Bir rüyada olsaydım, o anın hiç bitmemesi için, sonsuza kadar uyumaya razıydım. Fakat ne rüyaydı olanlar, ne de tamamen gerçekti. Yabancıyla yaşadıklarım bu ikisinin arasına sıkışıp kalmıştı.Karmaşıktı, güzeldi, ve tıpkı Yabancıya yakışacak şekilde;yabancıydı.
Beni öptüğü andan sonra hiçbir şey aynı olmadı.Değişmeyen tek şey, saksı kafamdı.
Tepeden inerken bir müddet el ele tutuşmuştuk. Fakat hiç konuşmamıştık çünkü ne diyebileceğimi bilmiyordum.Tek yaptığım aptalca sırıtmaktı ki bu da benim gibi gülümseyemeyen birine göre büyük bir başarıydı.
Huzur Caddesinde buluştuğumuz noktaya geldiğimizde, ikimiz de birbirimize bakıyor ve aptal aptal kıkırdıyorduk. Bana ciddi anlamda bir şeyler oluyordu. Yabancının yanında kendime yabancılaşıyordum resmen.
-O zaman.Dedi Yabancı gür saçlarını sağ eliyle karıştırarak.
-Görüşmek üzere. Göz kırptı ve bir an dönüp gideceğini sandım.Tam bu düşünceyle yüzümü asmıştım ki beklemediğim bir hamle yaptı ve bana bir adım yaklaştı.Ben daha ne yapacağımı anlayamamışken ise sıkıca bana sarıldı. Kolları omuzlarımdan sırtıma dolanmışken ve yüzü boynumun hemen üstündeyken, kalbim Ayşe Hatun Önal'ın da dediği gibi Güm Güm atıyordu.
Kulağıma fısıldamaya başladığında neredeyse kalp krizi geçiriyordum.
-Sakin ol, Saksı.Ve lütfen bana sarıl ki, gidebileyim.
Sesindeki hafif neşe ve yalvarış bir kez daha beni kalbimden vurmuştu.O zamana kadar dilim yokmuş gibi konuşmadığımı fark ettim. Ve huysuzca cevap verdim.
-Sakinim ben!
Tabi bu sırada ona hafifçe sarılmıştım da.Benden ayrıldığında yüzünde hafif bir alay vardı.
-Tabi canım, çok sakinsin(!) Şapşalsın.
Kapüşonunu kafasına geçirirken cevap vermek için ağzımı açmıştım ki elini kaldırdı.
-İyi akşamlar.Yarın okulda görüşürüz!
Bazen bu çocuğa gerçekten katlanamıyordum. Elimi havada sallayıp ben de karşılık verdim.
-Görüşürüz!
Karanlık sokaklarda yarı sarhoş bir şekilde eve ulaşmıştım. Annem elbette ki beni çok merak etmişti.17 yıllık hayatım boyunca hava karardığında eve geldiğim tek zaman dilimleri düğün günleriydi.
-Nerede kaldın, merak ettim.
Dedi annem. Bu sırada bana sarılmıştı ve bu benim ikinci büyük şaşkınlığım oluyordu. Annem uzun süre sonra, ilk kez bana sarılıyordu.Ona hafifçe karşılık verip geri çekildim.
-Saate bakmamışım, kusuruma bakma.Dedim hafif özür dilercesine.Annem bunu çoktan unutmuş gibi omuz silkti ve gülümsedi.
-Ee? Babanla günün nasıl geçti?
Sesindeki sahte sevecenlikle gözlerimi devirdim.Uzun zamandır ideal bir anne değildi fakat kendisini toparlamaya çalışırken, rol yapması hoşuma gitmiyordu.
-Babamın geldiğini nereden biliyorsun ki?
Dedim onu ters köşeye yatırarak. Bir anda yüzündeki nakavt ifadesini görmek oldukça komikti.Aslında günümün babamla olan kısmının berbatlığını bilmiyor olmalıydı. Fakat ideal babamın annemi arayıp ne yalanlar dizdiğini tahmin etmek güç değildi.
-Pekala, pes ediyorum. Bugün baban aradı ve birlikte ne güzel zaman geçirdiğinizden bahsetti.Ben de...Senden duymak istedim işte.
Kemik gözlüklerinin arkasından üzgünce bana baktığında, yanaklarını sıkasım gelmişti. Annemin bu yanını özlemiştim. Ne kadar yetişkin ve sorumluluk sahibi görünürse görünsün, ne kadar derin anlamlı şiirler yazarsa yazsın, içinde hep bir çocuk gizliydi. Belki de her insanın içinde bir miktar çocukluk vardı da bazıları onu en derinlerine saklıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKSI(Tamamlandı)
Fiksi RemajaO, durağanlığın vücut bulmuş hali,konuşmaktan aciz, pesimist ve mazoşist... O, bir anti-sosyal ve öz güvensiz... O, aslında toplumdaki büyük bir sınıfın sadece bir üyesi... O genel olduğu kadar özel de ve sıradan olduğu kadar farklı da... O, camın ö...