Asil ve Miray bölümüdür isteyen geçebilir
Kalanlar ise oy ve yorum yaparsa öyle sevinirim ki anlatamam
[|━|]
Aram ve Talyanın gidişinin üstünden saatler geçmiş birbirini kovalayan bakışlar başbaşa kalmıştı. Asil, iki arkadaşını tebrik edip Miray'ı da alarak ayrılmıştı salondan. İlk başta bu orman bakışlı kızı istediği yere bırakacak olan Asil biricik Talyası ve o gâvurun yalnız kalmak istediklerini düşündü. Ayrıca Aram'ın bu geceki bakışları hiç hayra alamet değildi de hadi hayırlısı.
Asil freni çekip aracı durdurduğunda yanındaki küçük kadın nereye geldiklerine baktı şaşkınca. Adam ona sormuştu evine bırakayım diye ama reddetmişti. Bu gece abisinde kalmaktı fikrindeki, eve gitmek değil. "Neden buraya geldik?"
Oğlanın safir bakışları özenle kızın yüzünü bulduğunda "Evini istemiyorsun. Abini söylememe gerek yok. Seni kendi kaldığım yere götürsem Talia hanımın sorgu sualinden nefes alamazdın." diye açıkladı uzun uzun. Lakin kızın kaşları cümlesiyle çatılmıştı. Kızgınca başını sola çevirdiğinde huysuzca söylendi. "Neden senin evine gidecekmişim be!"
Asil kızın çıkışmasıyla keyiflenirken onun kızmalarına razıydı; yüzüne bakmayıp, mesajlarını görmeyip, aramalarını açmamasındansa. Hastanedeki o günden sonra sobelemece oynarcasına kaç kovala yaşanmıştı. Miray, o hırçın kız Asil'in adının geçtiği yerde bile huzursuz oluyordu. Adamın sıcak kolları arasındaki güven, onu korkutuyordu.
"Gelme zaten. Haftalardır benden kaçan kızı bi anda kaldığım yere götürmem." diye güldüğünde arabanın kapısını açıp çıkarken kafasıyla işaret etmişti Miray'a. Kız simsiyah kirpikleri arasına sıvışan yemyeşil bakışlarını giden adamın arkasında tuttu. O çık dediği için inat edip oturası gelmişti lakin on beşinci saniyede sıkılıp kapı koluna uzandı.
Kısa ve küçük bacaklarını dışarı attığı an buz gibi soğuk tenini ısırmıştı. Elbisesi kısa olduğu için bacakları çıplaktı, önemsemeden kalkıp kapıyı kapattığında köprü kenarına doğru yürüyen adama yetişmek için topuklu ayakkabılarıyla pıt pıt koştu. Asil topuk seslerini işitirken yüzünde engel olamadığı bir tebessüm oluştu. Belini korumalığa yasladığında hemen yanında o vardı.
Kız adamın bakışlarını görmezden gelerek omuz silkip önüne döndüğünde yıldızların aynası olmuş denizi seyretmek çok hoş gelmişti. Gökyüzünden hiç bulut yoktu, parlaklığını sakınmıyordu çöken gecenin dipsizliğinde kaybolan bizlerden.
Denizin ve sessizleşmiş şehrin fısıltısı kulaklarına bağırırken derince nefeslendi küçük kadın. "Neden buraya geldik?"
Cevap apaçıktı. "Gidecek yerimiz olmadığı için."
Miray'ın gidecek yeri vardı. Asil'in gidecek yeri vardı. Öyleyse neden? Neden böyle demişti?
Miray usulca çevirdi yüzünü, merakla dikti ok bakışlarını. "Var benim yerim, sadece hava almak istedim biraz."
"Yalancı."
"Değilim yalancı."
"Öylesin" Asil yaslandığı demire rahatça kolunu yaslayıp belini neredeyse doksan derece büktüğünde Mirayla yüzyüzeydi. "Seni buraya getireceğimi bilmiyordun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİTNESSCI +18 • TEXTİNG
ComédieGece Kuşu; Bunları düşlerken kendime dokunamamak ne kadar zor biliyor musun? Gece Kuşu; Karnım ağrıyor olsa daha kolay olurdu belki de Gece Kuşu; Göğüslerim öyle hassaslaştı ki sütyen takamadım. Gece Kuşu; Bak Aram yazıyor... Aram; Dur Gece Kuşu;...