İnsanların cinlerle veyahut cinlerin insanlarla evlenmesi mümkündür.
Sealibî der ki; İnsanlarla cinler arasında evlenmek ve çoluk çocuk sahibi olmak mümkündür. Çünkü Allah: «Mallarına, cvlâdlanna ortak ol.» (El-İsrâ: 64) buyurmuştur.
Allah'ın Resûlü (S.A.V.) de şöyle buyurmuşlardır: «Kişi hanımı ile cinsî ilişki kurduğunda, besmele çekmezse, şeytan zekerine hulûl eder ve onunla cima eder.»
~İbn-i Abbâs demiştir ki: «Kişi, karısına hayızlı halinde cima ettiği zaman şeytan ondan daha önce davranır da o kadın Muhannes'e hamile kalır. Mu- hannesler Cin çocuklarıdır.» Bu hadîsi, El-Hafız İbn-i Cerir rivayet etmiştir.
Hz. Peygamberin, cinlerle evlenmeyi yasaklaması, fukehanın (Cinlerle insanlar arasında nikâhlanmak caiz değildir) demeleri, Tabiînden bâzı kimselerin bunu hoş karşılamaması, böyle bir şeyin mümkün olduğunu gösterir. Çünkü mümkün olmayan bir şeyin cevazına veya adem-i meşruiyetine hükm edilmez.»
Sual : Cinn'in asıl cevheri ateştir. İnsanlarınki ise anasır-ı erbaadır. (Su, ateş, toprak, hava).
Ateş unsuruna sahib .dişi cinn'in rahminde insan nütfcsi nasıl barınabilir, buna imkân var mıdır?
Bilindiği gibi, insan nütfesi yaştır, ateşin şiddetli hararetine dayanamaz, eriyip gider. Bu mümkün olsaydı tabiî ki, insanlarla cinlerin birbirleri ile evlenmeleri de mümkün olurdu. İşte bu sual, bu kitabı yazmama sebeb olan başlıca âmil oldu. Buna birkaç yönden cevab vereceğiz:
- Onlar her ne kadar ateş unsurundan halk edilmişlerse de, yemek, içmek, evlenip çoğalmak suretiyle tıpkı ana unsurları toprak olan Âdemoğullanmn ana unsurlarını kayb ettikleri gibi, onlar da ana unsurlarını kayb etmişlerdir.
ateşden halk edilen, asıl Cinlerin babasıdır. însafîîarin babası olan Âdem'in topraktan halk edildiği gibi.. Babadan başka diğer cinler, ateşten yaratılmış» değildirler. Âdem'den başka, diğer insanların topraktan yaratılmadıkları gibi..
Hz. Peygamber (S.A.V.) haber vermiştir: Namazda iken kendilerine arız olan şeytanın boğazını sıktığında şeytanın dilinin soğukluğunu his etmişlerdir.
Diğer bir rivayette kayıt şöyledir: «Az kaldı boğuyordum, hattâ salyasının soğukluğunu bile..»
Dilinin veya salyasının soğukluğu, anun asıl ana unsurundan (ateş olmaktan) çıktığını gösterir. Çünkü o, kendi ana unsurunda kalmış olsaydı, dilindeki, veya salyasındaki soğukluk nereden peydâ olacaktı?
«Şeytan, Âdemoğlunun kanının dolaştığı yerde dolaşır..» buyurulmuştur. Eğer o, kendi aslî hâlinde kalmış olsaydı, Âdemoğlu yanıp tutuşurdu. Mâlik b. Enes (R.A.)'a sordular: Cinlerden bir adam var. Bizden kız istiyor. Helâl (yoldan) evlenmek arzu ettiğini ileri sürüyor, ne dersiniz? Mâlik : Dince bunda bir sakınca yoktur. Lâkin ben şahsen bunu hoş karşılamam. Çünkü kadın Cinden hamile kaldığı zaman, bu çocuk kimdendir? diye sorduklarında: «Cin»den, diye cevap verecektir. Ve bu yüzden müslümanlar arasında fesad alıp yürüyecektir. İmam Mâlik'den nakl ettiğimiz bu görüşü, Ebû Osman Saîd b. El - Abbâs Errazî, «Kitabul - İlham vel - Vesvese Fi Babi Nikâlı'il - Cinni» adlı kitabında nakl etmiş ve şöyle demiştir: Yemen'den bir cemaat, Mâlik b. Enes'e mektup yazıp sordular: Burada bir cinnî var. Bizden kız istiyor. *