29

445 23 0
                                    

Pencerenin önüne oturuyorum..Kül rengi akşam-

lardan biri başlıyor yine...İnsanlar, akşamın geldiği-

ni fark ederek tüneğine tüneyen tavuklar gibi evle-

rine çekiliyor, ve cadde birazdan ıssızlaşıyor...

Çocukluğumun geçtiği kasaba yıllarına dönüyorum

doğduğum evi hayal meyal hatırlıyorum, bahçenin

içinde kocaman bir ceviz ağacı vardı, amcanın karı-

sı dikmişti galiba...Tek katlı, taştan yapılma, evin

rüzgar vurdukça garip sesler çıkaran pencere ka-

pakları, ve gök gürültülü gecelerde, bir kadın çığlı

ğına benzeyen sesler içimde ürperti yaratırdı.

Ebem, bu seslerin bahçeden geldiğini söylerdi.

Halamın kızı, Bedriye, bizim bahçede bir mezar ol-

duğu, ama bu mezarda kimin yattığını kimsenin bil

mediğini söylerdi..Eskiden evin içinde tuvalet ol-

madığı için-, tüm kasaba evlerinde tuvaletler dışar

dadır, çişimi yapmak için korka korka yüz numara-


ya girerdim. Arkamdan sanki bir tutacakmış gibi

bir hisse kapılır, kaçarak eve girerdim...

Geceleri , gerçekten de bahçeden tuhaf sesler

geliyordu. Ebem, çişimi yaparken, sakın ceviz ağa-

cının dibine işeme, gece sıcak su dökme diye beni

uyarırdı...Ebeme sorardım, " torunum Cinler adamı

çarpar derdi...

O günden sonra Cin korkusu içime iyice yer-

leşmişti. Hacı amcamın köyüne gittiğimde, köy

çocukları küllükte gece yarılarına kadar korkusuz-

ca oynarken, ben evden dışarı çıkmazdım..Amcam-

ın kızları, mısır koçanları içinde ,anne ve babaları-

nın yatmasını da fırsat bilerek geç vakte kadar oy-

narlardı..En çok ta söbe oyunu oynarlardı. Biri ebe

olur, gözlerini kapar, diğerleri saklanır, gidip onları

bulmaya çalışırken, kurnaz olan gelir ebenin dur-

duğu yeri söbelerdi..

Cinden sonra, en çok korktuğum yılanlardı

Yazın Aleyçikte "bağ evi" yatılırdı...Amcanın kızları

yere yatak serer yatardık..Ama uyuyamazdım,

hışır hışır sesler duyardım. Bildiğim tüm duaları

okurdum, amcamın küçük kızı Nurgül, "yat sabaha

daha çok var !" diye beni teskin etmeye çalışrdı

Dışardan hışır hışır diye sesler geliyor derdim

"Sana öyle gelmiş, korkacak bir şey yok !"derdi

"Ya yatarken boğazımıza yılan akarsa derdim

Yılan, gece olmaz, hem çok sıcakta çıkar yılanlar

Sabah, güneşi tepeden doğarken, karpuz tarlasına

giderek, karpuzlardan olgun bir tanesini tefeğinden

koparan amcamın büyük kızı, Rahime, aleyçiğe

getirir, küçük bir naylon tabağa keserek, yanına da

çırpma "soğan domates biber maydonoz" yaparak

bize öğle ziyafeti çekerdi..


Küllüğe sakın işeme derdi Rahime abla..

"İşersem ne olur ?"derdim.

" Dişisine rastlarsan sana aşık olur ! Sonra bir

daha, hiçbir kızla evlenemezsin !" derdi..

Gece yatıyordum...Bir ses, davul zurna sesi

şamata, hayal mi görüyorum aceba dedim...Hayal

değildi, sesler bağın içinden geliyordu. Korkudan

sesimi çıkaramıyordum, sanki üzerime bir adam

oturmuş, boğazımı sıkıyordu, bağırmak istiyordum

ama ne mümkün...Amcamın kızları aşağı kavaklığa

gitmişti..Bostanları vardı orada. Birden bir hışıltı

duydum, koskocaman bir kafa, çatal dili olan en az

üç metre boyunda bir yılan ,yatağımın yanında

durmuyor mu ? Soğuk soğuk terler döküyorum

Amcamın ortanca kızı, " haydi kalk Ertan abi !"dedi.

"Öğlen oldu, gözümü bir açtım yatakktayım...

Ama gördüğüm rüyanın etkisinde o kadar kalmışım

ki, yatağımın yanında yılan arıyorum. Nilgün, şaşkın

şaşkın yüzüme bakıyor. "Ne arıyorsun Ertan abi !"

dedi. " Yılan...yatağımın yanında gördüm...Nereye

gitti ? "dedim. Güldü, yatağımın yamında renkli bir

ip duruyordu.

Korku ÖyküleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin