bölüm 18: güven ve sınırlar
Akşam yemeği oldukça sessiz geçmiş daha sonra da herkes odalarına kapanmıştı. Saatin epey geç olmasının da etkisi vardı bunda. Öksürüğümü nefesimi tutarak gidermeye çalışıyordum. Yatakta dönüp dururken bir gram uykum yoktu.
Emir ise çalışma masasında harıl harıl soru çözüyordu. Işık kapalı olsa da gece lambasını açtığından yüzünü net bir şekilde görüyordum. Aradan biraz süre geçtikten sonra yerinde gerinerek "Sonunda," dedi. Omzunun üstünden bana bir bakış atıp lambayı kapattı ve ayaklanarak ışığı açtı. "İyi ki uyumadın."
"Kendime şart koşmuştum, olayı öğrenmek için iki yüz soru çözecektim." Kendi çalıp kendi oynarken üzerindeki tişörtü çıkartıp sandalyesinin üzerine astı.
Dolaptan yeni bir tişörtü üstüne geçirdiğinde "Kolundaki morluk ne? Kavga mı ettin?" diye sordum.
Kolunun arka tarafında orta boylarda bir morluk vardı. Söylediklerime şaşırarak aynada koluna bakmaya çalıştı. "Bir yere vurmadım." Sessiz mırıltısını zar zor duydum. "Kavga da etmedim."
"Durduk yere moraracak hali yok ya, acımıyor mu?" Yüzümü buruşturduğumda yatakta kollarımı ve bacaklarımı iki yana açmıştım. "Sence? Hissetmedim bile."
Bir süre daha dalgın gözlerle morluğa bakıp kendine gelerek ışığı kapattı ve yan tarafımdaki yatağına yattı. Neden bir morluğa bu kadar takıldığını anlamamıştım. "Onu bunu boşver de, ne oldu sen onu anlat."
"Anlatacak bir şey yok."
"Ben boşuna mı çözdüm iki yüz soru amına koyayım?!" Yüz ifadesine gülmemek için kendimi zor tuttum. Elinden çikolatasını almışım gibi bakıyordu. "Ne öğrenmek istiyorsun?"
Yorganın altına geçerek bütün dikkatini bana verdi. "Gerçekten böyle şeyler kullanıyor musun? Kullansan bile senin hiç yakalanacağını düşünmezdim, kurnazsın."
Böyle söyleyince gülesim gelmişti.
"İltifatın için teşekkür ederim ama hayır kullanmıyorum." Emir gözlerime inanmak istercesine baktı. "Kullanmıyorum." diye tekrarladım. "İşim olmaz öyle şeylerle."
"O zaman?" dedi kaşlarını çatarak soru sorarcasına. "Evet yanlış zamanda yanlış yerdeydim."
"Abim delirmiştir," dedi yüzünü buruşturarak. Yatağa yatıp bana döndüğünde karanlık yüzünden onu zar zor seçebilmiştim. "İnanmamıştır da."
"Delirmedi. Birkaç gerçekten söz etti sadece." Biraz düşündüğümde Bora'ya katılmıştım. Ama daha önce kimse bana bunların yanlış şeyler olduğunu söylememişti. Her şey elimin altına verilmişti ve seçim hakkı bana kalmıştı. Mesela istediğim yere istediğim saatte giderdim. İstediğim yerde kalırdım ve bunu kimse sorun etmezdi. O zamanlarda ne yaptığımı kim nereden bilecekti ki? Bu saate kadar kendimi zehirlemediysem bu kendi tercihimdi. Şimdi eve birazcık geciksem yokluğumu fark ediyorlardı. Arıyorlardı, soruyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ben bazen eksilirim biraz
JugendliteraturYiğit Ege sorunlu ve baş edilemez bir çocuktu.