Seni seviyorum

26 8 9
                                    

FELİX
"Chan...Her şey yolunda mı?" dediğimde başını hızla iki tarafa salladı. "Çok kötü Felix, çok kötü... Seni dinlemem gerekirdi ama ben..."

"Hangi konuda beni dinlemen gerekirdi?"

Neyden bahsettiğini şuanlık idrak edemiyordum, bir anda akşam saati gelmişti ve beni dinlemesi gerektiğini söylemişti.

"Seungmin... Onun gerçekten de psikolojik destek alması gerekiyor ve yardımın lazım, lütfen- bir dakika ne yapıyorsun?"

Çekmeceden çıkardığım mavi dosyayı kendi etrafında sararak silindir haline getirdiğimde şaşkın gözlerle elime bakıyordu.

"Dön bakim acımayacak!"

Elimdeki dosyayla üzerine yürüdüğümde ellerini yukarı doğru kaldırmış ve teslim olur gibi bir poz vermişti. "Hey hey! Özür dilerim ama önce Seungmin'e yardım et sonra ne istersen yap..."

"İyi peki yardım edeyim... Ve..."

"Ah!" Dosyayı omuzuna vurmamla kısa bir çığlık atmıştı. "Bir daha psikoloji bilgimi sorgulama!"

...
Masamın başına dönmem ile beraber yataklı servisin oda numaralarını ve kimlerin kaldığını incelemeye başladım, Seungmin'in buradayken kaldığı yer halen daha boştu ki bu iyiydi çünkü benim odama da oldukça yakındı.

Bir süre burada kalması ve ilaç ihtiyacı olup olmadığını teyit edecektim ki bunun yanında ona uyuşturucu verildiğini anlatmıştı. Bağımlılık yapmaması için ayrı bir destek alması da gerekebilirdi ve bu nedenle düzenli kan örneği almalıydım, yaklaşık birkaç güne onun için yeni bir başlangıcın adımlarını atacaktık.

"Chan..." Odaya Seungmin'in oturumunu ayarlamamın hemen ardından ona seslenmiştim ki hemen yanıtladı. "Efendim..."

"Seungmin yarından itibaren bir kaç gün burada kalmalı, çok geçmeden bağımlılık durumunu ve  ilaç ihtiyacından emin olacağım sonrasında ise duruma göre arkadaşımla konuşacağım ama..."

"Ama?" Korkak bir ifade ile karşımdaki koltuğa, Hyunjin'in yanına oturarak bana yalvarır gözlerle baktı. "Ama Seungmin'in gözlem altında kalması için yaklaşık bir ay ayrı kalmanız gerekebilir, başka şehire gidecek ve yanında teknolojik alet bulunmayacak yani ona ulaşamazsın..."

Önce inkar edecek gibi dudaklarını aralasa bile bir şey demeden geri kapatmış ve etrafına bakınmaya başlamıştı, ellerini tırnaklamaya başlamışken umudunu kesmiş kadar sakin bir sesle yanıtladı. "Peki... Yeterki o iyi olsun..."

Bilgisayarda bulunduğum sekmeden çıkmamın ardından arkadaşıma kısaca olanları anlatan bir mail atmıştım ki tekrar döndüm üzgün duran bedene. "İçini rahatlatır mı bilmiyorum ama bu süreçte her daim Seungmin'in durumu hakkında gelişmeleri takip edeceğim..."

"İyiki varsın..." dedi sadece ancak bu kibarlık olsun diye ettiği bir teşekkürden ibaretti, ondan ayrılmayı hiç istemiyordu... Aynı bizim gibi...

Bazen içinde bulunduğumuz koşullar öyle bir hale gelirki bir şeylerden fedalarlık etmemiz gerekir... Zamanımızdan, mutluluğumuzdan veya keyfimizden ama en zoru da sevdiklerimizden.

O an kabullenmek istemeyiz ve sıkı sıkıya sarılırız onlara ancak bu sadece o kişiye zarar verebilir ki biz bunu farkettiğimizde ise her şey için çok geçtir...

Siz bir bahçivan olun sevdikleriniz ise bir gül...
Sadece size yetecek suyun bulunduğu bir yere gideceğinizi düşünün bu durumda o gülü mutlu olabileceği ve yapraklarıyla etrafı şenlendirebileceği alana mı dikersiniz yoksa onu kendiniz ile beraber solmaya mı mahkum edersiniz?

Hiç bir yaprağı kalmayacak kadar kuruyacağı zamanda yinede yanınızda olduğu için sevinebilir misiniz?

...
CHAN
Felix ile konuşmamdan sonra eve gelmiştim, bugün onunla hiç görüşememiştim. İşe gitmiştim ve işten sonra ise derhal kliniğe...

Evin kapısını açmam ile beraber hemen karşımda belirmişti birden, "Hoşgeldin!" diye bağırdı neşeli sesiyle.

"Hoşbuldum..." diyerek gülümsemiştim ki içeri girmemle arkama geçerek cekeyimi çıkarmama yardım etmişti, ona ne oldu ki birden...

Hırkamı astıktan sonra hızla elimi tutarak beni mutfağa sürüklemişti ve üstünü bir çok çeşit yemekle donattığı masanın yanına oturttu.

Yanıma geçerek oturmuş ve benden önce davranarak tabağıma yemeklerden doldurmaya başlamıştı ki bu sırada saçları çekti dikkatimi...

Öncekinin aksine kahkül şeklinde önüne doğru düz indirmek yerine her iki tarafa açmış ve sol kaşının üzerine biraz daha fazlasını getirmişti. Düzeltmek için parmağımı yaklaştırmam ile beraber ani bir hareketle bileğimi tuttu.

"Chan?"
"Sakin ol, sadece saçını düzeltecektim. Belli bir bölgeye yoğunlaşmış-" Hemen elimi geri bırakırken sordu. "Bilerek öyle yaptım, kötü mü olmuş?"

"Hayır, senin olduğun bir şey nasıl kötü olabilir?" dedim ancak gülümsemekle yetindi, hiç bir cevap vermedi...

Yemekten hemen sonra beni tavukmuşum gibi mutfaktan kışkışlamış ve bulaşıkları halledeceğini söylemişti, ben ise odama geçince duşun ardından üzerimi değiştirerek yatağa sırt üstü uzandım.

Gözlerim kapalıyken çok geçmeden kapının açıldığını ve adım seslerinin yaklaştığını duydum ama uyanık olduğumu belli etmeden aynı şekilde durmaya devam ettim.

Üzerime uzanarak başını göğsüme koyduğunu hissetmem ile beraber numarayı bırakarak ona sardım kollarımı. "Seni seviyorum Seungmin..."

"Ne? Ne dedin sen?"

Hızla kaldırmıştı başını ki o zaman farkedebildim saçları ile kapatmaya çalıştığı kaşının üzerindeki yarayı.

"Seungmin..." Elimi yaraya yaklaştırdığımda gizlediği izin belli olduğunu anlayarak telaşla doğrulmuş ve yatağın kenarına suçlu bir çocuk edasıyla oturmuştu. "Chan... Ş-şey ben..."

"Sen ne yaptın kendine..."

Bende doğrularak karşısına geçmiş ve saçlarını arkaya tarayarak o yaraya daha dikkatli bakmıştım, kaşı üzerindeki deriyi adeta yırtarak soymuştu ve kan toplamış bir iz oluşmuştu.

İkinci Bir Şans / CHANMİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin