Mezarlıkta göz gezdirdim...
Barış Yakaza.
Filiz Yakaza.
Çiçeklerden birini babaannemin toprağına birini de dedemin toprağına bıraktım. Derin bir nefes alıp yanındaki iki mezara baktım.
Eftal Yakaza...
Aktan Yakaza...
Mezar taşının yanına çöküp ağlamaya başladım...
İlk defa gözlerimden yaşlar süzülüyordu. İlk defa ağlıyordum. Annemin güçlü kuvvetli efendi oğluydum, şimdi annem için göz yaşları döküyordum.
"Annem... Oğlun geldi annem... Dedem beni aslanlar gibi büyüttü annecim... Seni küçükken çok üzdüm anne, özür dilerim... Çok pişmanım... Anne... Babamın geçmişini her zaman kötülüyordun, sakın öyle olma diyordun... Anne özür dilerim ama ben öyle oldum... Uyuşturucu, alkol, mafya... Özür dilerim anne... Bırakamıyorum..." Deyip göz yaşımı sildim. "İlk defa buraya geldim ben buraya ne zaman adım atsam korkuyordum, ama ben babam gibi şirketler kurdum, ve şimdi o şirketler için burdayım, artık korkmuyorum burdan anne... Sizin intikamınızı da aldım... Oğlun hep yanında olacak annem... Seni çok özledim..." Deyip mezar taşını öptüm ve babamın mezarına geçtim.
"Babam, ben sen oldum baba... Özür dilerim... Ama söz babam, söz, bırakacağım..." Annemin mezarına aldığım laleleri bıraktım, babam ona hep lale alırdı...
Babamın mezarına da aldığım buketi bıraktım.
"Yarın yine geleceğim, her gün, hep geleceğim, söz..." Deyip göz yaşlarımı sildim. Kendime geldiğimde mezarlıktan çıkıp motoruma bindim, arkadaki kaskıma elimi attım, elime gelmeyince yol zaten boş diye vazgeçtim.
Motoru sürerken ilk defa giydiğim tilört havalanıyordu, bunca yıl hep takım elbise giymiştim, pantolon gömlek... Annem tişört giyince çok yakışıklı olduğumu söylerdi.
20. Yaş günümdü...
Telefonum çalmaya başlayınca çıkarıp açtım. "Efendim dede."
"nerdesin lan sen?"
"Mezarlıktaydım dede, eve geçiyorum."
"Tamam, hızlı ol, ben sana motor kullanma demedim mi?"
"Canım istedi dede, az kaldı zaten."
"Kaskını tak, hadi."
"Tamam dede kapat."
"Görüşürüz."
"Görüşürüz." Deyip kapattım. Telefonu cebime koyarken koyamayınca biraz bekledim, düz yola geçince iki elimi de bırakıp geriye yaslandım ve telefonu cebime yerleştirdim.
Cebimi düzeltip rahatladım ve direksiyonu tutup önüme dönmemle karşıdan gözüme vuran uzunları fark ettim, gözlerim büyüdü, birden çarpması ve motorun altımdan kayıp gitmesi, kendimi yuvarlanırken bulduğumda kafamı korumak için kollarımla kafamı kapadım. Arabanın içindeki ışıklar açıldı, ardından iki kişi gördüm, birden gözlerim karardı. Tekrar açtığımda arabanın içindekilere baktım. Arka boştu. Önde de 2 kişi vardı, birisi 30-40 yaşlarında bir adam, birisi de kız, kızın gözleri endişeli bakıyordu...
Göz göze geldiğimizde yanındaki adama döndü.
Sonra tekrar bana döndüğünde gözlerim tekrar karardı, ve bir daha açılmadı...
En son arabanın son gazla yanımdan ayrılmasının sesini duydum, sonrası felaket...
Elimden kayan 2 yıl...
Babamın kaderini yaşıyordum, babamın bana anlattığına göre babaannemle dedem de böyle tanışmış...
Bu hikayenin başlangıcı var mıydı? Varsa neresiydi...
Annem ve babamın ölümü.
Bir gece babama yıllarca pusu kuran bir düşman, evimize girip ikisini de uykusunda öldürmüştü... Ve o gün, annemle babam dedemle babaannemin yatağında yatmışlardı, yani ormandaki evdeydik...
Bu belkide bir başlangıç değildi, ya da bir son değildi...
Aşk insanı hep soldan vururdu, tam soldan, kalbin derininden...
Hain aşk...
Solcu aşk...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Solcu Aşk +18
Fantasy"Madem çok ısrar ettiniz, o zaman artık bey diyebilirim." deyip gülümsedim, bandı yapıştırdıktan sonra yutkundu. "Boşver beyi." deyip dudaklarıma yapışmasıyla neye uğradığımı şaşırdım. Karşılık veremedim çünkü o dakika sanki her şeyi unutmuş gibiydi...