Babam olan biten herşeyi anlatı. Annem ben 4 buçuk yaşında iken intihar etmiş aslında olanları bire bir değil ama az çok hatırladım annem gözümün önünde kendi bileklerini kesmişti 16 yaşında iken ruhsal bozukluk, tranva ve şiddetli hafıza kaybı geçirmişim kendime zarar vermeye Etrafa zarar vermeye başlamışım bu nedenle tımarhaneye yatırmışlar. Antalyanın en köklü ailelerinden biriymiş bizim ailemiz artık iyice anlıyordum herşeyi. Akşam yemeği yemek içi selma hemşire ve kızına haber verdirti babam biz yemek yemek odasına geçtik odadaki herşey kılasik ve lüks gümüşten şamdanlar ilginç sandalyeler ve çok büyük bir yemek masası sandalyelerin yaslanacağımız kısmı uzundu. Babamın oturacağı koltuk diğerlerinden farklıydı neredeyse odanın tamamını kaplayan masa, kapının hemen sağındaki içki dolabı ve o pencere oradan dışarı bakınca herşey sanki ayaklarının altında gibiydi büyüleyici bir etkisi vardı. Kapının açılma sesini duyduğumda kafamı çevirdim ve odaya bizden sonra giren ilk kişi selma hemşire idi ve o kız hastanenin önünde benden kaçan kız utangaç bir şekilde annesinin yanındaki sandalyeye oturdu kafasını eğik tutuyordu ben ise hala benden korkuyor diye düşünüyordum. Babam selma hemşire ile konuşmaya başladı. Ne kadardır arat'a hemşirelik yapıyorsunuz babam soedukca selma hemşire cevapladı ben ise onlara aldırış etmiyordum. O kızı kafasını kaldırmasını bekliyordum, onun davranışlarını takip ediyordum eli okadar nazikdi'ki çatalı tamamen kavrayamıyordu bile çatalı tabağında ki ete doğru götürürken çok yavaş davranıyordu son lokmasından sonra sol cebinden beyaz mendilini çıkardı ağzının kenarına götürürken gözlerini yavaşça bana çevirdi sonunda beklediğim olmuştu. Gülümseyerek baktım herhalde ürktü benden kafasını tekrar eğdi. Selma hemşire kıžını bizimle tanıştırmayı unuttuğunu hatırladı.
"Bu arada tanıştırmayı unuttum kısım eylül."
Eylül'e bukadar yakın davranmaya çalışmama anlam veremedim ama içten gelen bir sıcaklığı var dı. Yemek bittikten sonra babam odamı gösterdi. Yanlız kaldıgımda oda mı inceledim herşey sanki heryer başkasının zevkine göre döşenmişti yatağıma uzandım. İçimde bir his var dı huzurla huzursuzluk arasında herşey hem o kadar tanıdık hem de o kadar yabancı geliyor du. Uyumak ve yeni bir güne uyanmaktaydı sıra kendi evinde olmak bir insanı bu kadar korkutur mu?
Bir ay geçti buraya gelmemin üzerinden ve eylülle daha yakındık artık en azından bende korkmuyor du. Karşıma geçip benimle konuşmayı deniyordu bizim bu kadar çabuk sürede iyi anlaşmamış selma hemşireyi tedirgin etti. Bir hafta önce babam beni yanına çagırdı.
"Artık kaganla işlere gitmemi istiyorum."
"Afedersiniz ne işi?"
"Ne işi yaptığımızı ögrenmen için gönderiyorum zaten seni evlat"
"Ben gitmek istemiyorum size , bu ortama bile alışamamışken kaanla ne yapıcam nereye gidicem?"
"GİDECEKSİN!!!! Lafımın üstüne laf istemem ben senin babanım Dediklerimi yapacaksın benim en iyi adamım kaan ve abisi Vedat."
"Peki bunu ben ne yapayım? Annem kimdi nasıl biriydi size baba diyorum ama siz kimsiniz? Ya yalvarıyorum en azından bir tane fotoğraf annemin nasıl bir kadın olduğunu merak ediyorum."
"Yeterrrr ben seni babanım. Annem öldü seçim onundu o ölmeyi seçti ben zayıfları sevmem şimdi ben nediyorsam o. Gideceksin."
Kabul edemediğim okadar durum vardı ki yılardır benimle ilgilenen selma hemşire benden uzaklaştı buraya geldiğimizden beri her geçen gün bana daha soğuk ve daha mesafeli davranmaya başladı. Peki ya ben her geçen gün aklını yitirmekten korkuyorum çünkü bu katillere daha çok benzemeye başlıyorum. Birde eylül var acaba ona aşk mı oluyorum? O kadar güzel bakıyor ki su gibi Allah'ım ben ne yapıcam. Ama elden birşey gelmiyor artık. Peki dedim istediğini yapıcaktım sadece gülümsedi ama içim daha bir sogudu bu adam,dan BABAM'DAN. Artık gitmeye hazırlık arabanın ön koltuğuna oturdum...