8.İLGİ ALANLARI
→→HAZEL'DEN...
O gelene kadar bir dilim ıslak kek yemiş ve bir bardak limonata içmiştim. Ve gerçekten uçarak gelmiş olacak kadar hızlı gelmişti. Daha merhaba bile demeden "Nasılsın? İyi misin?" diye sorup beni ayağı kaldırmış sonra hasar tespiti yapar gibi beni baştan aşağı süzmüştü.
"Sakin olur musun?" dedim oturmasını işaret ederek. "Gayet iyiyim ben."
"Ne işin var o zaman burada?" diye sordu sert bir sesle. Ve bu gayet açık bir şekilde demek oluyordu ki burayı asla sevmemişti. Bu kısmı kimse sevmezdi zaten. Burada yaşayanlar bile. Biraz tehlikeli bir yerdi. Sokaklardan sürekli polis arabaları geçerdi mesela. Olası bir kavgayı durdurmak ya da önlemek için. Tabii bunun ne kadar faydalı olduğu tartışılırdı.
"Canım oturmak istedi." Dedim bunda tuhaf olan ne dermiş gibi.
Birkaç saniye boyunca etrafı süzüp "Burada mı?" diye sordu emin olmak istermiş gibi. Bazen annem gibi korumacı ve şüpheci olabiliyordu işte.
"Evet." Dedim ve onun içinde bir şeyler sipariş ettim. Genelde onun için bir şeyler alamama müsaade etmezdi. Ailesinin durumu kötü olmamakla birlikte çok da iyi değildi. Bu yüzden birlikteyken ne zaman hesabı ödemeye çalışsam buna müsaade etmezdi.
"Sen buranın önünden bile geçmezsin Hazel!" dedi uyarırcasına. "O yüzden anlat hemen ne karıştırdığını!" haklıydı. Normalde o olmazsa buranın önünden geçmezdim bile. Ben şahşahayı seven biriydim. Rahatıma da oldukça düşkündüm. Ama sırf onu görebilmek için bu kafede barınabilirdim gece gündüz.
"Sıkıldım sadece." Deyiverdim. Ki bu yalan değildi.
"Neyden?"
"Hayatımızdan." O düzlükten. Her gün aynı şeyleri yaşamaktan. Belki o olmazsa başka bir değişiklik isterdim. Ama onun yüzü hayatım için yeterince iyi bir değişimdi.
"Bu yüzden de buraya mı geldin?" şaşkına dönmüş gibi çıkmıştı sesi. "Hem de yanında kimse yokken!"
"Bu yüzden seni çağırdım ya." Dedim garsonun getirdiği keki onun önüne iteklerken. Bir keresinde Ladin'in yaptığı ıslak keki ona götürmüştüm o günden beri en sevdiği şey ıslak kekler olabilirdi. Önceden anlamazdım bu abartı tepkilerini ve duygularını. Ama henüz yeni yeni tanıdığım birisi için bu kafeye oturmaya geldiğimde onu daha iyi anlamaya başlamıştım. İstediğimden daha fazlası kadar anlamaya başlamıştım hem de.
"Hazel!" sesindeki o uyarı hala hissediliyordu.
"Yemin ederim ki bir şey karıştırmıyorum." Dedim. "Sıkıldım. Gerçekten sıkıldım. Her gün aynı şeyleri yapmaktan sıkıldım. Evde olmaktan sıkıldım, her gün aynı şeyleri tartışmaktan, anlatmaya çalışmaktan, aynı yüzlerden... O yaşadığımız hayattan sıkıldım." Bu yalan değildi. Bu kesinlikle yalan değildi. Bunu biliyordu çünkü ara ara ona bu düşüncelerimden bahsettiğim oluyordu.
"Tamam." Dediğinde hâlâ etrafı süzüyordu. "Ama buraya yalnız gelmek yok." O gelmeden önce bana baktıklarını iddia ettiğim her göz önüne dönmüştü bir bir. Ongun çok iri bir cüsseye sahipti. Bunun genetiğinden kaynaklandığı çok açıktı. Çünkü babası eski basketçiydi. En az babası kadar uzundu o da. Ona benziyordu Ongun'da bunu her ne kadar istemese de. Üzerindeki kolej ceketiyle tam bir Amerikan dizisinden fırlamış gibi görünüyordu. Gerçi görünüşünün pek farkında olduğu söylenemezdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/328273196-288-k685127.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİZ ÖLÜLER
Ficción GeneralBazı geceler diğer gecelerden ayrıdır. Ölüm vardır, sessizlik vardır, yalnızlık vardır... Farkında değilsindir. Aynı döngü içine yaşadığını sanıyorsundur ta ki biri çıkıp her şeyin tepe taklak olduğunu söyleyene kadar → İkizlerin her şeyi hissettiğ...