Danny
Sert rüzgar bedenime işlerken, olabildiğimce yavaş adımlarla yürüyordum. Bu ben değildim; kafam karışıktı ve ilk defa ne yapacağımı bilmiyordum. Babamın da ölümünden sonra hissiz, net kararları olan, lanet bir adam olmuştum. Tek amacım küçük kıyametim gerçekleşene kadar sayısız ringe çıkıp, kazanmaktı. Ben yalnızca bunun için var olacaktım, onu sevmek için değil. Attığım her yumrukta yeniden hayat bulacaktım, onu öperken değil.
Zile ikinci basmamda kapıyı açtı. "Geciktin." "Yürüyerek geldim. Üstüne kalın bir şeyler al, gidiyoruz." "Nereye?" "Bekliyorum Alexis."
Geldiğimizde soğuk havadan dolayı etrafta kimse yoktu. Büyük ağacın altına uzandığımda yanıma oturdu. "Bu sefer neden buraya geldiğimizi sormayacağım. Burada, bu ağacın altında yatmayı seviyorsun ve benimde yanında olmamı istedin." "Aslında biraz konuşmak istiyorum Alexis." Bir şey söylemeden yüzüme baktı, o anlatacaklarımı beklerken içimden kendime defalarca kez lanet okudum. "Aramızda geçen bu ilişkiye artık bir son vermeliyiz, en azından vermeliyim. Evet benden şuan iğreniyorsun ama ben bir erkeğim ve sen çok güzelsin. Daha 17 yaşındasın ama dehşet verici bir büyün var ve ben etkine kapıldım. Üstelik Paul'un torunusun, bunu görmezden geldiğim için aptal olmalıyım. Kimse bu yaşanmamış olması gereken ilişkiden haberdar olmadan bitirelim. En doğrusu bu. Zaten ben bir boksörüm. Benden ne kadar duygularım olmasını bekleyebilirsin ki?" Kısa, bir o kadar da uzun olan sessizliği bozdu. "Seni boksör yapan yeteneğin değil, duyguların. Babanın ringde ölmesi seni buna itiyor. Karşına çıkan her rakipte, onun intikamını aldığını hissediyorsun. Babanın ölümü bu kadar içine işliyorken, duygusuz olduğunu söyleyemezsin. Yalnızlıktan korkuyorsun ama yanında kimsenin olmasına izin vermiyorsun. Kolyemin eşinin senin boynunda hayat bulmasıyla bu tesadüfün bana güzel şeyler yaşatacağını bekleyerek aptal olan bendim." Donuk gözlerimi bir an olsun onunkilerden ayırmadım. Boynunda ki kolyeyi ne zaman avucuma bıraktı, ne zaman yanımdan ayrıldı. Hiçbirisine tanıklık edemeyecek kadar yaşamamış gibiydim. Avuçlarımın arasından kayacak olan kolyeyi son anda yakaladım ve boynuma taktım. Philadelphia'da bastıran yağmuru aldırmadan uzandım ve kararmak üzere olan havayı izledim.
Alexis
Tenha Philadelphia sokaklarında yürürken aklımda dönüp duran düşüncelerin karmaşasına aldırmak istemiyordum. Ağlarsam rahatlayabilirdim ama bunu ne kadar sürdürebilirdim? Sonunda yine toparlanmak adına bir şeyler yapmalıydım. Hayatımda ki rutinlikten, peşimi bırakmayan insanlardan dolayı bu şehre gelmiştim. Şimdi burada da kendimi iyi hissetmiyorken, nereye gitmeliydim? Onunla yaşamışken, nasıl yaşanmamış gibi davranabilirdim? Yüzünün her bir kesitini ezberlemişken, onu nasıl unutabilirdim? Üstelik her yeni güne başladığımda yeniden görerek, bu asla mümkün olamazdı. Gözlerime daha fazla engel olmadım ve yaşların akmasına izin verdim. Sokak lambasına tutunduğumda yağan yağmurdan dolayı ıslak olan direkten ellerim yavaşça kaydı ve kendimi yere bıraktım. Hıçkırıklarım sayesinde dudaklarımdan çıkan sıcak nefesim, soğuk havanın etkisinden kendini belli ediyordu.
Hâlâ aynı sokakta, aynı yerdeydim. Hıçkırıklarım yerini yavaş yavaş sessizliğe bıraktığında birisinin adımı söylediğini duyar gibi oldum. "Alexis. Saat çok geç oldu, burada ne yapıyorsun?" Şaşkınlıkla Evan'ın yüzünü izkerken bir an Danny'nin geldiğini sanmıştım. Beynimin bana oynadığı bir oyundan ibaretti sadece. "Çok üşümüşsün. Seni eve bırakayım. Kalkabilecek misin, sana yardımcı olabilirim?" Yavaşça ayağa kalktığımda, uzun süre bu rahatsız yerde oturmaktan sendelemiştim. "Sorun ne?" "Ben eve gitsem iyi olur, görüşürüz Evan." Hızlı adımlarla dar sokaktan çıktım.
Danny
Ruhumun yaralanmasındansa, bütün vücudumun kanlar içinde olmasını tercih ederim. Ama şuan tam da ruhumun yaralandığını hissediyorum. Gözlerimde ki ağırlık, boğazımdaki yutkunamama hissi, ellerimin titremesi. Bütün bu olanlar, acının bedenimizde yer edindiğinin belirtileridir. Masada duran bira şişesini duvara fırlattığımda, kırılma sesi bedenimi adeta ısırmıştı. Kapının çarpmasıyla Evan'ın geldiğini farkettim. "Hey! Neler oluyor?" Sorusuna karşılık vermeden diğer şişeyi açıp içmeye başladığımda yanıma geldi. "Danny bu olup bitenler de neyin nesi?" "Bitti ve bu seni hiç ilgilendirmez." "Çok içmişsin, bırak şunu. Kapıdan girdiğim an da odada ki alkol kokusu burnuma doldu!" "Bunu sen mi söylüyorsun?" "Lanet olsun senin derdin ne?" "Çekil önümden Evan. Son kez söylüyorum bu seni ilgilendirmiyor!" Çenemde hissettiğim güç iki adım geriye sendelememe, hissettiğim acı tüm gücümle kaşına yumruk atmama neden oldu. Aynı şekilde kaşıma yumruk atıp karşılık verdiğinde, yere dökülen biradan dolayı düştüm. Bileğine attığım tekmeden dolayı üstüme devrildi. "Ahh!" "Üzgünüm, yumruk atmak istemezdim." "Sorun değil, sen iyi misin?" "İyiyim." Ayağa kalkıp elini uzattığında karşılık verdim. Ayağa kalktığımda birbirimize sarıldık. "Artık anlatacak mısın?" "Alexis'le aramda olanlara son verdim." "Sen. Sen aptalın tekisin! Lanet olsun nasıl bunu yapabilirsin? Bir zamanlar her gece eve getirdiğin kızlardan farklıydı. Üstelik Paul'un torunu. Az önce birlikteydik, bir sokak lambasının altında donmuş vaziyette buldum. Ve bu halinin nedeni sen olduğun için, kendinden utanmalısın." "Evan." Sesim o kadar kısık çıkmıştı ki, yanımdan giderken beni duymadı. Duysaydı da aldırış etmezdi. O duşa girdiğinde bende kanepeye uzandım ve gözlerimdeki ağırlığa daha fazla meydan okumayarak kapattım.
Var olan her şeyin, yaşanmışlıkların ve yaşanacakların. Hepsinin sonu, ayrılıktı. Var ol, yaşa, öl. Hayat tam da bu üç kavramdan ibaret. İlginç olan ise, yaşamı sürdürmenin ölümden zor olduğuydu. Yaşananlar ruhumu zorladığında bedenimde kıyametin kopmasını istiyordum. Çünkü acı duyguların en güçlüsüdür ve bunu kelimenin tam anlamıyla hissetmeye başladığımızda, gerçektende yaşamanın ölümden daha zor olduğunu anlayacaktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asla Dövüşü Durdurma
Teen Fiction"Oslo'da ılık bir eylül sabahına gözlerimi araladım. Geceden kalma yağmur damlaları penceremi süslemişti. İçimdeki aynı huzursuzluğu bu sabahta hissettiğimde, artık bu rutinliği değiştirmeliydim. Bedenimi, hislerime teslim ederek yeni yaşamımın baş...