Bölüm 19- Bazı aşklar yarım kalır...

14 2 0
                                    

EDA MARTEN

Bembeyaz çok güzeldi.Yazgı'yı uzun bir zamandır bu kadar mutlu,bu kadar heyecanlı görmemiştim.İlk duyduğumda delirmiştim sinirden böyle bir anlaşmayı nasıl kabul eder diye ama şu an bakıyordum da konu anlaşmadan çıkalı çok olmuştu.

Eniştem odaya girdiğinde biz de Nazlı'yla beraber ayrılıp aşağıya indik.Otel salonu gerçekten çok güzel dekore edilmişti.Yapay güller yerine Yıldırım her yeri Yazgı'nın en sevdiği bembeyaz şakayıklarla bezetmişti.

Kapının önünde halamın yanında yerimi aldığımda bana kısaca bakıp gelen konukları karşılamaya devam etdi.Karşımda duran Bozbeylilere dikkat etdiğimdeyse gözlerim yine beni beğeniyle süzen kısık kara haralere çakıldı.Siyah göz yok diyorlardı da kimsenin bu adamın gözlerinden haberi yoktu.Kapkara dipsiz bir kuyu gibiydi.Bu adam bütün dengemi bozuyordu benim!

Çağatay Bozbeyli,onunla ilk karşılaştığım o yol ortasında asla bir gün böyle karşı karşıya kalacağımızı düşünmezdim.Onu gördüğüm o çatışma anında bir gece duygusal bir boşluğa düşüp onu öpeceğimi asla düşünmezdim.Gerçi teorik olarak o beni öpmüştü ama.Neyse!

Gözlerimi üstünden hemen çekmeliydim!

Çok yakışıklı olmuştu.Jilet gibi simsiyah takımının altında kar beyazı gömleğinin üç düğmesi açıktı.Boynundaki zincirir gibi iki tane kolyesi,kaşındaki piercingi,kulağındaki tek küpesi,üçe vurulu saçları gören her kadının ıslak rüyalarının baş rolüydü bu adam.Bir de göğsünün görünen kısmında bir dövme vardı ama ne olduğunu tam çıkaramıyordum.

"İyi misin sen?"sordu Aleda Zeynep'in arkasından bana bakarak.Ona bakıp sinirle "düğünleri sevmiyorum,geriliyorum ben"dediğim gibi gülen bir misafire selam verdim.

"Haa biliyoruz,Zeynep'in düğününe de gelmemiştim"Aleda göz kenarıyla bana bakıp devam etdi.Aniden içimdeki çirkef kadın ortaya atlayıp "bana diğene bak,siz geldiniz de bir ben kaldım sanki değil mi?!"Aleda bana dik dik bakarken Zeynep ciyaklayıp "hakikaten he,siz neden benim düğünüme gelmediniz be?!"dedi kaşlarını çatıp.

"Aa yok! Sana özel bir şey değil o.Ben düğün sevmiyorum.Buna da gelmeyecektim de,"Yazgı'nın bana çektireceği o işkenceleri düşünüp yüzümü buruşturarak "götüm yemedi,"dediğimde ikisi de kıkırdadı,ben de onlarla güldüm.Bana elini uzatan genç adamla irkilerek önüme döndüm.

"Eda Marten,sizi görmek ne kadar hoş"dedi pişmiş kelle gibi sırıtarak.Elini tutup sıktım ama bu adam kimdi be!

"Ah,teşekkürler.Ama çıkaramadım ben sizi kusura bakmayın?"

"Ah canım,Tunç bey Hakimdağ holdingin CEO'su"halamın adamı tanıtıp kaş göz yapmasına bir anlam veremeden adama gülümsedim.Sarışın mavi gözlü klasik bir tipdi.Daha fazla uzatmayıp içeri geçip kendi masasına gitti.Karşımda kızgın boğa gibi burnundan duman çıkaran adam beni daha da geriyordu.Neye kızdı ki şimdi bu?

"Hala ne yapmaya çalışıyorsun tam olarak?"tam yanımdan Zeynep'in "annem seni evermeğe çalışıyor,kuzen.Hani Yazgı gitti ya,sıra sende artık"dediği gibi alev çıkan gözlerimi Zeynep'e sonra kenarda gülen Cenk ve Aleda çiftine ardından direkt halama çevirdim.

"Gülümse,tatlım.Ayrıca ben senin iyiliğini düşünüyorum,evde kalacaksın bu gidişle.Baktım senin bulacağın yok,ben kendi damadımı kendim buldum"af buyur ne yaptım dedin? Gözlerim artık boyut değiştirecek raddeye gelmişti.Ayrıca bana yakıştırdığı kişilik az önce önümden geçen sünepe miydi?

Zorluklardan Yıldızlara Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin