21. Bölüm

1.2K 148 73
                                    

"Abiciğim lütfen böreğini bitirir misin?"

"İçim almıyor." dedi Hilal kısık sesle. Annesinin ona yaptığı baskı hiçbir şeyi hak etmediğini ve sadece yük olduğunu hissettiriyordu ona. Yiyememekte haklı değil miydi?

"Hilal, bak bana abim." dedi Şamil sakin ses tonuyla. Hilal, kendisine baktığında konuşmaya başladı. "Bak, insanın temel hakları vardır. Yaşamak, senin en temel hakkın. Annenin zırvaladığı birkaç cümle, senin yaşamaya değer olmadığın anlamına gelmez. Bak, bu kafede gördüğün her bir insanın farklı bir yaşantısı var. Şu an herkes farklı nedenlerden ötürü burada ama burada, çünkü onların da yaşama hakkı var. Zira buna annen karar veremez. Aynı şekilde yemek yemek senin temel hakkın ve biz senin ailen olarak bundan yükümlüyüz. Yaşamının devamlılığı için yemen gerekli ve elbette bu ihtiyacını biz karşılayacağız. Bu bir yük değil, sen bir yük değilsin. Eğer biz yükümlü olmazsak devlet senden yükümlü olur. Her türlü birisi senin temel ihtiyaçlarını karşılamak için yükümlü olmak zorunda çünkü daha çocuksun Hilal. Yaşamak senin hakkın ve bunun beraberinde getirilen her şeye sahip olmalısın. Varlığınla bile bir mucizesin ve bunu hiçbir şey değiştiremez. Değersizlik konusunu sonra çözeceğiz ama öncelikle bu durumun farkına varman gerek kızım."

Hilal derince nefesini verip parmaklarını ovuşturdu. Bunları zaten biliyordu ama bilmesi hissettiği gereksizlik duygusunu alaşağı etmiyordu işte. Ama uzatmak istemedi, çatal ve bıçağı eline alıp böreği yavaşça dilimledi. Bir dilimini ağzına attığında boğazına oturan yumru ile böreği ağzına çevirmeye başladı. Eğer daha fazla bir şeyler yemezse bayılacağını ve bunun da tekrar bir hastane serüveni olacağını aklına getirip kendisini yemek için zorladı. Yediği yemekle beraber az biraz yatışan midesi ona kendini daha rahat hissettirmişti. Çayının son yudumu da içtikten sonra derince nefesini verdi ve dikleşti.

"Afiyet olsun abim. Sütlacını yiyebilirsin artık." dedi Halil börek tabağını çekip sütlacını Hilal'in önüne iterken. Hilal, usulca başını sallayıp geriye yaslandı.

...

Şimal, dolu gözlerini silip derin bir nefes aldı ve Hilal'in odasının kapısını tıklattı. İçeriden onaylama sesi gelince yavaşça kapıyı açtı. Hilal, istifini bozmadan önündeki kitaba bakıyordu. Ders çalışıyordu.

"Hilal?.." dedi Şimal kısık bir sesle. Hilal, ifadesizce ablasına döndüğünde Şimal yutkunup kardeşine yaklaştı.

"Niçin gelmiştin?"

"Hiç... Sadece... Seni görmek istedim. Sarılabilir miyiz?"

Hilal, usulca başını sallayarak ablasını onayladığında Şimal aralarındaki mesafeyi kapatıp kardeşine sarıldı. "Özür dilerim. Derdini anlatamayacağın birine dönüştüğüm için özür dilerim." dedi Şimal ağlamamaya çalışarak. Hilal, hiçbir şey söylemeden sarılışına karşılık verdi. Birkaç saniye sonra Hilal'in uzatmak istemeyeceğini bildiği için Hilal'den ayrıldı. "Hadi, akşam yemeği yiyeceğiz." dedi dolu gözlerine tezat gülümseyerek. Hilal, kararsızca masadaki kitaplarına bakış atıp geri ablasına baktı. "Ben gelmeyeceğim, siz yiyin."

"Olmaz öyle Hilal, hadi ablacığım."

"Aç değilim." dedi Hilal, gözü arkaya kayarken. Kapının eşiğine yaslanan abisiyle göz göze geldiğinde derince nefesini verdi. "Şimal, sen yemeğe geç güzelim. Ben kardeşini alıp geleyim, hadi." dedi Şamil abisi. Şimal kardeşine baktı, kardeşi kendisine bakmıyordu. Zorlamayarak odadan çıktı. Abisi yanağından makas aldığında gülümseyip uzaklaştı odadan. Şamil, içeriye girip kapıyı usulca örttü.

"Ders çalışıyordun sanırım." dedi masaya göz atarken. Hilal başını sallayıp gergince eşofmanını sıktı. "Gel abiciğim." dedi Şamil elini Hilal'e uzatarak. Hilal, birkaç saniye abisinin eline bakıp abisinin onu zorla yemeğe götürmeyeceğine kendisini ikna etmeye çalışarak elini tuttu. Şamil kardeşinin elini nazikçe kavrayıp yatağa ilerletti ve oturttu. Bir ayağını kalçasının altına alarak kardeşine doğru oturdu. Elini hâlâ bırakmamıştı. "İstersen ayrı yiyebiliriz abiciğim." dedi hiç zorlamadan. Haftalardır kızın üstünde baskı kuran biriyle sofraya oturmasına inat etmesi mantıklı değildi. Elbette zorlukların üstüne gidilmeliydi ama bunların da doğru zamanı vardı.

Al. Ver.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin