11#Koku

956 99 15
                                    

Düşünüyordum da 2 sene önce ben neden kendimi kesmiştim?
Sevgi ve ilgi için.
Babam, anneme yaptıklarını göz ardı ettiğimde ilgili bir babaydı.Beni seviyordu.Bunu yılda bir kez gösteriyordu belki ama öyleydi.Sanırım?

Kollarından kurtulur kurtulmaz gözlerindeki bu ışıltının sebebi buydu herhalde.Bunu anlayabilirdim.Ama neden şimdi olmak zorundaydı?

Bir sene boyunca-geçen seneki bayram görüşmesinden beri-görüşmemiştik.Ne telefonla ne de başka bir iletişim aracıyla haberleşmemiştik bile.Belki de beni az seviyordu.Ama bir sene görmediği için bu sevgi birikim yapıyor yılda görüştüğümüz o birkaç saat çok görünüyordu.
Onunki fazla değil birikimli sevgiydi.
Bu buluşla iyice yüzümü asmıştım ki babam son sorum üzerine kaşlarını çattı.

-Oğlumu görmeye geldim.Kötü mü yapmışım?
Dedi sahte bir sesle.Aslında görmeye geleceğini zaten öğrenmiştim beni şaşırtan şimdi karşıma çıkmasıydı.Hem de garip bir heyecana bürünerek Yabancı'yla buluşacağım sırada.Belli ki şehre önceden gelmişti.Benle görüşmeden önce yapacağı başka işler mi vardı?Bunların hepsini sorabilirdim ama değerli sesli kelimelerimi boşa harcamak istemiyordum.
İç çektim.

-Onu kast etmedim.Sadece şaşırdım.Daha burada değilsin sanıyordum?Dedim kaşlarımı kaldırarak.Bu sırada Yabancı birkaç metre ilerde bir direğe yaslanmış bizi izliyordu.Ona kaşla göz arasında beklemesini işaret etmiştim.Mucizevi bir şekilde beni anlamıştı.

Babam elini omzuma attı.

-Evet,Saksı.Birkaç işim vardı zaten.Onları halledeyim bu sırada da seni göreyim demiştim.Dedi yürümeye başladığımızda.Ağzından kaçırdığı şeyi fark etmemişti.Aslında şehirde bir işi vardı.İşi halletmek için buradaydı.Ben sadece ufak bir detaydım.Acaba bu şehirden gittikten sonra ajandasına

"•Oğluma ilgili baba imajı yap√"
tarzı bir şey de yazacak
mıydı?

Biz yürümeye devam ederken hafifçe arkaya baktım, Yabancı yüzünde anlamlandıramadığım bir ifadeyle bizi takip ediyordu.Şu an için onun gelmesine hazır olmadığımı anlamıştı.Garip bir şekilde harika bir sözsüz iletişim kurmuştuk.

-Eh, gördün işte.Dedim buz gibi.Kolu hala omzumda olduğundan ve o benden kısa olduğundan eğri durmak zorunda kalıyordum.Kolunu omzumdan atmak istedim ama bu "isteyipte yapamadıklarım" listesine çoktan eklenmişti.Yine kaşlarını çattı.

-İstemiyorsan giderim, oğlum, sorun yok.Dedi alıngan bir şekilde.Alınıyor muydu bir de?

Bir baba olduğunu yılda bir kez hatırlaması gurur vericiydi sanırım?Hey millet, o kadar harika bir babam var ki beni yılda sadece bir kez görür(!)

-Onu demek istemedim baba.Ama işlerin varsa seni tutmayayım?

Sesim ifadesizdi.Bunu isteyerek yapmıyordum.Eski Saksı hep böyle konuşurdu zaten.Ama ne kadar fesleğenlensem de değişmeyecek bir şey vardı:babama karşı olan mesafem.

Bu ben çocukken bile vardı.Ve onun da koşarak benden uzaklaşmasıyla-annemi aldatması ve şehirden taşınmasıyla maraton koşucusuna bağlamıştı-bu mesafe uçurumlara dönüşmüştü.Buna rağmen hala bana alınıyordu.Saçmalıyordu.

-İşlerimi hallettim.İş konuşmamıza gerek yok şimdi.Dedi aksi bir şekilde.Hatasını yüzüne vurmam sinirini bozmuş olmalıydı.Omzumdaki eliyle sırtımı pat patladıktan sonra yüzüne bir gülümseme yerleştirdi.Öyle sahteydi ki...

-Ee, anlat bakalım?Dersler nasıl?Var mı kız arkadaşın falan?

Bu bilindik soruları soracağını zaten tahmin etmiştim.Ama bunu şimdi mi yapmak zorundaydık?Omzumun üstünden yine geriye bir bakış attım.Yabancı elleri ceplerinde gözleri pür dikkat üstümüzde bizi hala takip ediyordu.Ona baktığımı görünce göz kırptı.Kafamı hemen çevirdim.

SAKSI(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin