#Tecavüz#

28 7 1
                                    

Yaş 7
SEUNGMİN
"Oğlum ben çıkıyorum, geç gelebilirim."

"Bende arkadaşlarımla oynamaya gideceğim." Tek kolumun altında na sıkıştırdığım üzerinde babamın yaptığı bıçak izlerini onarmak için diktiğim izler bulunan topu sıkıştırarak karşısına geçmiştim.

Gülerek yüzüme eğildi ve ev işine ek olarak fabrikada çalışmasından oluşmuş nasırlı elleri ile okşadı başımı. "Pekala... Ama zamanında eve gelmeyi unutma olur mu?"

"Hımhım..." Başımla onaylayarak dün sadece arkadaşıma sarıldığımda babama yakalandığım için yediğim dayaktan kalma morlukların acısını umursamamaya çalışarak hızla evden çıktım.

...
Arkadaşlarımla evden uzakta bir parkta buluşarak yorgunluktan yere düşene kadar top oynamıştık ve ben bu sırada saatler geçtiğini farkedememiştim.

Yanımdaki çocuklardan birinin kolunda saati görmem ile beraber hemen yanına yaklaşarak nefes nefese bir şekilde sordum. "Saat kaç?"

"Saat... Öğleden sonra beş..."

"Öğleden önce olacak hali yoktu ya... Hahaha..." Bir grup kendi arasında gülmeye başlamışken ben arkadaşıma veda ederek hızla kalktım ve eve koştum, babam gelmiş bile olabilirdi ama umarım gelmemişti...

Sokaklar arasında o kadar hızlıydım ki dışarıdan görenler birinden kaçtığımı düşünebilirdi ancak bu önemli değildi...

Tam binaya yaklaşırken neşe ile yetiştiğimi kendi kendime söyleyecekken balkondan bana bakanı gördüm, babam...

Yüzümdeki gülümseme solarken kapının önüne geldim ve hiç geçmeden kapı açıldı, ben yiyeceğim tokadı düşünürken önce başımı ardından ise yüzümü okşadı.

"Odana geç..."

Başımı uysalca kaldırdığımda bir elinde içkisi vardı ancak diğer eli hala yanağımı okşuyordu ve bağırmamıştı ama... Bu çok tuhaf...

Normalde bana bağırıp çağırması hatta dövmesi gerekirdi ama neden bu kadar sakin davrandı?

Başımla onaylayarak odama geçtiğimde o da şişesinden bir yudum daha alarak peşimden geliyordu, adım seslerini duyuyor ancak arkama bakmıyordum...

Yatağımın bir kenarına oturarak azar işitmeyi bekler şekilde ellerimi birbirine kenetleyerek parmaklarımla oynadım...

"Soyun..."

"Hm?" Başımı kaldırıp baktığımda kemerini çözüyordu, kemerle döveceği için sırtımı göstermemi istiyor olmalıydı...

Tişörtümün uçlarını tuttuğumda kemerini bir kenara atarak pantolonuna yönelmişti... Dövmeyecek mi? Ne yapacak?

Ona bakarken korkudan kaskatı kesilmiş haldeydim, evde yalnızdım ve neler olacağını bile bilmiyordum...

"Hmmm..." İğrenç kokan nefesini yüzüme verir şekilde yaklaşarak eşofman altımı tutmuş ve boydan boya yırtarak bacağımı sertçe kavramıştı. "Benim soymamı mı istiyorsun?"

Beni yatakla arasına alacak şekilde eğildiğinde hızla yana kayarak çıktım ve kapıya gitmek için hamle yaptım ancak kolumu tersine doğru bükmesi ile acılı bir çığlık atmıştım.

Kolumu sırtıma yaslayarak beni dizlerim üzerinde yere eğdiğinde o an aklında neler olduğunu halen daha bilmiyordum ancak kötü bir şeyler olduğunu farketmiş ve kaçmak istiyordum...

Boşta kalan elimi balkon tarafında doğru kendimi çekmek için halıya tutunarak kullandım ama o beni daha kuvvetli tutuyordu, geriye sadece bağırma şansım kalıyordu...

"Yardın edin! Ya-Aaaah!" İçimde hissettiğim doluluğun yanı sıra deliğimdeki sızı ve yanma hissi ile kasılarak nefesim kesilmişti ancak gözlerim dolarken tekrar nefes alabileceğim sırada acıyla çığlık atmıştım...

İçimde hareket etmeye başladığında kaskatı kalmıştım ve kımıldayamıyordum sadece yardım ister şekilde çığlıklar atıyordum, acıyordu... Çok acıyordu ve bu da yetmezmiş gibi tiksiniyordum, bu histen çok tiksiniyordum...

"Ya-yardım edin! İmdat!" Gözlerimden yaşlar süzülürken keşke diyordum... Keşke dövseydi ama bunu yapmasaydı...

İleri sarsıldığımda beni kendine çekerek mesafeyi kapatıyor ve her hareketinde daha da hızlanıyordu, arada kendini kaybediyormuş gibi mırıldandığını duyuyordum ama beni kurtaracak hiçkimse yoktu...

"Annee! Annee..." Bağırmamın ardından sessim çatallaşmış ve ağlamaya başlamıştım ama o durmuyordu.

İğrenç... Bu iğrenç...

Beni kendine bastırdığında içimde su çarpmışcasına bir soğukluk hissetmiştim ancak onun ne olduğunu bile bilmiyordum, utançla başımı aşağı eğmişken saçlarımı tutarak geriye çekmiş ve kulağıma fısıldamıştı. "Benimsin Seungmin..."

Onun muyum?

"Benimsin, unutma!" 

Başımı serbest bıraktığında ağlamamı tutmaya çalışır şekilde korku ile başımla onaylamıştım ki beni geri bırakarak sertliğini içinden çekti ancak bende dayanamayarak yüzümün üstüne yere düşmüştüm...

Arkamda sızı vardı, ayakta duramayacak gibiydim ama o umursamadan odadan çıkmıştı...

"Anne... Abla..." Her ikisinin de adını sayıklamama rağmen beni bu halde görmelerini dahi istemiyordum, kırıldığını düşündüğüm dirseğimi de zorlayarak iki kolumla kendimi yukarı kaldırdım ancak belim de ağrıyordu.

Oturduğum yerde doğrulduğumda deliğimden akan bir şeyi hissediyordum, ürkek bir şekilde parmağımla ne olduğu anlamak için örnek aldığımda yüzüme yaklaştırdım...

Kan vardı, bir de beyaz bir şey...

"Seungmin, bak sana ne ald- Seungmin!" Tam bu sırada ablam eve şimdi gelmiş olacakki hırkasını bile çıkarmadan odama gelmiş ve üstümdeki yırtık parçaları görünce telaşla karşıma geçmişti. "Ne oldu sana?"

"Abla..." Anlatmak yerine kollarımı hızla ona sarmıştım, bugünün bir kabus olmasını ve hiç yaşanmamış sayılmasını diliyordum ama olmuştu...

Lanet olsun ki olmuştu!

İkinci Bir Şans / CHANMİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin