Bölüm 8 "Endişe"

78 10 0
                                    

Danny

Sinir ve korku duyguları birleştiğinde ortaya lanet bir his çıkıyordu. Sinirin verdiği hırçınlıkla her şeyi yakıp yıkmak isterken, korkunun verdiği dehşetle kendimi sakinleştirip mantıklı düşünmeye itiyordum. Yaklaşık 1 saattir yoldaydık ve hızlı gittiğimden 20 dakika sürecek bir yol kalmıştı. Evan'ın uzattığı sigarayı dudaklarımın arasına aldım ve beni sakinleştirecek olan sihirli dumanı içime çektim.

Önümde üç seçenek vardı; Alexis dişlerini o pisliğin bir yerlerine geçirip, onu halt etmiş olabilirdi. Her şey için çok geç olabilirdi. Ya da onu adreslerin dışında bir yere götürmüş olabilirdi. Beni korkutanda, son iki seçenekti. Sevdiğin birini kaybetmeyi çok iyi biliyordum. Paul ve Amy bana ailemi kaybettiğimden beri anne baba olmuşlardı. Alexis onların her şeyiydi ve ona bir zarar gelirse Paul ve Amy'nin o hâllerini düşünmek dahi istemiyordum. Onların yanı sıra içimde bir taraf, anlam veremediğim derece de endişeliydi.

Geldiğimiz yerle, mesajdaki adres uyuşuyordu. Olduklarını tahmin ettiğimiz villa tenha bir yerdeydi ve dikkat çekmemesi için arabayı biraz uzağa park ettik. Hızlı ve sessiz adımlarla eve doğru ilerledik. "Nasıl yapacağız?" "Kapıyı açana kadar çal, açtığında ne yapman gerektiğini biliyorsun. Alexis üst kattaki ışığı yanan odadadır. Arkadan tırmanacağım. Dikkatli ol." "Sende." Ellerimizi birbirine çarptık ve zaman kaybetmeden evin arka tarafına doğru koştum. Dekor amaçlı yapılan kaplamalar tırmanmamı kolaylaştırmıştı. Demire tutundum ve kendimi balkona attım. Koyu renk perdeden dolayı hiç bir şey görünmüyordu. Son çare olarak kolumu yüzüme siper aldım ve uzun cama tekme atıp hızlıca içeri girdiğimde gördüğüm manzara karşısında donup kaldım. Çıplak denilebilecek kadar açıkta olan vücudunun, dokunmadan da buz kesmiş olduğunu hissedebiliyordum. Dağınık yatakta baygın hâlde yatıyordu. Yatağa çıkıp yavaşca kucağıma çektim ve nabzını dinledim. Komodinin üstündeki ilaç kutuları dikkatimi çekti. Lanet herif ona bünyesinin kaldıramayacağı dozda ilaç vermişti. "Alexis, beni duyuyor musun?" Hiç tepki vermediğinde kucağıma aldım ve banyo olduğunu düşündüğüm kapıya doğru ilerledim. Soğuk suyu açtım ve her ne kadar canını acıtacağını bilsemde vücudunu kendine gelene kadar duruladım. 10 dakikanın sonunda bir şeyler mırıldanmaya başladığında suyu kapattım. Yorgun vücudunu siyah havluya sarıp, yatağa yatırdım. Islak saçlarından vücuduna dökülen soğuk su tanecikleri bedeninin irkilmesine neden oluyordu. "Alexis, beni duyuyorsan elimi sıkar mısın. Hadi bebeğim, yapabilirsin." Güçsüz parmakları yorgunca elimi sıktı, tabi buna sıkmak denirse. Daha çok dokunmuştu. Gözleri yavaşça aralandığında vücudunu biraz daha dikleştirdim ve oturur pozisyona getirdim. "Biraz daha iyi misin?" Hâlsizce başını salladı, onu daha fazla yormamak adına başka bir şey sormadım. Kıyafetlerini giydirmek için yerden aldım. Üstünden düşecek gibi duran sütyenini düzelttiğimde irkildi. Aşağıdan Evan'ın attığı tekmelerin ve o pisliğin inlemelerinin sesi geliyordu ama ona kendim vurmadan asla rahat edemezdim. Tişörtünü boynundan geçirdim ve içinde kalan saçlarını yavaşça dışarı attım. Pantolonunu da bacaklarından geçirip, üstümdekini hâlâ titreyen vücuduna giydirdim. Kapının kilidi üç kez çevrildi ve odaya Evan girdi. "Ben halletti... O iyi mi?" Gözleri şaşkınlıktan irileşen Evan'a başımı hayır anlamında sallayarak cevap verdim. Alexis'i rahatsız etmemeye dikkat ederek tekrardan kucağıma aldım ve evden çıkmak üzere merdivenlerden indik. Kapının oraya yığılmış hâlini gördüğümde, onu bundan daha rezalet bir duruma getirmek için kendi kendime söz verdim. Arabanın arka koltuğuna oturduk ve Philadelphia'ya doğru yola çıktık.

Philadelphia'ya geldiğimizde saat sabaha karşı 3:24'tü. Amy işini hâlâ bitirmemişti, Paul'da zamanını Steph'le geçirdiği için şanslıydık. Alexis'in yatağında güvenli bir şekilde uyuduğunu düşünüyorlardı ama tam tersine biraz geç kalınsaydı Jason denilen pisliğin tecavüzüne uğrayacaktı. Evan kapıyı açtığında, olabildiğimce yavaş hareketlerle eve girdim ve merdivenleri çıktım. Bugün yaşadıkları onu fazlasıyla korkutmuştu ve şimdi kucağımda iken en küçük bir hareketimle bile onu sarsmak istemiyordum. Yatağına yatırdığımda duyamayacağım sessizlikte bir şeyler mırıldanmıştı. Ayakkabılarını çıkarıp üstünü örttüm ve odadan çıktım. Merdivenlerden inerken, Paul ve Amy kapıdan geçmişlerdi. "Sizin işiniz yok muydu?" "Hallettik Paul. Alexis evde yalnızken biraz korkmuş, ona bakmaya geldik. Bizde şimdi çıkıyorduk." Gözlerine yorgunluk işlemiş olan Amy, Alexis'e bakmak için odasına doğru merdivenleri çıktı. Kapıya yöneldiğimizde Paul elindeki poşetten 4 şişe Victory'i bize uzattı. "İyiliğinin karşılığı." "Yarın gece Steph'in barında da içebilirdik." "Ah! Seni tanıyorum evlat. Akşam olduğunda değil birisinin isteğini yerine getirmek, çalan telefona dahi bakmazsın. Benim ayrıcalığımın karşılığı. Siz iki genç bu gece torunuma bakmanız karşılığında bu biralarla ödüllendirildiniz." Gülerek uzattığı biraları elinden aldım ve evden ayrıldık. Yorgun vücudum 2 saat araba sürdükten sonra daha fazlasını yapamayacağı için yan koltuğa geçtim. Bir an önce eve gidip Evan'la bu büyüleyici suyu içmek istiyordum. Özellikle bugün, kafamın dağılmasına çok ihtiyacım vardı.

Soğuk suyla duş aldıktan sonra yatağa uzanan Evan'ın yanına yattım ve şişelerden birini açtım. "Korktun mu?" "Saçmalama. O pislikten korkacak kadar ahmak olsaydım, şuan babamın ünvanı elimde olmazdı." "Dostum ondan bahseden kim?! Söz konusu olan Alexis." Düşündüğümde, bu gece gerçekten korkuyu ve endişeyi tam anlamıyla hissetmiştim. Bu duyguları en son yaşadığımda, babam cansız bedeniyle ringde yatıyordu. Bu gece ise, ona bir zarar gelmesinden korkmuştum. Hiç bir şey umrunda olmayan ben, Alexis için endişelenmiştim.

Asla Dövüşü DurdurmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin