Azrailden Kaçan Adam

61 0 0
                                    

Şimdi önemli olan siz ne olacaksınız? Bununla savaşmak zorunda değilsin. artık abilerin iyileşene kadar saklarız sizi sonra yurtdışına göndeririz orada izinizi bulamazlar düzgün bir hayat yaşarsınız
Odaya adamlarından biri girdi benimle göz göze gelince kafasını önüne eydi
"abi biz hazırız müsade varsa çıkacağız."
"sağlam adamları ayarladın demi Samet tezgaha gelmeyin"
"Hepsi sağlamdır abi yanlış olmaz"
"sen başlarında dur en ufak birşeyde haber ver"
Tamam diyip odadan dışarı çıktı
Nereye gönderdin adamları ?
Ben burdayım evi koruyacaklar kızlarım evde başlarında biri olması lazım, suan bunların bir önemi yok. Ne yapacağınıza karar ver.
Mengü- yurt dışı iyi bir fikir arat abilerin içinde senin için de burada yaşam sizin için zorlaşacak
Kafamı yukarıya kaldırıp derin bir nefes aldım bu konu şimdilik unutulsun abilerim iyileşince tekrar düşüneceğim, çok çok nüfus dan silerler ismimizi.
Odadan çıkıp aratın yanına geçtim sandalyeyi baş ucuna çekip vay korkusuz abim, biz bu hale nasıl geldik saçlarına elimi götürüp kulağına sen iyileşmene bak abi herşey daha iyi olacak hepsi önünde diz çökecek.
"müsade var mı abi"
Kafamı çevirdim, gömleğinin kolunu yarıya kadar katlamış üstü başı kan içinde elleri titriyor.
"sen kimsin ?"
"abi doktor diyorlar bana kurşunları ben
çıkartım."
"doktorun elleri titremez yaklaş."
"abi bir kaç sorunumuz var burda bu şekilde olmaz"
"ne demek olmaz"
"burası hastane değil tıbbi eşyaların hiç biri yok ben kurşunları çıkarıp yarayı diktim ama bu koşullarda dayanamaz Oksijen Konsantratörü, anestezi arabası lazım ve tabi tıbbi ilaçlar öncelikler bunlar."
"Tamam yanına bir kaç kişi alıp gidip alın olum o zaman (arkasını döner)
"bekle bir saniye paranız var mı"
"abi o konuda ufak bir .."
Arabayı hazırlasınlar getiriyorum ben parayı. Yan odaya geçip
"balıkçı adamların cebinde beş kuruş para yok savaşın ortasında açlıktan mı ölçeğiz tıbbi malzeme lazım adam kapının önünde gidip ne lazımsa alın. Sende adamlarla çık ordan eve geç tekrar gelme buraya."
"Bir kaç saate burda oluruz."
"gelme evde ailenin yanında kal birşey olursa onları son kez görmüş olursun, biz başımızın çaresine bakarız."
"bu çok tehlikeli sizi yanlız bırakamam."
"merak etme bu ilk ölüşümüz olmaz"
Öyle uzun zaman oldu ki yüzünü görmeyeli kalem kaşlı Gül bakışlım sesini dahi unutum bu bitmez bilmeyen ızdırap beni hayli yordu birşeyler eskisi gibi olmayacak ama bu şehir sevdiklerimi bir bir aldıya benden bu şehri seven bir kişi bırakmayacağım!
Balıkçı çıkar çıkmaz kafamı Mengü'ye çevirip
-kaç adamımız var bize güvenen kaç kişi var.
-HASANNNNN!! Kapı açıldı.
-buyur abi
-Kaç kişisiniz aslanım
-abi Sametle 4 kişi Eve geçtiler dayı da yanına 3 kişi aldı 7 kişi kaldık.
-ne için lazım bize adam ? Tamam Hasan sen çık.
-para sıkıntısı çektiğimiz ortada onu haledelim önce, bu şehrin kasası kim .

-Aç kurtta dönüştük ama şuan kimseye diş bileyliyecek gücümüz yok.
-En ufaktan başlarız o zaman kim olursa artık
-Tilki celal var hayvan postu ihraç eder ülke içine ülke dışına, yer altından tefecilik yapar çek, senet ne olursa garibanları sömürür durur. Ufaktan başlayacaksak tek rakibimiz o şuan.
-kimi kimsesi eşi dostu arkasına yaslanınca onu koruyacak kimi var bu âlemde?
-tilki dayıyı emmiyi karıştırmaz işine ekmeğine taş koysunlar istemez kendi işini kendi yapar dediğim gibi küçük adam.
-Şuan bizim için kimse küçük değil. Kolumuzun biri kırık diğerinde kırarlarsa kelemiz masaya düşer.
-Biz bu tilkiye çökersek alemin ağzına sakız oluruz kurtken çakal oldular it köpekle besleniyorlar diye laf çıkar.
-Çakalda besin zincirinde, Abim bir söz söylemişti (Deveden büyük fil var arat efendi) balıkçıyı ara tilkinin mekanını bulsun bize en kolay nasıl gireriz ne olursa, bizimle beraber 2 adam gelecek geri kalanlar evde abimin başından ayrılmasınlar.
Babası için bu çocukla ölünür, gözlerinin içinde bir ateş yanıyor, kendini de bizi de bir hiç uğruna yakmasa bari.
-Hasan Yanına birini al çıkıyoruz diğerlerine söyle evin bahçesinde kuş öterse soluk borularını sökerim, ötemezler bir daha kuş uçmasın!. Hasan yanındakine arabayı hazırlayıp bizi beklemesini söyledi.
-Plan nedir abi?
Bir yandan balıkçıya ulaşmaya çalışıyorum telefonu açmıyor.
-Planı yolda öğrenirsin, sana tek emrim var aratın dibinden ayrılma ona kurşun atan olursa o değil sen düşeceksin yere, canı canın ona göre. Tam konuşma sırasında balıkçı telefonu açar.
-Tilkinin mekânına çökeceğiz arat bilgileri istiyor.
-Mengü daha gücü..
-Laftan anlamıyor çocuk ölüm tek çaremiz adresi mesaj at.
Arat evin kapısından çıktı. Arabaya doğru yürürken birden durup eliyle yerdeki topraktan biraz alıp iki eliyle ovaladı.Bu şehrin taşı da toprağı da benim, şu şehrin temellerini atmaya başlayalım.
Hasan arat için arabanın sol arka kapısını açtı, hemen yanına Mengü, hasan ön koltuğa oturdu.
-klasik araba seviyorsun demek?
-Bunu bana baban hediye etmişti. 1953 model Hudson Wasp. Bu arada unutmadan babandan sana bir yadigâr Wilson Combat 1911 Tuğrul Bey babana vermişti bunu sen hastaneye yatınca babanda sana teslim etmem için bana verdi ve artık sahibine gidebilir. Konuşma sırasında balıkçıdan mesaj geldi istediğimiz üzere tilkinin mekânının adresi
''Lara bölgesinde bulunan Dedeman'ın hemen altında bir kahve hane, bulunduğu konum falez olarak geçen denizle bitişik bir mekân bilindiği kadarıyla tek girişi var. Kapının önünde sabit iki koruma var vardiyalı değişim. İçeride kaç kişi olduğu kesin bilinmiyor.
-Adres beli oldu Lara'ya gidiyoruz çocuklar. Bir planın var mı arat?
-Tek giriş olduğu için mecbur ön kapıdan gireceğiz ama sayılarını bilmiyoruz girerken sorun çıkartmayın bu bizim için çok riskli bana ayak uydurun yeter. Arabanın içinde olan biteni düşünüyorum nasıl olacak nasıl yapacağım. Sağımda solumda hiç tanımadığım insanlar. Olmamı istedikleri, zorunda kaldığım kalıba uyabilecek mi bedenim. Meğer ne zormuş herşeyi hatırlamak bilmek buna zorlanmak, belki istemezdim bu belimdeki kaba işlenmiş metal parçasını. Bilmemek bazı şeyi iyidir. Hiç birşey bilmemek daha iyi. Çoğu şeyi anlıyorum artık bu arabanın içinde benimle ölüme giderken tereddüt eden yoktu belki ama niye Benim yüzümden ölsünlerki bunlar geçiyor aklımdan arabanın buğulu camından yolu izlerken dışarda son baharın yağmurları temizliyor sokakları, insanları kötülükten 27 eylül yazılsın hafızalara ölüm yıldönümü olabilecek bir gün. Yaklaşıyoruz ,tilkinin kürkçü dükkanı hayli büyük tam karşısında bir kahve arabayı dur durmalarını söyleyip kahveye doğru yürürken içeride niye kimse yok sinek mi avlıyor bu adam, gerçi karşısında bir bela dükkanın açık olması bile muamma kapı aralarken elim çıkan ses ne hoş rüzgar Çan'ı takmış kapıya gözleri ile bana bakan meraklı bir adam ve ön masada oturan ufak bir çocuk ufak dediysem yaşı vardır 14,15 Mengü ihtiyarın yanına gidip tilki hakkında sorular sorar sormaz adamın gözlerine şüphe düştü yine ne olacak korkusu hayat onuda yıpratmış belli kömür karası sakallarına aklar düşmüş toprağa düşen kar taneleri gibi onlar konuşurken kafamı çocuğa çevirip nasıl olduğunu dükkanın niye boş olduğunu sordum babası korkuyordu ama çocuk cehaleti işte ne bilsin korkuyu karşı dükkandaki kötü adamların korkusuna kimse gelip bir çay içmezmiş. "Ee dedim nasıl geçiniyorsunuz böyle para yok pul yok" "hayır abi dedi paramız var çok şükür, burası dedemden kaldı babam her gün burayı para kazanmak için açmıyor babam emekli albay vakit geçirmek için oturuyor, sessiz sedasız gününü burda geçirir, Bende yanında kitap okur ödev yapar zaman öldürürüm. Bu hep böyleydi 5 senedir durum bu. Ama bir rahatsızlığımız şikayetimiz yok. (Akılı çocuk o peltek konuşmasından rahat ve sakin halinden belli.) kalkıp babasına doğru yürüdüm bir sorun çıkmasın diye galiba tam emin değilim ayağa kalktı. Sağ bacağında bir sıkıntı var beli kalkarken sandalyeyi tuttu ama nafile yinede tökezledi kusurunu gizleyemedi oğlunun önünde güçlü durmak istedi ama bedeni müsade etmedi bu Gazi unvanı bir baskında olmuş. Sakın ola yanlış anlama evladım o hainlerden kaçarken değil üstlerine koşarken oldu bu olay. Ben vatanını milletini seven vatandaşım dedi. Hiç bir söz söylemedik ama vatan Milet Sakarya anlatmaya başladı. "Amca dur hele bizim derdimiz başka diyeceğimiz başka sen şu komşunu anlat bana"
Eskiden böyle değildi dedi sonradan türedi bu soysuzlar. Öyle bir tanımladıki sanki yurt dışında 3 üniversite dekanıymış gibi.
(kan emici bir tür mahlukat bunlar. anatomik özelliği bakımından insana benzeyen bu soysuzlar, memeliler sınıfına dahil olup, yine insan gibi 46 kromozomludurlar. kan emerek beslenen bu mahlukatlar, sürü halinde yaşar ve sürü halinde avlanırlar. enflasyon ve işsizlik oranlarının herhangi birisinin arttığı yıllarda popülasyonları yüksek seviyelerde dolaşır. genellikle, han odaları, emlakçı bürosu, oto galerisi ve kahve gibi ortamlarda yaşamını sürdüren bu varlıkların ecelleriyle öldükleri görülmemiştir evladım diye bir anlatı ki odada oğlu dahi hayran hayran baktı adama bunlar ateşle oynar çok gördüm 80 lerde bunları dedi.Sizi tanıdığıma sevindim diyip kapının önüne çıktım bir kartal misali avımı izledim uzaktan.

GÜNEŞİ OLMAYANLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin