Salak.
Salak.
Salak.
Neyi amaçladığını ya da neyi neden yaptığını anlamakta güçlük çekiyor, daha da ötesinde, ne yapması gerektiğini de hala daha kestiremiyordu.
Luffy'nin burnu kendi burnuna değecek gibiydi. Ve bu çocuk - ya da adam - ya da çocuk adam - kişisel alana saygı gibi kavramlardan bi haberdi. Sağ dirseği kırılmış ya da çatlamış olmalıydı, kafasının arkası ve sırtında da mermer zemine düştüğü için ağrı vardı. Yine de, ne yüz ifadesiyle ne de sözleriyle herhangi bir acı belirtisi göstermek istemiyordu. Her şeyden önce, tam o anda ne hissettiğini ve bununla nasıl baş edeceğini de bilmiyordu. Sokaktan geçen alakasız biri tam o anda ne hissettiğini sorsa en fazla "kötü hissediyorum" cevabını alabilirdi.
Ki, kötü hissetmek, bir duygu değildir. Bir cevap da değildir.
Utanç? Belki. Kafasının içinde Luffy'nin ağzından çıkan son kelime tekrar tekrar yankılanıp durdu.
Salak.
Salak.
Salak.
Luffy'nin elleri kendi bileklerini sıkıca sarıyor ve yere bastırıyordu. Eldiven takıp da bunu hissedemediği için kızdı kendine.
Fakat daha da fazla göz göze bakmaya devam edemedi. Başını yana çevirdi.
"KALK ÜSTÜMDEN."
Buyurgan, yüksek ama oldukça soğuk bir tonda çıktı sesi.
"Ehehe, çok pardon!" Luffy itiraz etmeden ayağa kalktı, fakat kalkar kalkmaz Law'u da yine sağ kolundan kavrayıp ayağa kaldırmaya çalışınca Law'un boğazının derinlerinden, yoğun ve hırıltılı bir inleme çıkıverdi.
"KOLUMU MU ÇIKARACAKSIN APTAL?"
"O nasıl oldu ki yahu?" Luffy hiçbir şeyi ciddiye almıyormuş gibi görünüyordu.
Law koridordaki kaldırımlardan birinin üzerine çöktü, bekleme sandalyelerine tırmanacak kadar enerjisi yoktu. Sol eliyle sağ dirseğini kaplayacak mavi bir odacık yarattı.
Luffy, Nami ve Sanji ise başında toplanmış gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Vaka / lawlu
FanfictionKarasakal'ın baskınından sonra Law ve Bepo ıssız bir adada mahsur kalırlar. İkilinin hayatta kalmasını sağlayan şey, bir yerden sonra en büyük kabuslarına dönüşür. Mucize eseri bir şekilde kurtulmalarına rağmen ise, Law gün geçtikçe kendi ruh sağlığ...