bölüm 2: yiğit değil ege

2.6K 188 25
                                    

bölüm 2: yiğit değil ege

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

bölüm 2: yiğit değil ege

Bakışmayı kısa kesip cebimdeki elimi çıkartarak onlara doğru ilerledim. Mavi gözlü adam dışında orta yaşlarda iki adam ve henüz yirmilerinde gözüken bir kadın vardı yanlarında.

Yani toplamda dört kişi gelmişlerdi.

Mavi gözlü adam bana doğru titrek bir adım atmaya kalktığında onu görmemiş gibi yaparak masaya doğru yaklaşıp bir sandalye çektim ve oturdum.

Gelenlere kısa bir bakış attığımda kimseden çıt çıkmaması ortamı bir nebze geriyordu. İstemsizce dudağımın bir kenarı havalanırken başımı geriye atarak mavi gözlü adama baktım.

Şöyle baştan aşağı süzdüğümde boyunun bir hayli uzun olduğu gözüme çarpmıştı. Üzerinde hafif eskimiş beyaz bir gömlek ve altında rengi solmuş siyah pantolonu vardı. Çok oyalanmadan yüzüne bakınca onun dikkati hâlâ bendeydi. Adem elmasının oynamasından zorlukla yutkunduğunu gördüm.

Çok genç göstermiyordu. En azından benim babam daha genç gösteriyordu. Boyu biraz kısa olsa da benim babamın yüreği iyiydi bir kere.

"Baba," dediğimde yüzündeki ifadeyi görmek keyfimi daha da yerine getirdi. Ona dediğimi sanması gülüşümü artırırken babama döndüm. "Otursanıza artık, ayaktasınız kaç dakikadır."

Babam da benden böyle bir şey beklemiyor olacak ki kaşlarını çatmıştı. "Geçelim," dedi annem de.

Masadaki bir adam boğazını temizleyip mavi gözlü adamın yanına gittiğinde kolundan tutup onu tam karşıma oturtmuştu. Yoksa adam bana bakmaktan başka bir şey yapacak gibi durmuyordu.

Oturduğum tekli koltuk gibi olan sandalyede biraz yayılıp kollarımı kenarlarına koydum. Herkes oturunca garsonu çağırdı babam.

Gözlerim sürekli o adama kayıyordu. Bu sefer de istemsizce gözüm masanın üzerinde titreyen ellerine gitmişti. Elleri feci haldeydi, nasır tutmuş ve çatlamıştı. Ağır işlerde çalışmış olmalıydı.

"Tanışalım isterseniz. Yiğit henüz bizi tanımıyor." Babasının yanında oturan adama baktığımda göz göze geldik. Yüzüne uyan çerçeveli gözlükleri vardı. Onun da maviden laciverte kayan gözleri vardı. Sivri yüz hatları gülümsemese ve gözlüğü olmasa onu sert gösterirdi fakat gülümseyince bir anda yirmi yaşına inmiş gibiydi.

"Ege," derken bir elimle yanağımı kaşıdım. "Adım Ege."

Ortam biraz daha gerilirken bunu takmamaya çalışarak yüzüne hafif bir tebessüm kondurdu. Zoraki olduğu çok belliydi. "Ben de Ali. Makine mühendisiyim."

Yanındaki kadını gösterdiğinde göz göze geldik. İstemsizce irkilmiştim. Çok güzel bir kadındı. "Eylül ablan. Mimarlık fakültesinden bu sene mezun oldu."

Hatta o kadar güzeldi ki, şu ana kadarki güzellik algılarımı bozup yerine yenilerini yerleştirmişti birkaç dakikada. Dik oturuşu kendinden emin gözükmesini sağlasa da gözlerindeki ışıltıyla sevecen duruyordu. Küçük yüzlü, mavi gözlü, kumral ve bronzlaşmış teniyle harikuladeydi.

ben bazen eksilirim birazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin