Gençlik bu bölüm 62 sayfa falan oldu. Lütfen beğenirseniz oy ve yorum verin. Bi de koyduğum şarkıyı dinleyerek okuyun bi de fotodaki kişi Savaş .. . Sizi seviyorum . Yazarınız!
Kulüp , gerçekten gençler için çok favori bi mekandı. Ve renk renk insanlar vardı. Yeşil elbise, kırmızı etek , dar pantolon, suit ceket... Hepsinden giyinen insanlar vardı. Bense beyaz ve üzerinde yuvarlak desenleri olan parlak bir elbise, onun üstüne şık ve oldukça spor bi görüntüsü olan bir deri ceket. Onu kombine eden küçük kırmızı bi çanta , limon sarısı bir sandalet, küçük ışıltılı ve gümüş rengindeki küpelerimle oldukça şeker bi görünümdeydim. Saçlarım doğuştan kıvırcık olduğu için serbest bırakılması uygun görüldü ve makyajım ise çok koyu bi göz makyajı ve dudaklarımı ön plana çıkaran mor rengindeki rujumla oldukça botanik bi görünüme kavuşmuştum.
Mevsim , adıma uyum sağlayan bi havaya bürünmüştü. Eylül akşamıydı.
Özgür, her zamanki gibi hem çok serseri, hem çok cool. Tıpkı Eylül Akşamı gibi. Karışık. Belirsiz. Aniden çıkan bi alabora gibi, fırtına gibi. Ruh haline bakılırsa tam karşılığı bu ! Hani bi bakışıyla " küçük dağları ben yarattım " diyo. Onun isminin anlamı ne diye sorsalar hiç düşünmez kasırga derdim. O kadar net!
Ozan ise bugün bana sürekli bi şey diyecek gibi olup sonra vazgeçiyordu. Ve gözlerinde ilk defa bi duyguyu yakaladım. "Suçluluk duygusu!" Ve bu duygu hiç te hayra alamet değildi . Daha önce onun gözlerinde bi çok şeye şahit oldum. Telaşa, korkuya, teslimiyetliğe, aşka ... Ama hiç suçluluk duygusu çeker gibi bi hali yoktu. Ya da bana öyle geliyordu, bilmiyorum. Ama bugün gözüme görünen hiç kimse alışık olduğum kişiler değildi sanki . İçimde bi korku, bi huzursuzluk, bi duygusallık vardı. Ve benim altıncı hissim çok kuvvetliydi. Ve o his bugün bana burda hiç te iyi şeyler olacağını söylemiyordu.
Kulübü incelemeye devam ettim. Kocaman bir pisti, karaoke için hazırlanmış genişçe barı vardı. Koskocaman ve ışıl ışıl yanan yuvarlak bir top vardı. Sanırım burdaki tek ışık bu toptan yayılan etkileyici ışıltı. Sevdim bunu ! Sanırım burda sevdiğim başka bir şey daha varsa , o da bu kulübün zaten bizim olmasıydı. Yani teknik olarak tam da benim sayılmazdı. Özgür 'ündü. E o da beni burdan atacak değildi ya!
Bu kulüpte insanı kendine çeken bir şeytan tüyü var. Ve insanların tiplerine bakarak ta buranın sadece bir eğlence mekanı olmadığı apaçık ortadaydı. Yalnız başıma asla cesaret edip giremeyeceğim cinstten. Burnuma kötü kokular geliyordu açıkçası . Ama nedensizce burda bulunan herkese karşı bi güven duygusu besliyordum. Ne bileyim, belki sempati, belki yakınlık. Hatta Özgür 'e karşı bile! ...
Aslında biri bana birkaç hafta önce bunları yaşayacağımı, bu kulüpte eğleneceğimi söylese ; yürü git işine be kardeşim , daha o kadar kafayı bulmadık derdim. Ama şuan ben , sanki hiç uyanmak istemeyeceğim bir rüyadayım. Benim olup olmadığı , görüşe tabi tutulmuş bir ailem var. Eda gözümün önünde, yanımda. Az çok arkadaş edindim. Bu kulübe diğer insanlar gibi elimi kolumu sallayarak girebilme imkanı veren bir Özgür var. Sonra sanırım dehşet şekilde hoşlandığım bir Ozan var. Eee daha ne olsun? Niye bu güzellikleri elimin tersiyle iteyim ki! Hem özel okulda okuma imkanım var. Yani geleceğim parlak. Önümde kocaman bir hayat var!
Ve ben bu hayatta 16 senemi heba edilmiş görüyorum. 16 yılın her karesi israf! Oda yaşamak mıydı be! Her gün dayak yiyerek, hücreye kapatılarak, günlerce yemek verilmeyerek yaşadığım bi 16 sene ! Dile kolay.
Hem Özgür de ilk zamanlardaki gibi davranmıyor sanki! Ne demişti o ? " Burdan kaçacak yer arasan iyi olur. Sana burda rahat yok! " Şimdi ise istese kulübün beş metre yakınına sokmayabilirken burda gülüp eğlenmeme izin veriyor. Eda 'ya yardım etmeme izin veriyor. Belkide bu çocuk düşündüğüm kadar da kötü biri değil ha?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRETİN ŞAH DAMARI (ZeyKer!)
Ficção AdolescenteUzun zaman oldu, yazmayalı. Çünki yazıcak iyi bir şey yok! Aslında herşey nasılda altüst oldu bi anda, engel olamadım. Mutluyken karanlığında hemen yanıbaşında olduğunu göremiyor insan , farkedemiyor. Uyanmaya çalıştığım bi rüyadayım şimdi. Yolumu...