Chanmin

24 6 3
                                    

MİNHO
"Neden senin için kendimi feda edeyim?" Silahı hızla San'a çevirmiş ve ateş ederek tamamlamıştım cümlemi. "İkimizi de kurtarabilecekken..."

San acı ile dizine sarılmış ve yere uzanmış halde düşürdüğü silahına uzanmaya çalışırken bir el de avucuna ateş etmiştim, ona yaklaşarak tabancayı ayağımla uzaklaştırdım.

Bir daha kimseyi öldürmeyecektim ve bu sözümün de arkasında olmalıydım, Chan'ı arayarak San'ın burada olduğunu söyledim ve konum attım.

Aramayı kapatmamın ardından hızla sincabımın yanına koştum, başı eğik ve gözlerinin kapalı olmasının yanı sıra titriyordu sanki...

"Jisung..."

Bağlı ellerini çözmemin ardından onu kendime çekerek ayağa kaldırmıştım ancak halen daha bana bakmıyordu, kollarımı ona sardım. "Jisung korkma, ben buradayım."

"Bırak..." Sesi oldukça yumuşaktı ancak söylediğinin aksine beni itmeye dahi çalışmıyordu.

"Geçti sincabım..." Başını öptüğümde kafasını kaldırarak bana bakmıştı, ıslaktı gözleri ve bu kalbimi acıtıyordu; dudakları titrerken konuştu. "Niye ters köşe yapıyorsun, beni sevmediğini sandım."

"Peki neden seni öldürmemi söyledin, sana kıyabilir miyim ben?"

"Bilmem, kıyar mısın?"

"Sana asla kıymam, bunu daha önce de söylemiştim." Onu kendime çekerek bir daha sarıldım ki rahatlamış gibi yukarı kaldırarak boynuma sardı kollarını.

"Jisung..." dedim sakince ancak o "Efendim?" demeye bile gerek duymadan mırıldanarak cevap verdi ki konuştum. "Ben aslında seninle konuşmak için evine gelmiştim."

Beni bırakarak geri çekildi ve öylece yüzüme baktı. "Ne konuşmak için?"

"Chan, San'ı aldıktan sonra bir yere gidip konuşsak olur mu?"

Anlamamış gibi göz kırpıştırdıktan sonra ciddi bir ifade ile üzerini düzelterek sordu. "Neden burada konuşmuyoruz?"

San'a baktığımda onun bu durumdayken  pek te bizim ne yaptığımızla ilgileneceğini sanmıyordum.

"Peki burada konuşalım..." Ellerini tuttuğumda hafifçe geri çekmeye çalışsa da buna izin vermeden onu da kendime çektim, ona yakınken, tam da gözlerinin içine bakarken konuşmak istiyordum. "Yaptığım her şey için özür dilerim, beni affetmenin zor olduğunu biliyorum ama bana bir şans verir misin?"

Tereddütte gibiydi, göz bebekleri benden kaçıyor gibi gözgöze geldikçe uzaklaşıyordu. Son olarak benim mor gözüme takılı kaldığında kaşları hafifçe çatılmıştı. "O gözüne ne oldu?"

Vereceği cevabı düşünürken konuyu dağıtarak zaman kazanıyor olmalıydı.

"Bana verdikleri uyuşturucu ve diğer maddeler yüzünden geri dönüşsüz bir gen hasarı oldu... Kötü mü?"

"Hayır, şaşırtıcı şekilde böyle de yakışıklısın."

Dediği şeye gülümsememi gizleyememiştim ki onları sesli söylemek istememiş gibi geriye adımlayarak gergince bir şeyler gevelemeye başladı.

Onu belinden tutarak kendime çektim ve gövdelerimizi buluşturduğumda başımı hafifçe yana eğdim, bakışlarım dudaklarına kaymışken usulca kapatmıştı ışıldayan gözlerini. "Seni deli gibi seviyorum Jisung..."

"Sen zaten delisin."

Gözlerini açtığında bu dediğine istemsiz gülmeye başlamıştım, tek elimi yanağına getirdim ve sıktım.

İkinci Bir Şans / CHANMİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin