Selamselamselaaaammm!!
|||||
Jisung hastaneye yetiştiğinde ilk olarak kıyafetlerini değiştirip temizlik odasından malzemeleri almak için hareketlendi. İçinde dinmek bilmez bir acı vardı ve bu onu göreve daha çok odaklıyordu. İçindeki öfkeyi dışa vurabilecek tek yöntem çevredeki çöp kadar değeri olmayan insanları temizlemekti onun için...
Belkide, dedi içinden kendisine. Belki de bizim hikayemizdeki çöpler de benim duygularımdı, yoksa neden aldatılayım ki?
"Sikeyim yaa..." Kısık mırıltısıyla çıktığı odadan kaybolurken ilk hedefi başhekimin odasıydı elbette. Neyi nasıl yapacağını dahi düşünmeden, bunun bir sıçış anısı olacağını bile hesap etmeden tıklamadan girdiği odada doktor yoktu. Kapıyı ardından rahatça kapatıp elindeki ıslak temizlik bezi ile ahşap dolapları bir bir açmaya başladı. Klasörlerin hepsi hasta kayıt dosyalarıyla doluydu ve bu onun işine bile yaramazdı...
Alt küçük çekmecede gözüne çarpan, diğer mavi zıt olarak kırmızı olan klasör gözüne iliştiğinde sezgilerine hakim olamadan "Bu kadar basit olamaz." diye mırıldandı. Klasörü yerinden dahi oynatmadan dolabın kapağını kapatıp masanın üzerinde kapalı olan laptoba yöneldi. "Bu kadar da basit olamaz..." şifresini tahmin etmeye dahi tenezzül etmeden kapağını açtığı laptobu geri kapattı.
Düşün Jisung mal mısın amına koyayım? Elindeki bezi hâlâ bırakmazken diğer elinş beline stıp gözlerini etrafta gezdirdi. Ben saklayacak bir şeye sahip olsaydım nereye saklardım? Mimho'nun götğne sokardım!
Kendi kendine kıkırdayıp odada dolaşmaya başladı. Parmaklarını rastgele yerlere sürüyor ve herhangi bir şeylere odaklanmaya çalışıyordu. Aniden açılan kapıyla tepki vermezken beklediği sesten farklı olarak Minho'nun sesini duymak ona iyi gelecek son şeydi o an.
"Ah s-selam." Minho, gördüğü ifadesiz yüze karşı heyecan ve beklentiyle selam verdiğinde aslında kendisi bile neyi beklediğini bilmiyordu. Şu an bildiği tek şey de şu sikik yerden çıkıp tüm cesaretiyle ona her şeyi bir bir anlatmaktı, kendinden utansa bile.
"Çık dışarı, odaklanamıyorum."
Minho, yüzüne bike bakılmadan söylenen bu emirle başını eğip tek kelime edemeden çıktı beklentiyle girdiği odadan. Nereye gideceğini bilmeden elindeki paspasla öylece dolaşıyordu. Hakediyorum sanırım, en başında kaçmasaydım da böyle olur muyduk ki?
Minho personel odasına gitmeye karar vermişken hemen karşısından kendi olduğu yöne gelen tanıdık başhekimle kafasındaki her sikim sorunu kenara atıp çabucak bir şeyler düşündğ, Jisung için. "Hocam? Merhaba."
Başhekim ona seslenen temizlikçiye sahte bir gülüş atarken sesli bir cevap yerine baş selamıyla geçiştirmeyi tercih ediyordu. Hele hele bizi geçiştiriyor göte bak. Aklından geçen düşünceyi yüzüne yansıtmadan tekrar önüne çıktı doktorun. "Hocam solgun görünüyorsunuz yoksa canınız mı sıkkın?"
Doktor, arkasında birleştirdiği iki elden birini serbest bırakıp alnını ovuştururken sinirli bir mırıltıyla "İşini yap temizlikçi." derken Minho'nun odağı onun arkasında kalan diğer elindeydi. Buruşturduğu ince bir dosyayı tutuyordu. Gördüğü bu sarı çizgili dosyanın önemli olduğunu düşünmüyordu Minho. Önemli olsa ortalık yerde onunla dolaşmaz nasıl olsa değil mi?
Yeterince tuttuğunu hissettiği doktorun önünden çekilirken hızlıca Jisung'a uyarı mesajı atmayı da unutmamıştı. Hemen ardından telefonunun sol üst köşesinden öğle molası saatlerinin geldiğini farketti Minho. Bu fırsatı Jisung'a bir kahve götürmekle değerlendirmek en iyisi olmalıydı, kendini açıklamak istiyordu bir an önce. Açıklayıp küskünlük olmadan doya doya öpmek, sevmek istiyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli Görev || Minsung
Fiksi PenggemarAjan Han Jisung, gizli görev için adı hiç iyi anılmayan bir üniversiteye ses eğitmeni olarak sızdığında gizli görevini başarıyla tamamlayacağına olan inancını yok eden bir şey vardı... Yanına ortak seçilen gıcık ajan Lee Minho!