15

102 13 24
                                        

Hala daha kendine inanamıyordu. Ruhu dehşet içinde titriyordu, ancak yine de hala daha kendine inanamıyordu.

Gözünün önünde karışan kalabalıktan homurtular yükseliyordu. Arkasına dönüp de Zoro'yla ya da Luffy'yle göz göze gelmek istemese de, Zoro'nun "sana mı düşüyor bunu söylemek?" diye söylendiğini duyabiliyordu.

Luffy'nin ise ne tepki verdiğiyle yüzleşmek istemiyordu. Gözleri kalabalığın içinde Bepo'yu aradı. Endişe içinde kendisine ulaşmak için devlerin bacakları arasından geçmeye çalıştığını fark ettiği anda ise, bir miktar rahatladı.

Kalabalığın homurtusu tırmandı iyice. Agatha ise öfkeden deliye dönmüş gibiydi. Yine de, bu öfkeyi Law yerine Saul'dan çıkartmak için hedef değiştirdi.

"Evinde kimi misafir ediyorsun sen Saul?!"

"Böyle bir şeyi söyleyebilecek kadar çirkinleşmeni hiç beklemezdim. Sen hoşlanmıyorsun diye evimden misafir kovacak değilim."

Saul uğradığı hayal kırıklığının boyutunu saklamaya çalışırken gürültüler iyice yükseliyordu. En nihayetinde Hajrudin eline aldığı bir borazanı var gücüyle üfleyerek yoğun, tok ve yüksek bir ses çıkarttı ve gürültüleri bitirdi.

"Kesin lan hepiniz! Bu adamı buraya biz kendimiz getirdik. İstemiyorsanız, sabah yelken açarken yanımızda götürürüz."

Kalabalık yeniden sakinleşirken büyükçe bir mavi odanın içine girdiklerini fark ettiler. Law ve Bepo birden ortadan kaybolmuşlardı.

"Nereye gitti bunlar şimdi yahu?" Rodo kendi kendine söyleniyordu.

"Nereye gittiğini biliyorum sanırım." Luffy neden olduğunu anlayamasa da, bunu bildiğini hissediyordu. Yine de, bununla ilgili bir açıklama yapmadan devam etti. "Torao'yu buraya getirmenizi en başta biz istedik. Karışmak zorunda değilsiniz."

İçten içe, bazı şeylerin daha farklı olduğunu, ya da daha farklı hissettirdiğini biliyordu. Adını koyamasa da biliyordu.

Torao'nun nereye gittiğini de, nedense biliyordu.

Arabadan aşağıya atlayıp koşmaya başladı.





*





Gece iyice çökerken Law, iki eli cebinde, yanında Bepo'yla birlikte limandaki iskele boyunca yürüyordu. Gece meltemi soğuk soğuk esiyor ve dudakları ve burnunu buz gibi kesiyordu.

Çok kısa bir süre içinde arka arkaya yaşanan onca şeyi hala daha sindiremediğini ve hiçbirine ayak uyduramadığını hissediyordu. Hala daha neye üzüleceğini bilemiyor, Luffy'ye çıkışmasının yersiz olduğunu biliyor olmasına rağmen, bundan zerre gram pişmanlık duymuyordu.

İçeride bir yerde, gerçekten sevilmeyi hak etmediğini bilse de, sevdiği adamın körlemesine kendini ölüme atmasına en azından engel olmak yanlış olmamalıydı.

"Kaptan." Bepo konuştu usulca. " Nereye gidiyoruz?"

"Naglfar'a. Saul'de unuttuğumuz bir şey yoksa tabi."

"Yok. Aldım ben her şeyi. Da niye bu kadar uzağa gidiyoruz ki?" Bepo'nun kafası karışmış gibiydi.

"Dün sabah gemiyi atık tesisinin orada demirledik ya. Hatırlasana."

Bepo birden bunu unuttuğunu fark etti.

Usul usul yürümeye devam ettiler. Hava gittikçe daha da sert esiyordu.

Kayıp Vaka / lawluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin