Beni azat et ( BENCE BU BÖLÜMÜ BU MÜZİĞİ AÇMADAN OKUMAYİN! ) Ayrıca multi ÖZGÜR ... Bu bölüm 65 sayfa falan oldu. Iyi okuma ve voteler♥
13. Bölüm
''Gidelim burdan ''dedi Eylül . ''Bu insanların yüzünü bile görmek istemiyorum. " Ve hala cayır cayır yanan gözlerini Özgür'e yöneltti. O kadar yaralı, o kadar güçsüz , o kadar hayal kırıklığına uğramıştı ki Eylül ; nerde olduğunu , kim olduğunu unutup ağzının ortasına bi tane çarpası geldi. Ama buna gerek kalmadan Savaş kolundan tutup okuldan çıkardı ve motora bindirdi.S: ''Yol boyunca gözlerini açma tamam mı? ''
E : ''Nereye gidiyoruz ?''
S : ''Benim evime!''
İtiraz edecek oldu Eylül ; yapamadı. Şuan için tek güven duyduğu kişi Savaştı çünkü . Hem ''Hayır '' dese nereye gidecekti ki ? Önce kulübün içinde rezil edip , daha sonra bununla da yetinmeyip tüm okulun önünde Eylülü mahveden Özgür 'ün evine mi ? Hah ne büyük ironi ! ! !
///////
Özgürden :
Az önce tüm okulun içinde hem rezil etmiş , hem de buzlu ve sabunlu suyla dolaylı yoldan canını yakmıştım. Elime bir şey geçmiş miydi peki ? " Hayır! ''.
Öyle bir baktı yüzüme giderken yaralı yaralı . Ben ömrümde bu kadar yıkılmamıştım. ..
Ben Eylülden ne istiyorum cidden ben bile bilmiyorum. Hatta bunu neden yaptım onu da tam bilmiyorum. Ama gerçekten aptal olduğum doğru . Resmen gerizekalı gibi gidip Eylülü Savaş denen ite , can düşmanıma bıraktım ya helal olsun bana!
Garip olan ise ; ben şuan hiçte ''zafer ''kazanmış gibi değilim. Aksine nerdeyse kendimi suçlar haldeyim. Evet suyu üstüne dökmek benim fikrimdi . Hatta bunun için Ezgiye emir vermiştim ; o da seve seve yapacağını söylemişti. Fakat bu gerizekalı sürtük gidip suyun içine buzla sabun koymuş. Haberim bile yoktu . Bu yüzden önce gidip onun ağzına sı*ıp , yaptığını ödetmem lazımdı.Garip bir şekilde o kızın o bakışının ardından boğazıma bir yumru oluşmuştu ve içim daralıyordu. Kalbim sıkışıyordu. Etraftaki herkese " Dağılın lan !" diye bağırıp kendimi arabaya atmıştım . Ve son sürat gidip en azından kafamı dağıtmalıydım.
Ahh!! yapmamalıydım ama. Ben bugüne kadar kimlere neler yapmıştım da yüreğim hiç böyle acımamıştı. Neydi bu halim böyle ? ?
///////
Eylülden :
Savaşın evinin önüne geldiğimizde motordan inmeme yardım etti ve evin dıştan görünüşünü inceliyordum. O kadar lüks bi ev değildi. Kendi halinde , orta gelirli ; ama bakımlı bi görüntüsü vardı. Evin dış boyası " kase kağıdı " rengindeydi . Ve duvarın kalınlığından yalıtım yaptırdığı belli oluyordu. Ve ana hatlara da doğalgaz çekilmişti.
"Hadi , girelim "dedi ortada dikilmiş evi incelediğimi görünce.
Anahtarla dış kapıyı açtı ve içeri girdik. Ev resmen " vaav" lıktı . Yanan gözlerimin el verdiği ölçüde evi incelediğimde ; salon nar çiçeği rengindeydi. Ve kocaman bir plazma televizyon , ortada büyükçe bir yemek masası , kenarında servis tabakları , bardak , çatal ve yemek kaşığı , bıçak gibi bir çok şey vardı. Daha sonra incelemeye devam ettiğimde bir Playstation vardı. Koltuklar lüks yerlerin aksine oldukça rahat ve tam arkadaş grubuyla film izlemelik genç tarzı koltuklardı. ..
"Vaav , ya bu ev süper "dedim kocaman bir sırıtışla Savaşa bakıp
"Üç saattir ağzın açık bir şekilde izlemenden böyle düşündüğünü anlamıştım zaten " deyip göz kırptı . Ben de yeni farkettiğim ağzımı geri kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRETİN ŞAH DAMARI (ZeyKer!)
JugendliteraturUzun zaman oldu, yazmayalı. Çünki yazıcak iyi bir şey yok! Aslında herşey nasılda altüst oldu bi anda, engel olamadım. Mutluyken karanlığında hemen yanıbaşında olduğunu göremiyor insan , farkedemiyor. Uyanmaya çalıştığım bi rüyadayım şimdi. Yolumu...