[10]

38 7 46
                                    

bölüm on
insanlar bu yüzden cinayet işler. nefret ettikleri için değil, sevdikleri için

yunho'nun evi, yunho/mingi 10.23

yunho, gözlerini ancak aralayabildiğinde alıştığı soğukluğa tezat sıcacık kollar arasında uyanmasıyla yanaklarının kızarmaya başladığını hissetmişti. göğsünde uzandığı oğlana bakmak için kafasını hafifçe kaldırdı, göğsünden ayrılmaya niyeti yoktu.

huzurla uyuyan arkadaşını görmek kendisini de huzurla doldururken iç çekti. artık arkadaş değillerdi gerçi, en azından yunho kucağında uyandığı oğlana bir daha arkadaş gözüyle bakamayacağına emindi.

pişman değildi dün geceden, utanıyordy yalnızca. dünki aktifliğine ve atılganlığı libidosunun yükselmesindendi ama şimdi uyuyan yüzünü görmek bile yanaklarının kızarması için yeterli bir sebepti.

yorgunluktan bayılma raddesine defalarca geldiği gecenin sonuçlarına şimdi katlanıyordu. en ufak hareketinde deli gibi sızlayacağını bildiği kalçasının yanı sıra boğazın da tahriş olduğunu hissettiği kaşınma ile anlarken kendini yeniden arasında güvende hissettiği, güvende olduğunu bildiği kollara bıraktı.

ailesi gece eve gelmiş ve mingi'nin ayakkabılarını görünce onları rahatsız etmemiş olmalıydı. ya da mingi akıllılık edip kapıyı kilitlemişti. duşa giremeyecek kadar yorgun olduklarından hemen uyumayı seçmişlerdi, yunho uyuyakalmıştı aslında. mingi de onu uyurken yıkamak yerine sabah öpüşerek yıkamayı tercih etmiş, yanına uzanmıştı.

camın açık olduğunu çıplak sırtını yalayıp geçen esinti ile fark ettiğinde vücudundan geçen ürperti ile yutkundu ve boğazını bir kez daha sızlattı. camı kapatmalıydı. yataktaki pikesini alıp örtünmekte bir seçenekti, tabii dün gece pikenin üstüne fışkırtmasaydı.

bunun ne zaman, hangi turlarında olduğundan emin değildi aslında. bacaklarının titrediği ve tırnaklarının mingi'nin koluna kenetlendiği anılar bir bir aklına dolarken gözlerini kırpıştırdı ve elini komidine attı.

komidinden destek alarak yavaş yavaş doğrulurken ses çıkarmamak adına dişlerini geçirdiği dudakları arasından kaçan minik iniltileri tutamadı. mingi'nin kucağından inip yere sağsalim basabildiğinde titreyen bacakları onu yeniden dün geceye döndürmüştü.

yanakları daha da kızarırken omzunu duvara yasladı ve minik adımlarla pencereye ulaşana kadar omzundan destek almayı bırakmadı. camı bir eliyle kapatırken diğer eli kalçasındaki ağrının yayıldığı belini bulurken yeniden yatağa dönmek için başını çevirdiğinde gülümseyerek kendisine bakan oğlan ile karşılaşmak kalbinin deli gibi hızlanmasına sebep olurken dudaklarına mingi'ninki kadar parlak, sevgi dolu bir gülümseme yayılmıştı.

mingi, zorlandığını fark ettiği oğlanı belinden kavrayıp kucağına çekerken eliyle kalçasını desteklemiş, sertçe üzerine düşmesini engellemek istemişti. anında boynuna gömülmesi yunho'nun kıkırdamasına sebep olmuştu. boynunu öpüp burnunu sürten oğlanın saçlarına daldırdı ellerini. “banyo yapmamız gerek. ”

“hmhmm”

dudaklarını bir an olsun ayırmadığından boğuk çıkan sese kıkırdarken boğazının yine kendini hissettirmesi ile dudağını büzdü. anlaşılan boğazının ağrısı kalçasının ağrısından daha çok yoracaktı onları.

boynuna bırakılan uzun öpücüğün ardından mingi onu bırakmadan ayağa kalktı. yunho'nun ailesi çoktan işe gitmiş olmalıydı, her gün 7'de santralde olmaları şarttı.

kolunu kucağındaki oğlanın beline sıkıca dolasada aynı boyda oldukları için taşırken zorlandığı açıktı. yine de ikiside ses çıkarmadı, yunho dudaklarını gülmemek için birbirine bastırmakla yetindi ve suratına kahkaha atmamak için başını mingi'nin omzuna yasladı.

asperaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin