Aman allahım sonunda çıkıyorum bu yerden. Bu haberi alır almaz bahçeye koştum amca'yı bulmak için göz gezdirdim bahçede ama yoktu ilk defa o gün yoktu. Bahçede amca'yı ararken bina kapısında selma hemşire belirdi elinde poşetler ve yanında bir kız vardı yanlarına yürürken kafamdaki soruları düşünüyordum ama yanındaki kız benim onlara doğru yürüdüğümü görünce alelacele gitti. Dedikleri olmuştu galiba insanlar benden korkuyordu yoksa kız neden benden kaçsınki?
"Gitmeme izin verdiler sonunda çıkabilecem :)"
"Biliyorum kuzum"
"Ama bu beni çok korkutuyor :\"
"Ne için"
"Çıktıktan sonra nereye gidecem, kiminle gidecem, beni kim alıcak, en azından bilmek istediğim en önemlisi 'bir ailem varmı?. Selma hemşire soruma Gülümsedi ama cevap vermedi anlamamıştım bir sonra ki gün selma hemşire her gün ki gibi geldi yemek yendi konuşuldu ve gitti. Öğlene doğru kendimle baş başa kaldım ve yine düşüncelere daldım selma hemşire geldi vakit geldi dedi. Kemal bey ile konuşmaya gittik.
"Artık gitmekte özgürsün yanlız gitmeden önce imzalaman gereken ewraklar var ve sana bir müddet yanında bulunması gereken bir hemşire vericez ilerleyişini kaydetmek için."
" peki ama hemşiremi kendim seçmek isterim. Mümkünse selma hemşire olsun"
10 15 dakika konuştular sonra selma hemşire yanıma geldi hadi gidelim dedi ama önce eşyalarımızı toplayalım dedi topladıktan sonra bahçe kapısına doğru yürümeye başladık birden ismet amcaya veda etmeyi unuttuğum aklıma geldi ve koşarak onun yanına gittim. Bana tek bir şey söyledi.
"Aradığın şeyi bulduğunda mutlaka yanıma getir onu görmek istiyorum"
"Onu bulduğum zaman tutup sana getiricem"
Biz kapının önünde beklerken karşımıza 3 tane araba arka arkaya geldi merak ettim ortadaki arabadan siyah takım elbiseli bir adam indi ve bana doğru yürümeye başladı.
"Arat Gümüş sen misin?"
Anlamadım söylediği ismin kim olduğunu veya daha önce böyle bir isim duyduğumu hatırlamıyorum. Bilmiyorum dedim ve selma hemşire ye döndüm oda şaşkına eliyle beni işaret edip.
" işte arat gümüş bu siz kimsiniz?"
"Aratın babası mehmet bey gönderdi bizi siz kimsiniz peki"
"Neler olduğunu bana da açıklar mısınız babam dediginiz kişi nerde?" derken kelimelerim titredi dudagımda.
"Ben kaan efendim sizi babanızın yanına götürmeye geldik şuan beyfendi antalyada buyrun gidelim"
"Selma hemşire de bizimle gelicek"
Tabi efendim diye cevap verdiğinde selma hemşire gitmeden önce kızımda gelicek onuda alalım onu yanlız bırakamam dedi. Kaan denilen adam selma hemşire ye
"Siz evinizin adresini verin biz kızınızı alır geliriz sizin hemen yola çıkmanız gerek babası aratın hemen yanına gitmesini istiyor"
Selma hemşire çantasından çıkarttığı kağıda adresi yazdı ve arabaya bindi tabi bende. Ve yola çıktık okadar hızlıydı ki araba camdan dışarı baktığımda ağaçları göremiyordum bile. Ve bu benim ilgimi daha çok çekiyordu takip ediyordum onları arabanın içindeki o koku beni kötü yapıyordu. Anlam veremiyorum ama kan gibi korkuyordu leş gibi arabanın içinde dikkatimi çeken tek şey koku değildi. Radyoda çalan şarkının adını duymamıştım ama hep aynı sözler geçiyordu. Arka camdaki kafasını sallayan küçük oyuncak saatler sonra yemek yemek için durduk. Yemek yiyecegimiz yer yol kenarında etrafı brandayla kaplanmış bir klube içeriye daha girer girmez sobanın sıcaklığı yemeklerin kokusu çok hoşuma gitmişti. Kaan'a ne yiyecegimiz sordum ne isterseniz efendim dedi ne yiyecegimi bilmediğim için o ne isterse bende istedim. Çorbalarımızı içerken kaan hızlıca bitirdi ve sigara içmek için dışarı çıktı. Selma hemşire kıžını merak ettiği için telefonla aradı bende kaa'nın arkasından çıktım bellindeki o şeyi ilk defa gördüm parlayan bir metal parçası gibiydi. Ne olduğunu sordum elini omzuma attı ve beni ağaçların olduğu yere götürdü yerden bir şişe alıp taşın üstüne koydu yanıma geldi.
"Belimdeki şeyin adı silah ve biz bunu kendimizi korumak için taşıyoruz" kırık bir gülüşle şişeye ateş etti ve arabaya döndük. Yola devam etmeye başladık uyuya kalmışım bir kaç saat sonra uyandıgımda camlar açıktı dışardan gelen koku mütişti kaan gelmek üzere olduğumuzu söyledi. Kocaman bir evin önünde durduk evin önünde kaan gibi bir çok adam vardı. Arabadan indim o adamlardan biraz korktum selma hemşirenin yanından ayrılmadım kaa'nın arkasından ilerledik ve eve girdik. Dikkatimi ilk çeken her yerde büyük büyük resimler vardı bir odaya girdik. Kapının tam karşısında saçının belli kısımlarında beyaz saç telleri, gözleri simsiyah, korkusuz bakan biri. Evet o adam tam karşımda duruyordu kaan'a kadının kim olduğunu sordu ve odasına yerleşmesine yardım edin dedi. Ben hariç herkesi odadan yolladı. Odada çam kafesin içinde gri tonlarında eski bir silah var dı üstünde yılan şekli vardı çok belliydi özel olduğu. O adam ayağa kalktı ve bana doğru yürümeye başladı benden biraz uzun olduğu için kafamı kaldırdım bana yaklaşırken gözünden düşen o tek damlayı fark ettim. Oğlum dedi ve sarıldı farklı hissettim babam mıydı yani eğer o adam babamsa ona sorucak çok sorum var dı? Neden beni görmeye gelmedigi, neden arayıp sormadıgını, neden bende bir tanede olsa resmi olmadığı ve en önemlisi. ANNEM NERDE ......?