Vedat'ın evine geldik arat şaşkın şaşkın etrafa bakıyor. Son geldiğinden bu yana koruma sayısı epeyi artmış odanın kapısının önüne geldiklerinde kapıdaki koruma sert bir şekilde beklemelerini söyledi.
-Sen beni tanımıyorsun galiba aç şu kapıyı diye yükseldi Kaan.
-Vedat abi değilsen kim olduğun önemli değil demeye kalmadan Kaan adama çoktan vurmuş ve odanın kapısını açıp bi süredir yokuz diye kardeşlikten red mi edildik diye abisine doğru yürümeye başladı.
-bir adım daha atma ufaklık!.
-Ne ? düşündüğüm oldu galiba, kudretli abimiz bizi yok mu sayıyor?
-söylediğin gibi küçük kardeş bir süredir yoksunuz bu süre zarfında babadan kalan dostlarımız düşman oldu. bu şehirde bizi istemeyenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor, bu aralar zayıflık gösteremem.
-Ama bizim sana çok ihtiyacımız var
-BENİMDE BABAMA KAAN, benimde babama. diye sayıkladı.
Mehmet gümüş'ün ölmesi bu şehvetli saltanatın çöküşünü hazırlıyor.
-Bize balıkçı lazım, heme....
-bunlarla uğraşacak vaktim yok .
-senin düşünmen gerek şeyler gibi bizimde önceliklerimiz var.
-vasiyetten bahsediyorsan balıkçı çöp çatan değil size kız bulamaz.
-Sen bunları düşünme bize şu adamla bir görüşme ayarla yeter.
-Tamam bakıcam bi çaresine şimdi gidin.
-Arat çıkarken; Kendine dikkat et abi.
evden hızlıca çıkıp arabaya doğru yürürken,
-Adam bizi silmiş atmış kendine dikkat et abi, Nedir Lan ?
-ufak şeylere takılma, sence görüşmeyi ayarlayabilir mi ?
-Mehmet Gümüş'ün koltuğunda oturuyor seni bu ülkenin başkanı bile yapabilir.
-Abartma istersen
-En Azından dener yani ;) bize bir kaç, pardon 20,30 adam lazım.
-Orhan abinin yanına gidelim adam ve silah konusunu o çözer
- [ ] Orhan bey uzun görüşmelerin sonunda gereken adam ve mühimmat sorununu çözeceğini bir kaç gün içinde balıkçı ile bir görüşme ayarlayacağını söyledi .
- [ ] Peki bunlar yeterli olacak mı ?
- [ ] Arat tabiri caizse filmlerdeki gibi sıka sıka giderim düşüncesinde ama bu bir oyun değil başka canı yok.
- [ ] - [ ] Beklerken bir mektup geldi bir adres yazıyor arat şehri tam olarak bilmediği için mektubu Kaan'a uzatıp bir fikrin var mı diye sordu. Adres Antalya'nın torbacılar ve kapkaçılarla dolu olan bölgesine aiti . Mektuptaki yazan şey aynen şöyleydi; verdiğim adrese gelin yol üzerindeki kıraathanede bir kahveye otur yazıyordu. Tabi direk akla gelen balıkçı oldu ama neden böyle bir yer seçti sorusunu düşünmeden arabaya atlayıp o yere gittiler oturup çay söylediler ama kahvenin kapısından içeri girer girmez bütün gözler üstündeydi onlar heyecanlı heyecanlı beklerken şüpheci gözler onları izliyordu.
- [ ] -etrafındakilere fazla bakma arat bi pislik çıkmadan gidelim şurdan.
- [ ] -korkuyorsan belindekini bana ver,
- [ ] -bunlardan korkumdan değil unutma göz önünde olmamamız lazım.
- [ ] Ve kapıdan içeriye gözleri kan çanağı bir halde bir çocuk girer kahramanımıza doğru yürümeye başlar sen dışarı çık seni bekliyor dedi.
- [ ] Ayağa kalkıp kapıya yürümeye başladılar.
- [ ] -Balıkçının köyde kahvede ne işi olur kafam hala orda Kaan
- [ ] Oturunca Onu'da sorarız arat diye söyleyip kapın önüne çıkıp dona kaldılar, kapının önünde bekleyen balıkçı değildi en büyük düşmanları Bilal'di binanın önüne boydan boya adamlar sarmış pis pis gülüyorlardı. Kaan söyle bir etrafı süzdü sonra dönüp kardeşine baktı ( korkum kendi canım değildi kardeşim sen bana emanetsin diyip aratı kahvenin içine itti belindeki silaha davranıp iki el ateş etti arat bi an noluyor diye kafasını kaldırdığında Kaan vurulmuş kanlar içinde yerde yatıyor ve biri aratın kolundan tutup kaldırdı sesini kes ve gir şu tezgahın altına diye eliyle itekledi korumalardan biri içeri girdi etrafı süzdü. Arat abiiii diye bağırarak tezgahın altından kalkıp adamı vurup kapıya doğru koştu ama kimse kalmamış sadece yerdeki Kaan'ın kan izleri vardı arat geçirdiği şok yüzünden sinir krizi geçirdi gördüğü herşey karıncalanmaya başladı eli titrediği için silahını düşürmüş yavaşça yere düşüyordu bedeni, gözlerini yumarken ona doğru gelen bir çift ayak gördü .