yapayalnız olduğunu hissediyordu. Elinden gelense sadece etrafta dolanmaktı. Bir çıkış kapısı bulmak umuduyla attığı her adım sonunda canı daha da yanıyordu. Öyle bir yola girmişti.

Yanında Feride vardı. Özgür'ün neden olduğunu anlamadığım bir şekilde garip davranmaya başlamıştı. Anlayamamıştı. Hâlâ daha da anlayamıyordu. Sebepsiz yere bu şekilde davranmasına bir anlam verememişti. Oysaki cevabı çok basitti.

Bazen insan en basit sorunun cevabını bile bulamyabilirdi. Aynı şimdi ki gibi. Cevabı oldukça basitti. Gözünün önünde olan bitenleri bir araya getirse hemen çözülecekti. Her yaşanan bir yapbozun parçasıydı ancak asıl önemli olan o yapboz parçalarını bir araya getirmekti.

"Sevdim seni, kafa kızsın." Feride ne yaparsa Gülşah da ona ayak uydurmaya çalışıyordu. Feride katıla katıla gülerken Gülşah sadece kırık bir tebessümle bakıyordu ama yine de onun kafa dengi olduğunu mu söylüyordu? Saçmalıktı. "Bence asıl kafa dengi olan sensin ama yine de sen bilirsin." Yeniden burukça gülümsedi Gülşah ardından Feride başını içeriye doğru uzattı.

Abisini görmesi ile bakışlarını yeniden Gülşah'a çevirmişti. "Ben birazdan gelirim." deyip ayaklanmıştı. "Kendini çok fazla yorma ve eğer üşürsen içeri gir." Gülşah ise gülümseyip başını aşağı yukarı sallamıştı. "Yeniden çok teşekkür ederim."

"Ya bak yine. Benim bunu sana benim mesleğim olduğunu daha kaç kere söylemem lazım?" Kızıyordu ama öyle tatlıydı ki Gülşah yeniden gülümsemişti ve bunlar gerçek birer gülümsemeydi. Feride içeri girdiği gibi abisini ve Sinan'ı görmüştü. Bir şeyler konuşuyorlardı ancak seslerini o kadar uzaklıktan duyamıyordu. Biraz daha yaklaştı Feride ve duvarın arkasına geçip onları dinlemeye başlamıştı.

"Planımız bu Bolat." Özgür'ün sözlerinden dolayı olsa gerek Sinan oldukça şaşkın bir ifadeyle Özgür'e bakıyordu. "Ne oldu lan? Fazla mı uçuk geldi?" Neydi ki uçuk olan şey? Özgür nasıl bir plan kurmuştu?

"Yok ya ne uçuğu? Biz Santana'nın deposunu patlatan sonrada yapanları arayan adamlar değil miyiz?" Gerçekten böyle bir şey olmuş muydu? Feride'nin yüz ifadesi sürekli değişiyordu. "Bize göre uçuk olan şey ancak normal, sıradan bir gün olabilir." dedi Sinan yarı alaylı yarı ciddi.

"Sahiden ya. Yapmıştık onu değil mi?" Özgür durdu ve bir süre sonra devam etti. "Ama ne eğlenmiştik ya." Bir anda o günlere gitmişti her ikisi de. "Yine senin başının altında çıkmıştı bu plan." Şaşırmamıştı. Hatta öyle ki tahmin ettiğini kendi kendine hatırlatıyordu Feride. "E ne yapalım kafamız çalışıyor." Bir de bununla övünüyor muydu?

Feride'nin bakışları şaşkın değildi çünkü abisini tanıyordu. Deli dolu abisine bunu çok görmüyordu. "Çalışıyor, çalışıyor da ancak." Sustu ve devam etmedi. Onu susturan şey ise Özgür'ün bakışlarıydı. Feride ise olduğu yerden çıkacağı sırada abisinin sesini duymuştu.

AHŞENAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin