Bir bardak sıcak kahve ve günlüğümün benden alıp götürdüklerini birine anlatsaydım intihar ederdi.Neden günlük tutuyorsun ve kahveye tapıyorsun derseniz işte tüm cevap budur.
Kapalı balkonumuzdaki koltukta hemen önüme dizilmiş fesleğenleri izlerken bu yüzden bir koca fincan kahve içiyor bir yandan da yazıyordum.Yazmak bir hediye, bir lütuftu!Eğer ellerim olmasaydı ağzımla ya da ayaklarımla bir şekilde yazmayı yine öğrenir yine yazardım.İçimdekileri dalga dalga dökebilmek kalemle dolu dizgin koşabilmek için yazardım.Kendim için yazardım.Ve olabileceğim yazar için.
Annem elinde küçük bir kupayla karşıma oturunca bu düşüncelerimden sıyrıldım.Onun için de yazardım.Dedim kendi kendime. Donuk yüzü ve sopsoğuk bakışlarıyla beni süzdü.Fakat sanki bugün bir farklılık vardı onda.Dumanı tüten çayından-annem kahve yerine çayı severdi-yudumladı.
-Biliyor musun?Dedi bana.
Yemek hazır, okulun nasıl geçti, günaydın ve iyi geceler dışındaki klasikler yerine uzun süredir ilk kez farklı bir cümle kuruyordu.Şaşkındım.
-Neyi?Dedim şaşkınca. Gözleri bana değil başka bir yere bakıyor gibiydi.
-Babana benziyorsun.Yani fiziksel olarak.Ama kişiliğin...
Benim her zaman yaptığım gibi iç çekti.Zayıf ve hastalıklı görünen bedeni titredi.
-Neden bana benzedin ki?Bir parça babanın özgüveninden alsaydın, belki de daha mutlu olurdun.Evimiz...Fazla melankoli kokmuyor mu?
Çayını höpürdeterek içti.Şaşkınlığım iyice artmıştı.Annem tıpkı babamla mutlu zamanlarında ki gibi şairane konuşuyordu.Ama biliyordum ki bu onun kişiliğinin bir parçasıydı.Annemin şairliği sadece şiirlerinde değildi, her şeyindeydi.
-Berbat kokuyoruz yani.Dedim hafif alayla.
Güldü.En azından denedi.Benim için gülmek öyle basit bir kahkahadan ve dudağın kıvrılmasından ibaret değildi.Gülmek;ruhun da neşeyle titreşmesi renkten renke geçerek dalgalanmasıydı.İkimiz de gerçek gülme eğlemini yapmaktan bu yüzden acizdik.Biz melankolinin vücut bulmuş haliydik resmen(!)
Kahvemi içerken devam ettim.
-Hem babama benzemek istemezdim.Sen de biliyorsun ki o zaman bir kalastan farkım olmazdı.
Gözlerimi onunkilere çevirdim.Nihayet bana bakıyordu.Yine güldü.
-Sivri dilini de benden almışsın.Ama o senin baban.Bunu unutma.
Gözlerimi devirdim.Ne babaydı ama!Aklımı az önceden beri kurcalayan soruyu soruverdim.
-Anne...Ne değişti?Yani uzun süredir...Depresyondan çıktın mı sonunda?
Çayını yudumladı.At kuyruğu yaptığı saçlarından yüzüne düşen bir perçemi geri itti.
-Depresyonda değildim ki.Ben sadece biraz kendi içime dönmüştüm.Ama bugün bir karar aldım.Bundan sonra melankolik olmayacağım.Yani...En azından deneyeceğim.
Kupasının üzerinden dudakları kıvrıldı.Bu harika bir haberdi!Bir gün içerisinde gerçekten de köklü değişimler olabiliyordu demek.Önce Saksı ruhum şaha kalkmıştı şimdi de şair annem girdiği melankoli ve depresyon bataklığından kurtulma kararı almıştı.Evrene gönderdiğimiz berbat sinyallere rağmen, çekim gücümüz iyi olmalıydı ki bugün iyiyi çekmiştik!
Annemle uzun süredir gerçekleştiremediğimiz upuzun bir sohbetin ardından ben kahvemi o da çayını bitirdi ve sonunda her zamankinden farklı bir iyi geceler dileğiyle-annem ve ben birbirimize gülümser gibi yapmıştık!-odalarımıza dağıldık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKSI(Tamamlandı)
Teen FictionO, durağanlığın vücut bulmuş hali,konuşmaktan aciz, pesimist ve mazoşist... O, bir anti-sosyal ve öz güvensiz... O, aslında toplumdaki büyük bir sınıfın sadece bir üyesi... O genel olduğu kadar özel de ve sıradan olduğu kadar farklı da... O, camın ö...