Geçecek Mi

28 6 61
                                    

HYUNJİN
"Hyunjin..."

Karanlığın ortasındaydım sanki, zifiri bir karanlık... Birisi adımı söylüyordu usulca, biliyordum bu sesi; meleğimden başkasına ait değildi.

"Felix..." Gözlerimi açtığımda karşılaşmıştım bana telaşlı telaşlı bakan iki ışıltılı küreyle, üzerime eğilmiş meleğimin saçları yüzüme dökülüyordu.

"Öldüm de cennete mi geldim, güzel meleğim..." diyerek gülümsediğimde odada yalnızca ikimiz olduğunu sanıyordum.

"Biz sizi yalnız bırakalım isterseniz." dedi Jeongin kendilerinin de burada olduğunu belirtmek ister gibi. "Aa... Siz de mi buradaydınız?"

"Hyunjin..." Chan'ın önemli bir şey söyleyeceğini anlayarak Felix yanımdaki koltuğa oturmuş ve elimi iki eli arasına almıştı. Baskıyı hissediyordum ancak teninin sıcaklığını algılayamıyordum...

"Hyunjin, biliyorum şuan pek iyi değilsindir ama neler yaşadığını anlatabilir misin?" Soruyu soran Changbin'di, Chan'ın yerine devam etmişti.

"Ben... Bir yabancı numara bana mesaj attı, Seungmin olduğunu ve kötü hissettiğini söyledi. Onunla konuşmak için attığı konuma gittim ama sonra..." O anlar kesik kesik aklıma geliyordu ve ne yaşadığımı tam hatırlayamıyordum. "Ben bayılmışım... İğne, galiba iğne gibi bir şeyle yaptılar bunu... Enseme saplandığını hissetmiştim."

"Seni etkisiz hale getirmek için sinirlerin büyük bir bölümünü geçici olarak inhibe etmek istemiş olabilirler ve sende bedeninin kolayca adapte olamadığı bu ani değişimle bayılmış olabilirsin."

"Olabilir Jeongin..." Başımla dediklerini onaylamış ve sonrasında neler yaşadığımı tekrar düşünmeye çalışmıştım. "Uyandığımda karanlık bir yerdeydim, etrafı aydınlatan tek şey masa üzerinde duran mumun ışığıydı ve bir adam vardı. Bıçak aldı ve ellerim...Ellerimi..."

Gözlerimden yanaklarıma yaşlar süzülürken parmaklarıma bakmaya bile cesaretim yoktu, gözlerimi yummuştum.

"Hyunjin..." Meleğim kollarını bana sararak başımı kendi göğsüne yaslamıştı, başı başımın yukarısında olmasının yanında yüzümü görmemesine rağmen ezberlemişcesine gözümden akan damlaları sildi.

Parmak aralarımdan başlayarak bileklerime kadar kesikler açmıştı, ellerim kullanılmayacak durumdaydı. Beş parçaya ayrılmıştı, avucum bir tane olması gerekirken beş tane olacak hale gelmişti ve o anla ilgili sadece acı çekerek bağırdığımı hatırlıyorum ancak o adam...

Kan kaybından ölmemem için kanımı yavaşlatmayı seçmişti, verdiği madde ile kalbimin bile yavaşladığını hissediyordum...

"Ellerinin geldiği hali gördük, kan kaybından ölmemen mucize..."

"O adam bir şey enjekte etti, kan kaybından ölmemem için olduğunu söyledi." dediğimde meleğim söze girdi. "Pıhtı..." dedi. "Seni bulduğumuzda normalde oluşacaktan daha büyük bir şekilde kabuk bağlanmıştı ve ufak ufak boşluklardan pıhtı atıyordu bedenin, aktif fibrin ve trombosit takviye etmiş olabilir..."

(Fibrinojen kan pıhtılaşmasını sağlayan kan proteini, trombositler ise kanayan yeri kapatmaya yarayan kanın şekilli elemanları...)

"Sonra..." dedim o anları hatırlamak istemediğim için. " 'Sen benim habercim olucaksın, onlara sözümü ileticeksin bu yüzden ölemezsin.' dedi."

"Ne sözü?" Gözlerimi sesin sahibi Chan'a çevirdiğimde söyleyip söylememek arasında kaldığımı anlar gibi konunun Seungmin olduğunu farketmiş olacakki dehşetle açılmıştı gözleri. "Ne söyledi?"

İkinci Bir Şans / CHANMİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin