Paramparça Alina Boz : Özgür'ün sevgilisi Ezgi
Evin önüne geldiğimizde beynimin içindeki düşünceler bir türlü susmak bilmiyordu. Şoför gelip kapımı açmasa belki de geldiğimizi bile fark etmeyecektim. İndiğimde önümde bir yalı bulmayı beklemiyordum. Ağzımın açık kalması da bundan herhalde .
Bu yalı tam anlamıyla ''mükemmelin'' sözlük anlamı ...
Beni evlat edinen -yeni ailem de diyebiliriz heralde -aile bu şaşkınlığıma gülerek karşılık verip''Hadi geçelim ''dedi.
Zile bastığımızda bir kadın açtı kapıyı. Ardından da geri çekilip geçmemiz için yer bıraktı.
''Hoş Geldinizzz''. Duyduğum çok tatlı sesti.
''Hoş bulduk Suziii , Özgür evde mi? ''
''Biri beni mi soruyor acaba, hımmm şöyle güzel bir bayan mı yoksa? '' Gülüşme sesleri. Vıcık vıcık. Bana bakmaktan kaçınıyor sanki.
''Oğlum , nasılsın? Bak lafımı dinleyip te gelmişsin''. Seni Eylülle tanıştırayım.
Hah beyefendi sonunda zahmet edip yüzüme bakabilmişti. Biraz ukala mı ne ? Aman ne kadar ön yargılıydım ben böyle. Hım çocuk, sarıyla siyah arasında gidip gelen bir saça, renkli gözlere -ki tam kesin olarak ne renk olduğu belli olmuyordu.- Ve de kesin en az 1.85 boya sahipti.
Aslında hiç fena değildi. Tişörtünün altından bile belli olan baklavaları , spor salonlarında fazlaca vakit geçirdiğini gösteriyordu. Kafasını çevirip bana baktığında elimi uzattım ve :
''Meraba, ben Eylül. ''Dedim. O ise
''Anne, ben çıkıyorum dedi.'' Tabi anında elimi geri çekmiştim ve tik tik bakışlarımı ona yollamıştım. Öküz, hayvan, kas hayvanı. Egosu kendinden büyük gösteriş budalası. İçimden geçirdiklerim bunlardı.
Annesi uyarıcı bir öksürmeyle Özgür'e işaret versede Özgür
''Suzi ne duruyorsun bir bardak su versene anneme. Görmüyor musun nasıl da öksürüyor. Dedi. O egoya sahip herşeyiyle ben buradayım diyen sesiyle. Boşuna demiyorum kas hayvanı diye.
Babası Cihan Bey:" Hayır, hiç bir yere gidemezsin, önce kardeşinle tanışacaksın küçük bey!'' Cihan bey bunu söylerken sesini uyarıcı bir tona bürümüştü. Özgür ile aynı anda
''Kardeşin? '' dedik. Önce Cihan Bey'e sonrada Özgür ile birbirimize bakarak . Tabi anında bakışlarımızı birbirimizin üzerinden çekip tekrar Cihan Beye yollamıştık. Özgür:
" O yabancı kız benim kardeşim değil !!'' Diye öyle bir bağırdı ki birkaç adım gerilemek zorunda kaldım.
'' Hah sanırım aynı fikirde olduğumuz tek konu '' dedim. Az önceki çıkışından ürktüğümü az da olsa belli etmemeye çalışarak. Uyarıcı tonda bir kahkaha atarak
''Güzel, seninle iyi anlaşıcaz ''dedi. Ve yalıdan çıkmak için birkaç adım attıktan sonra yanımda durup kulağıma edildi ve yalnız benim duyabileceğim bir sesle
'' Kaçmak için delik arasan iyi olur . Çünkü , başın fena halde dertte! '' dedi. Rahat ol paşam demirden korksak trene binmezdik.
''Görücez'' dedim. Sesimi gıcık tutmak için ayrı bir efor sarfederek . Dudakları hafifçe yukarı kıvrıldı ve yalıdan bir hışım çıktı.
Bu zengin piçi kendini ne sanıyordu ya. Asıl başı belada olan oydu. Ben neleri bilirdim de haberi yoktu . Bir serseriye pabuç mu bırakacaktım yani? Dur bakalım yeni başlıyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRETİN ŞAH DAMARI (ZeyKer!)
Dla nastolatkówUzun zaman oldu, yazmayalı. Çünki yazıcak iyi bir şey yok! Aslında herşey nasılda altüst oldu bi anda, engel olamadım. Mutluyken karanlığında hemen yanıbaşında olduğunu göremiyor insan , farkedemiyor. Uyanmaya çalıştığım bi rüyadayım şimdi. Yolumu...