Selammmmm 🍥🍥
|||||
Minho'dan
Gözlerimi yorgunlukla araladığımda sabah olduğunu farketmem zor olmadı. Gözlerimi tekrar kapatıp ayılmak için bir süre sabit şekilde beklerken göğüsümün sol tarafında bir ağırlık hissetmemle tekrar açtım. Jisung üstü çıplak şekilde vücudunun yarısını üzerime atarak uyumuşken üzerimizdeki battaniye alt vücudumuzu gizliyordu. Aklıma aniden doluşan anılarla gülüşümü bastırmak zorunda kaldım. Ne geceydi amına koyayım!
Onu uyandırmamak için olduğum pozisyondan kıpırdamazken hemen başucumuzdaki komodinde Jisung'un titreyen telefonunu farkettim. Sabah sabah hangi ruh hastası arar ki? Ekranda yazan Lama'lı Mantım yazısını görünce kim olduğunu anlamak için beynimi zorlasam da bilemiyordum. Önemli olabilir düşüncesiyle telefonu açıp kulağıma götürdüm.
Karşıdan gelen hafif kalın ama invelltiğini belli eden erkek sesini işittim. "Günaydın balımm~"
Ne bu cilve amına koyayım??!! "Kimsin?"
Karşı taraf bir süre bekleyince cevap alamadığım için sövmek amaçlı ağzımı açsam da kafasının karıştığını belli eden ses tonu ile "Jisung nerde? Sen kimsin?" diye sordu.
Hafif alaycı tonda bir gülümseme kaçtı dudaklarımdan. "Sevgilisiyim. Ya sen?" Bir yandan da sesimi alçak tutmaya çalışıyordum çünkü üstümde yatan bir adet Jisung vardı ve ben onun şu an uyanmasındansa dinlenmesini istiyordum. Belini kırmama ramak kalmıştı nasılsa, ihtiyacı var.
"Ah şu Minho denen eleman... Hyunjin ben. Noldu dün yeteri kadar kudurmadın mı sinirden?"
Bir dakika... Bu lavuk bana laf mı atıyor bir de? "O kadar kudurdum ki arkadaşını hastanelik edene kadar becerdim, sen de elini sikmeye devam et." diyerek yüzüne kapattım. Amın feryadına bak bir de bana nispet yaparak laf atmaya çalışıyor.
"Ne seviyeli tartıştınız siz öyle..." Mırıltısını duyduğum Jisung hâlâ kafasını kaldırmadan olduğu yerde dururken kolunu hâlâ elimde duran telefonuna uzattı. Benden hızlı olduğu için kapması da zor olmamıştı. Bu çocuk beni hep hazırlıksız yakalamak zorunda mı?
Ona cevap vermediğim kısacık sürede bir kaç şeye bastıktan sonra kulağına götürdüğü telefondan az önceki çocuğun sesini duymam sinir katsayımı arttırdı.
"Selam, benim Jisung. Sövme diye bildiriyorum yoksa salak değilsin zaten." Ardından Hyunjin her ne söylediyse tatlı kırkırtısını duydum Jisung'un. Herkese böyle sevimli olman adaletli mi cidden??
"Evet evet. Ciddi misin? Ne zaman??" heyecanlanan sesine eş olarak olduğunu yerden doğrulduğunda sesli bir küfür kaçmıştı öpmeye doyamadığım dudaklarından. Canı yanmış olmalıydı ama yardım etmeye hiç niyetim yoktu. Aramasaymış lavuğu.
"Siktir yaa! Mükemmel o zaman kesinlikle buluşuyoruz, hem sana sürprizim de var. Tamam~ görüşürüüzzz~" 32 diş sırıtarak kapattığı telefonu yatağın öylesine bir köşesine fırlattıktan sonra aceleyle ayaklanıp kıyafet odasına ilerledi.
Onu izlerken sinirlerime hakim olamıyordum çünkü benim yanımdayken bir başka erkeğe gülüyor olması... Hayır mağaramdan çıkmayacağım!
İçerde minik sızlanmalarını duysam da onunla ilgilenmek yerine biraz daha yatarak çıkmasını bekledim. Fazla sürmeden vücudunu tamamen saran siyah boğazlı kazağın üstüne beyaz salaş gömlek giyerek önünü açık bırakmış ve altına da siyah bol pantolon giymişti. Benim sevgilim diye demiyorum ama harika giyinir.
"Bu arada sevgilin değilim." Tok ve net sesine karşın gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Düşüncelerimi mi okuyorsun lan? Söyle bakalım aklımda hangi sayıyı tuttum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli Görev || Minsung
FanfictionAjan Han Jisung, gizli görev için adı hiç iyi anılmayan bir üniversiteye ses eğitmeni olarak sızdığında gizli görevini başarıyla tamamlayacağına olan inancını yok eden bir şey vardı... Yanına ortak seçilen gıcık ajan Lee Minho!