24.Bölüm

77 6 1
                                    

Yazardan..

Adam sinirle saçlarını çekiştirdi. Elini alnına qoydu ve ovuşturdu. Kafası çatlıyordu. Masanın üzerindeki nerdeyse biten hapı aldı ve su ile içti. Bu, bu gün içtiği 4-cü ağrı kesici haptı. Ve maalesef hiç birisi ne ağrısını ne de acısını kesiyordu.

Oturduğu sandelyede yayıldı. Gözlerini kapadı ve birazcık huzur istedi. Fakat huzuru yanında yoktu. 3 gündür yoktu. Aklına gelen düşüncelerle kan beynine sıçradı. Elinin altındaki kalemi öyle bir sıktı ki kalem parçalanıb yere dağıldı. Tabiki hırsı bunla geçmiyordu. Eli kaşınıyordu. 

Bu gün günün yarısını salonda strest atmak için boks dövmeğe harcamışdı. Fakat bir etkisi olduğunu görmemişti. Aksine dahada kötü olmuştu. Anlaşılan daha da kötü olacaktı. Çünki artık ne takati vardı ne de gücü. Bu 3 günde çökmüştü. Dağ gibi adam artık yoktu.

Aynaya baktığında yüzü saralmış, uyuyamakdan gözleri qan çanağına dönmüşdü. Resmen ortalıkta ruh gibi dolaşıyordu. Yemekde yemiyordu. Tek içtiği şey kahveydi.. o da ne kadar zararlısa..

Kafayı yicekti. 3 gündür sevdiği, değer verdiği, saçının teline kıyamadığı, ona hayat veren kadın yoktu.. onu koruyamamıştı.. onu kollayamamıştı. Halbuki abisi iş için Londraya gitdiğinde ne kadar Çağrını sevmesede Umayı ona emanet etmişti.. Tolga ise hayla kardeşinin kaçırıldığını bilmiyordu..

Adam emanet etdiği için değil kendine sığdıramadığı için kahr oluyordu. Her saniye deliye dönüyordu. Ne halde, olduğunu bilmiyordu. Bilmemesi onu dahada kötü ediyordu. Canından çok sevdiği kadını yoktu. Onun kokusunu solamıyordu. Onun gülüşünü göremiyordu...3 gün yoktuğu onu çökertmişti.

Bu 3 günde aklına kötü kötü fikirler geliyor, daha da deliye dönüyordu. Çağrı şimdiye kadar hiç bir zaman Umaya kötü gözle bakmamıştı. Onun yanında olması, ona ilgi göstermesi zaten yetiyordu. Fakat adam sevdiği kadınla özel anılar yaşamak isterdi.. ama kıyamıyordu.. onu incitmekden, onu yanlış anlamasından korkuyordu

Şimdi o sevdiği kadın kırılmasın diye kendinden sakınmışken başkası ona zorla dokunması, elini tutması, düşünceleri bile onu deli ediyordu.. her an kafayı yiye bilirdi ki zaten o yolda büyük adımlarla yürüyordu

Düşünceler onu boğarken oturduğu sandelyeden ayağa kalktı odasının camına yürüdü ve camı açtı. Elini atıp kiyafetinin 2 düymesini çekiştirip açdı. Derin derin nefesler almağa başladı. Bu 3 günde nefes almak bile haram olmuştu ona..

O pencerinin önündeyken odanın kapısı açıldı ve örtüldü. Adam hiç bir tepki vermedi. Çünki onun odasına izinsiz hiç kimse giremezdi.  Bunu bu 3 gün içerisinde her kese bildirmişti. Bu kuralı uymayanlarında cezasını vermişti. Sanki Umayı bulmamağın sinirini diğer askerlerden çıkıyordu. Şimdiyse hiç bir asker izinsiz giremezdi odasına, Alazdan başka.

Alaz odaya girdiği gibi bir kanapeye çöktü. Bu 3 günde o da çok yorulmuştu. Merveyle hep birlikde olması çok daha onu yormuştu. Çünki Merve durmadan ağlıyordu. Ve ağlaması Alazın üzülmesine getiriyordu. En tuafı Alaz ilk kez Merveye üzülüyordu. İlk kez üzülmek duygusunu yaşıyordu.

İlk kez bir kız onun hayatını değiştirmişdi. İyi ya da kötü anlamda hiç farketmemişdi. Çünki ilk kez bu duyguları yaşıyordu. Ona yabancı gelen duyguları yaşıyordu.

Adam derin nefes alır ve pencerini kapatıp Alazın önündeki koltuğa kendini bıraktı. Ortamda sessizlik hüküm sürerken odaya bir anda asker dalar ve nefes nefese komutanlarına bakar.

Askerin odaya pat diye dalmasından sinir olan adam hızla ayağa kalkar zaten kaç gündür siniri geçmeyen adam bunu fırsat bilir  ve askerin yakasına yapışıp bağırır

Komutan mısın?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin