" Umudun mucizesi"

2.1K 238 66
                                    

Keyifli okumalar!
Umarım beğenirsiniz :)

****

Her adım bir kapıya açılmasa da, bir kaderin başlangıcı olabilirdi. Bende şimdi her adımımla hayatıma bir yön katacak yere gidiyordum. Merdivenin korkuluklarına tutunarak çıkmaya devam ettim. Benim hiç bir zaman büyük hayallerim, değerli eşyalarım olmadı. Belki de bu dünyada ki en değerli şeye sahiptim. Sevgi. Bunu süslü bi paketin içine koyup hediye edemezsin ya da işleyerek boynuna kolye, kulağına küpe yapamazsın. Ne kadar görünmesen de, ellerinin içinde varlığını dokunamasan da, kalbinin içinde yakarışlarını, gece söylediği şarkısını, kızdığın da sinirlenip koşmasını hissedersin. Kuzey benim için sevgilinden ibaret olmadı hiçbir zaman. Arkadaşım, annem, varlığını göremediğim babam, kuzenim, kardeşim her şey ama her şeyim oldu. Bazen, hayatınıza tesadüf eseri biri girer, size merhaba dediğin de, sanki daha önceden tanıyormuş sun gibi hissedersin. Duygular bir ders başlığı değildir ve konusunu yazamazsın.

Derin bir nefes alıp, Kuzeyin doktorunun kapısını iki kez tıklattım. Lütfen umut versin bana lütfen. İçeriden gelen " Gir" komutuyla, kapının kulpu aşağı indirerek, içeriye girdim. Burnuma gelen ilk koku, ilaçların, şekerle karışmış olan kokusuydu. Acı şeker gibi kokuyordu.

" Hoş geldin Hazal, otur lütfen." Doktor Selim beyin, yumuşak sesiyle ona döndüm. Doktorların sesi, ölümün kandırıcı güzelliği gibiydi. Yumuşak sesiyle aslında seni acı gerçeğe haince hazırlardı. Masasının önünde ki, deri kaplamalı koltuğa oturdum. Koyu renk çantamı kucağım da kağıt gibi toplamıştım. Ayağımı elimden geldiğince sallamamaya çalışıyordum.

" Nasılsın Hazal?" En nefret ettiğim soru buydu. Nasılsın deyince bir insanın gerçekten nasıl olduğunu anlayamazdın. Oturuşu mu biraz dikleştirerek, kuruyan boğazımı nemlendirdim. " İyim, Selim bey teşekkürler." Önünde ki, mavi kaplı dosyaya bir şeyler karaladıktan sonra şeffaf kapağını kapatarak, çekmeceye koydu.

" Sizinle bir şey konuşmak istiyorum Selim bey." Kuzey hakkında sorular sormalıyım. Şermin hanımı, bundan vazgeçirtecek nedenlere ihtiyacım vardı. Dosyayı çekmeceye koyduktan sonra, elinde ki küçük anahtarlıkla kilitleyip, arkasına yaslandı.

" Tabii Hazal sorun neydi." Sorun hayatımın tek sorunuydu zaten. Sağ ayak bileğimi, sol ayak bileğimin üzerine attım. " Şermin hanımla konuştuğunuzu biliyorum Selim bey, bana yardım etmenizi istiyorum." Mavi gözlerinin üzerine büyük bi suçluluk örtüsü örtülmüştü. Dudaklarını mahcubiyetle sarkıttı.

" Hazal, belki de böylesi daha iyi olacak. Kuzeyin uyanması ihtimal bile değil, bu zamandan sonra. Bak biliyorum bu senin için hiç kolay değil ama, ben bir doktorum Hazal, sana gerçekleri söylemeliyim. Kuzey maalesef uyanmayacak."

" Susun lütfen!" Şiddetle ayağa kalktım. Bu olmayacaktı asla isterse bi beş yıl daha yatsın ama uyansın. " Selim bey, tıp dünyası mucizelerle doludur. Kuzeyin uyanma ihtimali yok evet. Çünkü o uyanacak anladınız mı? Uyanacak!" Sabrım stres topu değildi. Sıktıkça eski şeklini alamazdı. İçimde büyük bi yangın vardı. Yıllarca beni yaktı şimdi ise başkalarının üzerine salmaktan asla çekinmezdim.

" Hazal, lütfen sakin ol. Kuzey gün gün eriyor bunu sende görüyorsun. Normalde uykuda bedenin kendisini yenilemesi gerekir. Ufak refleksler gibi belirtiler vermesi lazımdı. Sana bildiklerini anlatmayacağım tekrardan. Kuzeyin uyanma ihtimali yok Hazal bunu kabullenmeli sin."

Bazen insanlardan küçük bi ricada bulunursun. Sadece minicik bi rica. Ama o küçük rica, elinde tuttuğun bomba olur içinde patlardı. Ellerimi dizime koydum. Benim o salak açıklamalara, bilimsel verilere ihtiyacım yoktu. İnsan hayatı matematik değildi, formüllerle kesin sonuçlara ulaşamazsın. İnsan hayatı, umuttu. Beklentiler insanı yararlardı evet ama beklentiler hayallere açılan sonsuz kapı vazifesi görürdü.

UMUDUN ADI AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin