NİKOLAİ MİLORADOV: Milyon Dolarlık Proje

✥ NİKOLAİ MİLORADOV : Milyon Dolarlık Proje | 14

-14-

❝Ilya❞

Karşısında dikilirken dizlerim titriyordu. Ona karşı yanlış bir şey yapmaktan ya da kendimi rezil etmekten korkuyordum. Sanki daha fazla rezil olabilecekmişim gibi.

Zihnimden onunkine bağlanan bir kablo varmış gibi "Korkuyor musun?" diye sordu. Sesi son derece sakindi. Benim aksime.

Gözlerimi nadiren yaptığım gibi onunkilere diktim. "Korkmalı mıyım?"

Dudakları kıvrılır gibi olsa da düz kaldı. Bakışları daha gizemliydi. "Hayır, zevk almalısın." Yavaş adımlarla bana yaklaşırken sakin bir tonda konuşmaya başladı. "Sana sevişmek hakkında birkaç şeyden bahsedeyim." Tam karşımda durduğunda "İnsanlar çoğu zaman seksin erkekler için önemli olduğu yanılgısına düşerler. Bu çok doğru bir düşünce değil." derken sağ eli elbisemin arkasındaki fermuara uzanmıştı. Yavaş ama tek seferde indirmeyi başarmıştı. "Sadece erkekler değil, güdüleri olan her canlı bundan zevk alır. Aralarındaki tek fark, erkekler seksin özünü ve ondan aldığı kaliteyi umursarken kadınlar bunun yanında duyguya daha fazla önem verir, hepsi bu."

Çıplak sırtımda gezinen soğuk eli içimi titretmişti. Ben alev alev yanarken o buz gibiydi. Usulca gözlerimi kaparken bir süre öylece düşündüm. Ta ki Bay Miloradov'un sesini duyana kadar.

"Gözlerini aç."

Çekinerek de olsa uykudan uyanır gibi gözlerimi araladım ve ona baktım. Elimden tuttu. Yumuşak bir tutuştu bu. Önceki gece gibi emir verme huyundan vazgeçememişti ama onun dışında ilk geceyle bu gece arasında en ufak bir benzerlik yoktu. Beni yumuşak eliyle yatağa götürdü. Uzanmam için yönlendirdikten sonra dizlerinin üstünde yükselip kıyafetimin askılarından kurtardı kollarımı.

Bu kaç defa tekrarlanırsa tekrarlansın, onun karşısında iç çamaşırlarımla kalınca yeniden utanıyordum. Yanaklarımın alevini kulaklarıma hatta çeneme kadar hissedebiliyordum. Sanki ben ona değil de o bana çalışıyormuş gibi nazikçe kıyafetimden kurtardı vücudumu ve bacaklarımı.

İç çamaşırlarımla kaldığımda geri adımlarla yataktan inip birkaç saniye beni izledi. Bana doğru yaklaştığını sandım ama yatağın yanına doğru sinsice ilerledi. Komodinle yatak arasında düğmelerle dolu bir mekanizma olduğunu yeni fark ediyordum. Ne kadar iyi gizlenmiş olduğunu düşündüm. O mekanizmada bir düğmeye bastığında küçük, garip bir sesle yukarıda hareketlenme oldu. Tavanla aynı renkte ve dokuda olan duvar yavaşça geri kaykılıp yok olurken yerini pürüzsüz bir aynaya bıraktı. Tepemde bir ayna varken kendimle yüz yüze gelmeyi beklemediğimden olsa gerek, aniden fotoğrafım çekilmiş gibi büyümüş gözlerim ve şaşkın yüzümle karşılaştım.

Bu ayna burada duracak mıydı böyle? Sormak için çok istekliydim ve meraklı. O aynanın orada durmasına karşı ise bir o kadar tedirginlik hissediyordum. Ama çekindiğim için soramadım. Sadece o nasıl uygun görüyorsa öyle olsun diye düşündüm.

"Bir kadın ve erkeğin birleşmesindeki uyum, her şeyin temelinde saklıdır. İlişki, flört, evlilik ve en önemlisi de sekste olan uyumdan bahsediyorum." Bunları söylerken üstünü çıkarmıştı bile. Elleri pantolonunun kemerinde geziniyordu. O üzerindeki her bir parçadan kurtulurken benim kalp atışlarım daha da hızlanıyordu. Ve onun çıplak, kaslı gövdesini izlemekten anlattıklarına konsantre olamıyordum. "Uyumlu olup olmadığınızı da ancak ve ancak kendi bedenini tanıyarak anlayabilirsin. Nelerden hoşlanırsın, en çok nerelerine dokunulmasından zevk alırsın veya hoşlanmazsın. Aslında bana sorarsan, insanın kendine dokunmasındaki asıl sebep burada yatar. Kendine dokunarak sadece kendini tatmin etmiş olmazsın. Sana nasıl ve ne şekilde dokunulduğunda zevk aldığını, nelerden zevk aldığını keşfedersin."