33. Radyocu Çocuk

36 12 27
                                    

Odamın altını üstüne getirmiştim. O sikik dudak balmını bulamazsam yemin olsun bu evi yakacağım. Sabır seviyem tükenmiş, eksiye doğru gitmeye başlamıştı. Odanın kapısına doğru ilerleyip savaş alanına çevirdiğim odama baktım. Çığlık atmak üzeydim.

"ANNEEEEE!"

Şu an bana yardımı dokunacak tek kişi annemdi. Anneler her zaman aradığınız şeyin yerini anında bulurlar. Manyak bir özelliklik ama sadece kadınlarda var. Annemden ses gelmediği için oflayarak aşağı indim.

"Anne sana ses-"

"Merhaba Jiss, beni özlemedin mi?"

Yani aslında beklenmeyecek bir görüntü olmasa da Chan ve Seungmin'i görmeyi beklediğimi söyleyemem. Neredeyse üç aydır görüşmüyorduk hatta ben artık onlarla konuşmuyordum bile.

Felix olanlardan sonra Fransa'ya gitmişti. Tabii Hyunjin de onun peşinden. En azından her şeyi Hyunjin'den gizlemiş olmamız Felix'in yalnız kalmamasını sağlamıştı. Seungmin ve Chan Seul'de kalmıştı ve ben Busan'a dönmüştüm. Evin odalarından birini kendime küçük bir yayın odasına çevirmiş ve twicth'e girmiştim. Aslında o platformlara pek sıcak bakmasam da kendi stüdyomu açabilmek için bir şirkete bağlı olmam ve param olması gerekiyordu.

"Hoş geldiniz." İkisinin de yanından geçip salondaki koltuğa oturdum.

"Jisung bana surat asmaktan bıkmadın mı? Beni özlediğini ikimiz de biliyoruz."

"Ne kadar da egoist tavırlar bunlar? Seungmin'le sevgili olmak sana iyi gelmemiş belli."

Chan söylediklerimi umursamayarak yanıma gelip kollarını bana sarmıştı. Yılışık herif illa sarılacak. Yine de onu özlemiştim. O benim tek abimdi ve ben yıllardır bir kalabalığa alışıktım ve burada tek başıma kalmıştım. Bunu asla sesli bir şekilde dile getirmeyeceğim.

"Bırakır mısın artık beni?"

Chan benden ayrılıp koltukta yüzünü bana dönerek bağdaş kurdu. Bir de sevimli sevimli gülüyor piç. Seni çok özledim diye ağlayarak sarılmama çok az kaldı ve bunu özellikle yaptığını biliyorum. Onu çok iyi tanıyorum.

"Anneni mi görmeye geldin?"

"Hayır."

"Neden geldin?"

"Seni görmeye geldik."

"Geldik derken?"

Bakışlarım kenarda sessizce oturan Seungmin'e döndü.

"Aynen ben de geldim. Seni görmek için."

Tek kaşımı havaya kaldırdım .

"Sen, beni mi görmeye geldin? En son bana sövüyordun?"

"Jisung biz sana sürekli sövüyoruz. Kaydını mı tutuyorsun?"

"Neyse ne. Belli ki başımı şişirmeye gelmişsiniz."

Chan tam bana söylenecekken kapı tekrar açılmıştı. Ve bu sefer elinde bavullarıyla Jeongin ve Changbin girmişti. Ne yaşanıyor şu an? Benim evim bir anda toplanma alanı mı oldu? Fakat nedense gözüm hala kapanmayan kapının üstende kalmıştı. Jeongin kapıya baktığımı görünce gidip kapattı. Demek ki bu sürprizlerine Hyunjin dahil edilmemişti. Ya da ne bileyim Felix beni affedip o da gelmek istememişti. Gelenlere sevinmem gerekirken benim aklım gelmeyenlerdeydi ve ben üç aydır çok yalnız kalmıştım. Gözlerimin dolduğunu hissedince gülmeye başladım.

"Ne böyle herkes gelmiş. Sizin eviniz yok mu?"

Jeongin koşarak gelip boynuma sarılmıştı. Yarım bir gülüşle ben de ona sarıldım. Minho ile aramızda yaşananlar sadece Seungmin aramızı germişti ki zaten onunla da sürekli didişirdik. Anlayacağınız onlar benden değil ben onlardan uzaklaşmıştım. Hyunjin bile ara ara beni arıyordu mesela. Felix'den gizli aradığını biliyordum ama en azından arıyordu. Neyse off içinizi çok baydım galiba.

Çilekli Dudak Balmı / MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin