11. TANIDIK RÜYA
→→LADİN'DEN...
Çocukken Hazel bebeklerle oynamayı çok severdi. Barbie bebekler pahalı olduğu için annem bir tane ona bir tane de bana almıştı ki kavga etmeyelim diye. Ama yine de kavga ederdik. Çünkü Hazel ikisinin de onun olmasını isterdi ve bende ikisinin de benim olmasını isterdim.
Sonra dedemlerin yanına taşınınca Hazel bir sürü bebek istemişti onlardan. Ertesi gün dedem bir sürü barbie alıp gelmişti gerçekten eve.
O günü hiç unutamıyorum çünkü ikimizde sevinçten havalara uçmuştuk resmen. Aklımızı kaçıracaktık bebeklere baktıkça. Erkek barbie bile vardı. Hazel onlar için bir düğün yapacağını söylemişti. Onu kıskandığım için ben bebeklerime daha büyük bir düğün yapacağım demiştim.
Sonra büyüdükçe onlardan sıkılmış bir kenara bırakmıştım. Kolilere doldurmuştum hatta. Artık kitaplar daha fazla ilgimi çekiyordu çünkü. Hatta dedemin okuduğu gazeteler. Belki de bu yüzden okul için bir dergi çıkartmak konusunda o kadar ısrarcı olmuştum. Ta çocukluktan geliyordu bu.
Ama Hazel hiç bıkmamıştı onlardan. Hatta benim kolilere doldurduğum bebekleri de kendi odasına getirmiş onlara özel bir köşe yapmıştı. Hâlâ da dururdu yerli yerinde o bebekler.
Bazen canı sıkkın olduğunda onlarla konuşurdu.
Çocukken 'kimseye söyleme ama babamı çok özledim, dedem çok iyi birisi, ikizimin bebeklerinden birini çaldım, sınavda Ongun'dan kopya çektim...' Derdi bebeklerin kulaklarına ve kapı arkalarından duyardım onu.
Büyüdüğünde 'Kimseye söyleme ama bugün annem beni çok üzdü, onu özlüyorum, Pelin'le tartıştık, Ongun artık benle değil ikizimle daha çok zaman geçiriyor...' derdi bebeklerine ve ben yine onu duyardım kapı arkalarından.
Şimdi bende o bebeklerin hepsini halının ortasına oturtmuş "Kimseye söylemeyin ama Hazel'i çok özledim." Diyordum.
"Kimseye söylemeyin özelliklede Hazel'e onun tişörtünü giyindim bugün." Asla sevmez kıyafetlerini paylaşmayı. Şu an görse büyük olay çıkartırdı tişörtünü giyindiğim için. Ama o benden istediği şeyi alırdı. Abartma Ladin alt tarafı bir kumaş parçası derdi ben ona kızmaya çalıştığımda da.
"Ladin?" dedi içeri giren annem. Elindeki yemek tepsisiyle bana ve yerdeki bebeklere tuhaf tuhaf bakıyordu. "Ne yapıyorsun?"
"Hiç." Demekle yetindim.
Son bir haftadır. Bu odadan bir kez bile çıkmamıştım. Ne okula gidiyordum ne de Ongun'la buluşuyordum. Ne yemek yemek için aşağı onların yanına iniyordum ne de duş almak için odadan çıkıyordum. Çaresizce o anın yeniden gerçekleşmesini bekliyordum.
Onu bir yıl sonra ilk kez o gün görmüştüm rüyamda. Ve her nedense yeniden gerçekleşeceğine inandığım için odadan dışarı çıkmıyordum.
Onu en azından rüyalarımda görmek istiyordum. Tek istediğimin bir dahaki seferin bu kadar canımı yakmamasıydı.
"Yemek getirdim sana." Tepsiyi önüme koyup o da yanıma oturmuştu. Bir haftadır hiç olmadığı kadar fazla ilgileniyordu benimle. Yeniden annem olmaya karar vermiş gibi.
Bu öyle bir şey miydi? İstediği zaman anne olmaya ara verilebiliyor muydu? Koliye kaldırdığım Barbie bebeklerim gibi koliye mi kaldırıyordu canı sıkıldığında anneler çocuklarını. Sonra yeniden hazır olduklarında o tozlu kolilerden çıkarıyorlar mıydı çocuklarını?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİZ ÖLÜLER
General FictionBazı geceler diğer gecelerden ayrıdır. Ölüm vardır, sessizlik vardır, yalnızlık vardır... Farkında değilsindir. Aynı döngü içine yaşadığını sanıyorsundur ta ki biri çıkıp her şeyin tepe taklak olduğunu söyleyene kadar → İkizlerin her şeyi hissettiğ...